Þantajla hiçbir sorun çözülmez...

Cezaevleri meselesi kendi baðlamýndan kopuk bir þekilde tekrar gündeme taþýndý. Geçmiþte cezaevlerinde yaþanan maðduriyetler, sýkýntýlar, eziyetler mahkumlarý açlýk grevi türü eylemlere sevkediyor; örgütler cezaevlerindeki mensuplarý üzerinden bu konularý istismar ederek gündem oluþturmaya çalýþýyordu. Bu kez cezaevi þartlarý veya kötü muameleler deðil doðrudan örgütsel talepler ve siyasi konular üzerinden bir eylemselliðe þahit oluyoruz. Odaðýnda Öcalan olan ve PKK’nýn (askeri operasyonlar dursun, yargýlamalar sona ersin gibi) taleplerini dile getiren bu eylemler de yine örgüt baþý çekiyor...

Beytüþþebap’ta, Þemdinli’de, Çukurca’da bile bile mensuplarýný ölüme gönderen terör örgütü, bu sefer cezaevindeki mensuplarýný adeta intihara sürüklüyor, onlarýn ölümü üzerinden hesaplar yapýyor. Bu eylemlerin cezaevi þartlarýyla veya insani taleplerle hiçbir ilgisinin olmadýðýný herkes biliyor. Tek amaç, bir dayatma ve þantajla devleti bir noktaya getirmek. Baþkasýný ölümle tehdit etmek ile kendini öldürmekle tehdit etmek arasýnda fazla bir fark yok... Bu tür þantajlarla siyasi meselelerin çözülmesini beklemek, hele hele örgütün taleplerinin gerçekleþmesini ummak ham hayaldir.

Bu noktada hükümetin vicdanýnýn sorgulanmasý ise büyük bir çarpýtmadan öteye geçmiyor. Eðer bir vicdan sorgulamasý olacaksa, ‘ölün’ talimatýný verenlerin, ölüm oruçlarýyla mahkumlara bedel ödettirerek gündem oluþturmaya çalýþan isteyen terör baronlarýnýn vicdaný sorgulanmalý.

Bu insanlarýn bedenlerini ölüme yatýran doðrudan Kandil’dir. Bunun istismarýný yapan BDP’dir. Durum kötüye gitsin diye dua eden DTK’dýr, bunun lobisini  ve gösteri organizasyonlarýný yapan KCK’dýr. Ortada bir vebal varsa bu öncelikle PKK’nýn hastalýklý zihniyetine aittir.

Devlet, cezaevlerinde her türlü tedbiri almýþtýr ve Kürt meselesi baþta olmak üzere sorunlarýn çözümü konusunda da iyi niyetle çalýþmalar yürütmektedir. Bu tür eylemlerde yaþanacak olumsuzluklarýn vebali doðrudan PKK’ya, BDP’ye ve timsah gözyaþý döküp durumun aðýrlaþmasýný temenni edenlere aittir.

Cuma günkü yazýmdan sonra hakaretler yaðdýran kifayetsiz ayak takýmýný muhatap alacak deðilim. Onlarýn ne mal olduðunu en iyi Öcalan biliyor olsa gerek anladýklarý dilden onlarý yeterince aþaðýlýyor. Sivil insanlarý katleden teröriste ‘öldürme’ diyemeyen bu sefil anlayýþýn, cezaevindeki mahkuma ‘ölme’ demeleri de beklenemez.

Stratejisi yerle bir olan PKK’nýn tüm hesaplarý nasýl boþa çýktýysa onlarýn kuklasý olan bu cahil takýmýn þuursuzca saða sola saldýrmalarý da bir tükeniþi yansýtmaktadýr.

Hala açlýk grevi türü eylemlerden medet ummalarý, durumu tam kavrayamadýklarýný gösteriyor. ‘Sorun çözülürse Öcalan serbest kalýr’ laflarýndan ‘Öcalan serbest kalýrsa çözüm süreci baþlar’ nakaratýna gelmeleri bu þuursuzluðu yansýtýyor.

Ýmralý ile gerçekleþebilecek muhtemel bir görüþmeyi alenileþtirmeye çalýþarak yine ucuz yoldan siyasi güç devþirmeyi hesaplýyorlar. Nasýl Habur’da yanlýþ yaptýlarsa, nasýl Oslo sürecinde yanlýþ yaptýlarsa, yeni bir süreç baþlama ihtimaline karþý yine yanlýþ yollara tevessül ediyorlar.

Öcalan’la görüþerek onu siyasi hareketlerinin doðal lideri konumuna getirmeye ve kendilerinin onursal baþkaný gibi konumlandýrmaya çalýþmalarý da ayrý bir yanlýþ... Kendisini muhatap haline getiremeyen ve Öcalan’ý adres gösteren BDP, þimdi de Öcalan’la görüþerek onun üzerinden bir rol kapmaya uðraþýyor. Dert, icazet makamý olarak gördükleri Ýmralý’dan destek almak falan da deðil sadece... Hem Ýmralý’yý kontrol ve yönlendirme altýna almak, hem de aleni bir pazarlýk görüntüsü verip hükümeti kündeye getirmek...  

Kandil’deki taþeronlar baþta olmak üzere bunlarýn defalarca kazýðýný yiyen Öcalan da herhalde bu tabloyu doðru okuyordur.

Açlýk grevi meselesine dönersek, siyasetçilere düþen aklý selime ve saðduyuya çaðrý yapmak, insan hayatý üzerinden mücadele etmemek olmalýdýr. AK Parti iktidarýnýn baþýndan bu yana ilkesi bellidir: Ýnsaný yaþat.