Sanki, bizim başımızda diktatörler hiç olmamış gibi?

Asıl konuya girmeden önce, Suriye'deki büyük sosyal patlama etrafında TV. ekranlarında günlerdir yapılan yorumlarla öyle anlatımlara şahit oluyoruz ki, sanki, o zulümler sadece orada yapılmış gibi.. Evet, anlatılsın ve anlatılmalı da..

Amma, hele de bizim ülkemizde asla öyle şeyler yaşanmamış gibi..

'İhtimal ki, bazı kelleler koparılacaktır!' diye yapılan nice uygulamalar, sanki başka diyarlarda sahnelenmiş gibi.. Ki, kimlerin nasıl ve hangi zulümlerle ve o muhtevası belli hangi 'sofra'larda verilmiş kararlarla nelerin yapıldığının hesabını-kitabını, yine de yapmıyoruz..

Sırf, Hz. Süleyman'ın huzurunda, bir çocuğun mirasına sahip olmak için iki kadın arasında çıkan 'gerçek analık' iddiası ve nizası başlayınca, o, hikmetleriyle meşhur olan Peygamber, çözüm yolu bulamayınca, çocuğu iki anaya paylaştırmak için ikiye böleceğini söyler ya; 'sahte ana', hem çocuktan kurtulacak, hem de mirasa ortak olacak.. İşte o zaman, 'gerçek ana', 'Hayır, gerçek anne ben değilim, o..' der ve Hz. Süleyman o zaman, kimin 'gerçek anne' ve kimin de 'sahte anne' olduğuna hükmeder.

Biz de, öyle çetin imtihanlar karşısında olduğumuzu da unutmuyoruz..

Yoksa, Müslüman bir halk'a, tek parti diktatörlükleri ve Şeflik sistemleri, askerî yönetimler ve sayılarını ve tarihlerini bile unuttuğumuz askerî darbeler sırasında neler yapıldığını, idrak sahipleri elbette biliyor, ama, sırf, her şey tamamen kopmasın diyerek, görmezlikten, bilmezlikten geliniyor..

*

Gelelim asıl konumuza..

Geçen hafta, Mustafa Şentop Hoca, telefon edip, 'Samsun'a gidiyoruz, seni de alalım..' deyince, her ne kadar Samsun'daki programlarımdan döneli bir hafta bile olmamışken, bu davete de, 'Evet..' dedim.

Şentop Hoca'nın, Samsun'da, kısaca 'OMÜ' diye anılan 19 Mayıs Üniversitesi'nde geçen Cuma günü bir konferansı vardı, 'Türkiye'de Siyaset ve Anayasa Hareketleri' üzerine..

Başta Samsun Valisi Orhan Tavlı ve Samsun BŞ. Belediye Başkanı Halit Doğan, Başsavcı M. Sabri Kılıç, OMÜ Rektörü (orta ve lise öğrenimini İzmir İmam Hatip'te tamamladıktan sonra) Çukurova Tıp Fakültesi'nde tahsilini tamamlamış olan dermatolog Prof. Fatma Aydın ve eşi, (beyin cerrahı) Prof. Keramettin Aydın, ayrıca Samsun Üni. Rektörü Prof. Mahmut Aydın ve diğer akademisyenler, bazı m.vekilleri ve İlkadım Belediyesi Başkanı İhsan Kurnaz ve daha bir çok simalar..

1000'e yakın öğrenci kitlesi ve tabiatıyla yoğun bir akademisyen grubu tarafından ilgiyle izlenen konferans, Rektör Prof. Fatma Aydın hanımın selamlama ve takdim konuşmasıyla başladı..

Şentop Hoca'nın anlattıklarını burada özet olarak bile olsa tekrarlamak imkânsız.. Şentop Hoca'nın güzel ve esprili anlatımının öğrencilerce ilgiyle izlendiği görülüyordu.. Yine de, bazı öğrencilerin de zihninde kalan ilginç bir örneği özetlemekte fayda olabilir..

Şentop Hoca diyordu ki, o örneğinde -özetle-:

'Şoför kurslarındaki otomobilleri göz önüne getiriniz.. Şoförlük ehliyeti alacak olan kişi, arabanın sol tarafındaki şoför koltuğuna oturur; kurs öğretmeni de sağ tarafa..

Şoför adayı bir hata yapacak olsa, öğretmen, kontrolü sağlar.. Ama, o kontrolü sağlamakta kullandığı mekanizmalar, tamamiyle öğretmenin de kontrolünde değildir, ayrı bir sistem odağı vardır..

Anayasalar da böyledir.. Toplumu yönetmeye kalkışanların sağ tarafında bir kurs öğretmeni oturtulur, ama, arac'a o da bütünüyle hâkim değildir; çünkü motor-kontrol sistemi ve diğer asıl mekanizmalar onun da el atamayacağı yerdedir..'

Anayasaların da nasıl şekillendiğini, siz de bu örnekten çıkarabilirsiniz..

Ne güzel değil mi? Ya da, acı gerçek..

Kısaca, 'derin güçler' meselesi..

Onları aşarak ve perdeyi ve sahneyi yırtmadan ve yıkmadan, devlet otomobilini kim ve nasıl sürecek?

Hassas konu..

*

Programdan sonra, Samsun'da Askerî Sıhhiye Okulu olarak bilinen ve Karadeniz'e nâzır tepe bir yerde, 1 sene önce yapımına başlanıp tamamlanan bir camiin açılışı olacağından, Cuma Namazı için o camie gittik.. Hayırseverlikleriyle meşhur 'Yeşilyurt Ailesi' tarafından yaptırılmış son derece güzel bir mimarîye sahip olan bu camiin avlusuna vardığımızda, yüzlerce asker ve kumandanları oradaydı ve Samsun Müftüsü Seyfullah Çakır Hoca tarafından okunan dikkatli dualarla açılan camide, halk ve askerler namazda hazır bulundular.. Güzel bir tabloydu..

Ve sonra Av. Yaşar Baş dostumuzun ilçesi olan Terme'ye gittik.. Dönüşte, Çarşamba'da mezarlık içinde, Selçuklu döneminden kalma ve hiç çivi çakılmaksızın, kalın kalasların birbirine geçmeli şekilde birleştirilmesinden yapılmış olan, yaklaşık 800 yıllık tarihî Göğçeli Camii'ni ziyaret ve Şentop Hoca'nın imametinde, akşam namazı...

150 bini aşkın bir nüfusu olan Çarşamba'nın Belediye Başkanı Hüseyin Dündar kardeşimiz de oradaydı; birlikte akşam namazından sonra, belediye binasında kısa bir tevakkuftan sonra.. Samsun'a dönüş..

Akşam yemeğinden sonra, uzun bir sohbet havası.. Amasya Valisi Önder Bakan da eklendi sohbet halkasına.. Şahsen, halktan kopuk olmayan, mütevazı tavırlı Vali Bey ve BŞ Belediye Başkanı ve diğer üst dereceli yöneticilerin ahenkli bir yönetim mekanizması oluşturduklarını yakından müşahede etmiş olmaktan huzur duydum. Elbette kendimce bir takım yanlışları da görmüşümdür; ama, 'Memnuniyetinizi müşterilere, şikayetinizi yöneticilere söyleyiniz..' tavsiyeleri de pek yersiz bir hatırlatma değil, herhalde..