Sandıktan hendek değil huzur çıksın

Vücudunuzda neresi ağrırsa, canınız oradadır. Türkiye açısından benzer bir durum da “bölge” için geçerli. O yüzden Diyarbakır’da yaşayıp Diyarbakır’ın nabzını tutanlara durumu sorduk. Hayattan ve barıştan yana cevaplar aldık.

Kürtlerin tüm beklentisi AK Parti’den

- Volkan Eser / Diyarbakır Güncel Gazetesi GYY:

PKK’nın halkın psikolojisini fazlasıyla bozmuş durumda. Bu eylemler halktan kesinlikle kabul görmüyor, kınanıyor.

Bölgede herkesin yüzünü güldüren gelişmeler maalesef geriye gitmeye başladı. Turizm alaşağı oldu. Bölgeye yatırım yapan sanayici sayısında artış vardı. Her şeyden önemlisi insanlarda umut, huzur ve refah vardı. Şimdi yok. Bayram öncesi çarşıya indim. Daha önceleri halkın alış veriş yaptığı noktalarda in cin top oynuyordu. Esnaf kan ağlıyor. Kimsenin yüzü gülmüyor. Mübarek Kurban Bayramını kimse bayram gibi geçiremedi.

Bölge açısından en büyük beklenti AK Parti’nin özüne dönmesidir. Buzdolabındaki çözüm sürecinin yeniden masaya getirilmesidir. İki seçimdir bölgede AK kadrolar halkla yeterli oranda temas kuramıyor. Yeterince sahaya inmiyor, vatandaşla dertleşmiyor, yapılanları anlatamıyorlar. Bölge halkı AK Parti icraatlarını sadece Başbakan ve bazı bakanların ağzından ve sadece medyadan öğrenebiliyor. AK Parti’nin bu eksiğini HDP iyi kullanıyor. Sürekli sahadalar. Kendi politikalarından çok AK Parti’yi eleştirerek destek istiyorlar. Sahada şu an süreci AK Parti’nin bozduğunu iddia ediyorlar.

İkinci önemli beklenti AK Partinin kesinlikle ANAP ve DYP’leşmemesidir. Eskisi gibi yoksulun, ezilenin, garibanın partisi olmasıdır. Misyon vizyon takmayan, halkı umursamayanlardan kurtarılmalı parti. 3Y ile ve paralel yapıyla mücadeleye ise devam bekleniyor.

PKK’nın hedefi duygusal kopuş

-  Ömer Evsen / Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı: 

Diyarbakır tek kelimeyle gergin. YDG-H ‘ın son dönemlerdeki hendek siyaseti ve üstüne bazı belediyelerin özerklik ilanları halkta ne olacağız sorularıyla beraber, devlet otoritesinin yıkılması ihtimaliyle güvenlik eksenli çözüm çabaları gerginliği arttırıyor.

PKK’nın yeniden silaha sarılmasını kimse çözebilmiş değil. HDP’ye verdiği oyu sorgulayanların oranı yüzde 10’dur. Ama sorgulanan bu oylar AK Parti’ye kaymıyor. Nedeni batıda Kürtlere yönelik saldırılar. Hükümet bu saldırıları absorbe edemezse ciddi sıkıntılar yaşanabilir. Kaldı ki seçmen açıkça HDP’ye de kırgın. PKK’nın siyaset kurumunun işlevinin bittiğinin ilan edilmesi ve YDG-H hendekleri halkı HDP’den uzaklaştırıyor. Halk bilmediği özerkliğin ardından hendek siyaseti olduğunu düşündüğü için tencere- tava ve ışık eylemlerine destek vermiyor. “Özerklik eşittir hendek, o zaman biz yokuz” diyen azımsanmayacak bir çoğunluk var. Cizre, Silvan ve Sur’dan kaçışların esas nedeni de bu zaten.

HDP ve paydaşlarınca Kürt mahallesinin bir bölümünde ötekileştirilmiş bir Cumhurbaşkanı figürü var. HDP, Başbakan üzerinden siyaset yapmıyor. Hedef Cumhurbaşkanı. Kürtlerin zihninde duygusal kopuş yoluna adım atılması özenle sağlanmış görünüyor.

Kürtler AK Parti’den çözüme yönelik adımları yeniden atmasını, Kürt kamuoyunun her kesimine hitap etmesini arzuluyor. Kürtlerin büyük kesiminde duygusal kırılma var.

AK Parti bölgede tabela partisi haline gelirse boşluğunu doldurabilecek başka bir parti yok. Bölgenin Türkiye ile kopmaz bağı AK Parti’dir. AK Parti, Türkiye’nin bölgeyle bağlarını sürdürmesi için daha elle tutulur politikalara sahip olmak zorundadır. Bu noktada unutulmaması gereken esas konu sadece HDP değil bölgede AK Parti ve Hüdapar da Kürt Siyasal hareketleri olarak adlandırılabilmelidir.

Diyarbakır gergin ve endişeli

- Ahmet AY  / Yeşilay Diyarbakır Şube Başkanı

Diyarbakır gergin ve endişeli. 40 yıldır ilk kez şehrin gündemi seçim değil. Diyarbakırlılar seçim ve sonuçlarıyla ilgili tartışmalara ilk başlayan kentlerden, ama seçime 33 gün kala Diyarbakırlı seçimi konuşmuyor. Eğer Diyarbakırlılar seçim öncesi seçimi konuşmuyor ise bundan tedirgin olmalıyız.

Şehrin gündemi çatışma süreci ve bunun ne/reye evirileceği konusudur. Çatışmaların yeniden başlaması sonrasında sadece HDP’lilerin sesi duyuluyor. Ak Partinin yerel siyasetçilerinden tek cümle çıkmıyor, dolaysıyla gündem hükümetin aleyhinde seyrediyor. Ak Partili siyasetçilerin bu algıyı değiştirecek hiçbir söylemi hissedilmedi, duyulmadı.

Halkın özerklikten anladığı bir şey yok. Hatta HDP’liler de özerkliğin içini doldurabilmiş değil. Hendekleri, barikatı halk tasvip etmiyor, ama işin bu noktaya gelmesine de anlam verebilmiş değil. Halkta tepkisizlik var ve bunu taraflar doğru değerlendirmeli.

Başbakanın bayrama Diyarbakır’da girmesi iyi bir jestti. Ama halktan bizlerden adeta saklandığı için karşılığını bulamadı. Devlet konusunda Kürtlerin bir sorunları yok, ancak dinimizde de yer bulan şekliyle yaşanan olumsuzlukları yaşatmayacak, 945 yıllık kardeşliğe yakışır eşitlik ve hakkaniyet konusunda halkın ısrarı var.

2009 seçimlerinden itibaren “hükümet Diyarbakır’ı /bölgeyi HDP’ye bıraktı” yönündeki -bence yanlış olan- algısını kırmak için ciddi bir şey yapılmadı. Ak Parti milleti muhattab alacak adımlar atmalı, çünkü halkta beni ürküten “Benim Ak Partim bu değil, zira bu Ak Partinin artık ne yapacağı belli olmaz” düşüncesi hâkim.

HDP kendi başına bir parti olamadı. PKK olmadan HDP’nin bu halinin olması muhal. Binde 2’lik oy oranına sahip ulusalcı, darbeci, solcu partilerden birilerinin getirilip HDP’ye eş başkan yapılması, “Türkiye partisi oldum” söylemine binaen bu marjinal Türk solunun partinin karar organlarında etkin kılınması kabul edilemez. Ama tabanın bu durumla çok da ilgili olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü HDP devletin, hükümetlerin, teşkilatların, adayların eksik yanlış ve açıklarını kendi yararına olacak algı vasıtasıyla maksimum seviyede değerlendirmeye devam ediyor.

Kürtler oyunu hala AK Parti’ye bakarak veriyor

- Baran Şimşek / Siyaset bilimci, iş adamı:

PKK kendini devam ettirmek istiyor elbette ama HDP’yi yok etmek de istemiyor. Lakin “özne benim, HDP de bunu kabul etmeli” diyor. HDP’nin son seçimde hem Öcalan’a hem Kandil’e çelme atmasından hoşlanmıyor Kandil. Bu yüzden ne zaman bir HDP’li açıklama yapsa Kandil’den bir fırça geliyor. PKK içindeki ekipler mücadele içindeydi zaten. Sonunda savaş isteyenler öne çıktı. Öcalan, çözüm iradesi pasifize edildi.

Savaşın gideceği yer yok. En kısa sürede bitmek zorunda. PKK’nin ne Suriye’de ve Türkiye’de aynı anda savaşacak gücü var, ne de buna uygun stratejisi.

O zaman neden ateşkesi bitirip Türkiye’ye saldırmaya başladı? Çünkü PKK gibi örgütler kendi kitlesini sürekli diri tutmak ister.

PKK’nın hem ateşkesi bozup hem de ateşkes talep etmesi ise, mağdura yatması ve “biz ateşkes ilan ettik ama bakın devlet öldürüyor” diye psikolojik üstünlük kazanmak istemisinden. Aynı mantık, çatışmayı şehirlere çekerken de işletildi.

Bölgede PKK’nin yaptıklarını görebilen de var görmeyen de. Bölge halkının bir kısmı propagandayla biçimlenmiş durumda. Sayısal olarak en fazla yüzde 5’tir bu oran. Ama disiplini ve mobilizasyonu fazla olduğu için daha çok gibi görünüyorlar.

Diğerlerinin kafası biraz karışık. Şöyle ki, Kürt siyasetinde meşruiyet bakımından yani göğsünü gere gere hangi partiye oy verdiğini söyleyebilme durumu AK Parti açısından gerilemiş durumda. Çünkü PKK bir yandan süreci yürütürken diğer yandan -yeraltından- AK Parti’nin meşruiyetini boşa çıkarmakla meşguldü. 2009’dan bu yana tüm gücünü AK Parti karşıtlığı üzerine kurdu.  AK Parti bölge teşkilatlarında halkın yönetime girmesi lazım.  

Kürt seçmen Türkiye’deki diğer seçmenlere göre daha serttir. Ama Kürtlerde de yüzergezer oy oranı yüksektir. Bu anlamda bölge halkı oyunu PKK’nin HDP’nin özyönetimine vermiyor aslında. “Beni kim temsil edebilir” diye bakıyor ve Kürtler için Ankara’da temsil edilmek hala çok önemlidir, değerlidir.

HDP’ye oy verme davranışını belirleyen şey de HDP’nin kendisi değil AK Parti’dir. AK Parti’nin politikalarına göre yüzergezer oy ya AK Partiye gidecek ya da HDP’ye gidecek.

Başbakan’ın Diyarbakır sürprizi iyiydi. Ama bölgede herkes Cumhurbaşkanının ağzına bakar. Erdoğan’ın bölge halkına güzel şeyler söyleme vakti çoktan geldi de geçiyor. Şu an Kürtler bunu bekliyor.

Özerklik ilanları Kürtlerin gündeminde bile değil

- Şeyhmus Çakan  / 24  TV Diyarbakır temsilcisi:

Kürt sorununun çözümüne dönük talepler yerini korurken, sürecin siyasiler tarafından tekrar dillendirilmesi isteniyor. 90’lara dönüş korkusu var. Çatışmalar herkesin psikolojisini bozdu. Havanın kararmasıyla insanlar evlerine kapanıyor. Artan şiddetin, şehit haberlerinin, dağdan gelen cenazelerin seçim sonuçlarına yansıyacağı biliniyor. Seçmen tercihi huzur olacaktır. Özerlik halkın gündemi değil. Hendekler, yolların kesilmesi, araçların yakılması halk arasında büyük tepki görüyor.

Başbakan Davutoğlu’nun baba ocağından çıkıp bayram için Diyarbakır’a gelmesi çok önemliydi. Kürtler kanın durmasını istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakan iken Diyarbakır’da söylediği “Kürt sorunu benim sorunum” sözü umudun yeşermesiydi. Bu umudun tekrar canlanması isteniyor. Hem Ak Parti’den hem Erdoğan’dan bunu bekliyor. Tabiî sorunun diğer taraflarından da.

Bölgede iki parti var. Ak Parti ve HDP. Ak Parti bu kez daha stratejik bir çalışma yapmış. Diyarbakır’ın 13 ilçesinden gösterilen bir aday Ak Parti oylarının yükselmesi demek.

Halk 7 Haziran’da “Bölgede olay olmasın, eski günlere dönmeyelim” düşüncesiyle hareket etti ve 80 HDP’li vekili meclise gönderdi. Sorunun mecliste çözümü için. Sonuç böyle olmayınca hayal kırıklığı oluştu. HDP kendi tekrar tanıtma noktasında biraz zorlanacaktır.