Ýsmi bile kanayan bir yara gibi. Tarýk Tufan’ýn son kitabý: ‘’Þanzelize Düðün Salonu’’. Üstelik Esenler’de. Edebi kritiðini bilahare yapacaðýmdedikten sonra, kitabýn hayata dair sorduklarýndan gideceðim burada...
Kültür/Medeniyet baðlamýnda öyle büyük sözlerimiz, iddialarýmýz var ki; bir grup yazar dostumla konuþurken iþittiðim; “Kültür Bakanlýðý, Turizm kýsmýndan ayrýlsýn, ismi Kültür ve Medeniyet Bakanlýðý olsun” þeklindeki ortam muhabbetinde tansiyonum yükseldi. “Ooo, evet” dedim. “Kültürü baþardýk, sýra þimdi medeniyete geldi”...
Gençlik hakkýnda da mühim iddialarýmýz var. Tarýk Tufan’ýn son kitabý, edebiyat baþarýsýnýn yaný sýra büyük uykulardan kaldýran yönüyle de deðerli.Dizlerimizin dibinde zannettiðimiz evlatlarýmýzýn bizlere olan millerce uzaklýðýný okudum satýrlarda. Ne biliyoruz gençler hakkýnda? Hangi rüzgarlar esiyor baþlarýnda?
Üstad Necip Fazýl’ýn Gençliðe Hitabe’sini okuyarak büyüdük. Sezai Karakoç’un Sürgün’üyle boy attýk. Ýsmet Özel’le mataramýzdaki tuzlu su’dan dert yandýk. Sonrasýnda durdu saat, çölden geçen son yirmi yýlýn ucunda Ýbrahim Tenekeci’nin teselli ve gayret fýsýldayan sözleri duruyor. Neticede ciddi bir tenhalýk var sanat hasadý anlamýnda, kültürel ahenk kopuk, medeni devamlýlýðýn kalp atýþlarý zayýf.
Gençlerimiz söz modeli kadar rol modeli de arýyor. Günümüz gençliðine sunulan rol modellerine, gazetelerin 1. sayfalarýndan ilan edilen þarkýcý, manken gibi güncel kahramanlara baktýðýmýzdaysa, bizden evvelkilerin çokça gerisinde olduðumuzu görüyoruz. Kifayetsizlik kadar saçma sapanlýk da var bu iþte. kendine dair üzüntü, deðerlerinden mahcubiyet ve günü kurtarmaya has kolaycýlýk her yeri sarmýþ vaziyette... Dünün kendinden memnun olmayan JönTürkleri firar ettikleri Paris’te hiç olmazsa gazete çýkartýrlardý. Biz ise memnunuz, Paris’i memlekete taþýdýk, habire Þanzelize Düðün Salonu açýyoruz mahalleye.
***
Yazar; Þeyh bir babanýn dünya vadilerinin en sert rüzgarlarýna kapýlmýþ, devran dönen evladýný anlatmýþ kitabýnda... Annesini yeni kaybetmiþ, hayatýnda ilk kez bir kýza vurulmuþ, ne annesine ne de sevdiceðine bir türlü varamamýþ bir gencin, hazan yapraðý misali bir vadiden diðerine savruluþunun öyküsü bu. Pervane gibi yanan, teyyare gibi dönen bir genç. Rabita-i Þerif’lerden, tesbihattan kalkýp, kafa dumanlayýcý her kavisin içinden geçerek, bir ucu ilaç mafyasýna, diðer ucu töre cinayetlerine kadar uzanan bir serüven.
Kitabý çaðdaþ bir Leyla vü Mecnun olarak okumak da mümkün. Ama beni asýl vuran, “bu çocuk benim çocuðum olabilirdi” kýsmý. O gencin bir baþýnalýðý.Uygunlu uygunsuz her þeyin üst üste bindirilmiþ seller misali, gençlere yönelmiþ taarruzu. Ve bu taarruzun hatta boks maçýnýn bizim gözlerimiz önünde cereyan ederken, bunu fark bile edemeyiþimiz. Kaçýrmamýz genci, ýskalamamýz dünyayý...
Tarýk, anaç müdahaleciliðime kýzacaktýr belki. Çok arzu etmeme raðmen, bir türlü derviþ, bir türlü Sufi olamayýþýma versin. Her annenin belinde saðlam bir kasatura saklýdýr, siz ister görün ister görmeyin, boþ dolanmayýz biz, valideyiz... Edebiyat konuþacakken iþi gene toplumsallýða getirdindiyecekler de olabilir... Ama sanatýn gözleri ne kadar göklere bakýyor olsa da, elleri yeryüzünde gezinir. Hayattan kopuk bir iç burkuntusu deðildir sanat. Sanat apaçýk bir dürtülüþtür hatta. Bu kitap, okuyucusunu dürtecek bir gerçekliði taþýyor bize.
Elbette kader diye bir þey var, müdahale, önlem de bir yere kadar, elbette hepimiz kiþisel menkýbelerimizi yaþarken tek baþýmýzayýz. Ama bu kitap, içinden geçmekte olduðumuz þizofrenik yarýlmanýn hatta yýrtýlmanýn, kopuþun, kolaj krizin bir özeti. Arafta kaldýðýmýzýn. Arada kaldýðýmýzýn trajedisi. ‘’Bizim medeniyetimizde trajediye yer yoktur’’ diyen iyicil kurama saygýmýz sonsuz. Ama dedim ya Esenler’de bir Þanzelize varsa þayet, tekkeden tragedyaya geçebilecek tekinsiz bir koridor da vardýr muhakkak. Eski ezberlerin, büyük anlatýlara has cazibelerin, sihirlerin kalktýðý bir ahirzamandayýz biz. Kadim olanla þimdiki zamanýn karþýlaþmasýndan çýkan yüksek voltajlý gerilimin hikayesidir bu...
Aþk belasýna düþmüþ ve vadilerden vadilere savrulan gençlere nasýl eriþecek ellerimiz, bilmiyorum tam olarak. Masallarda asalarýna dayanarak dolanan aksakallý ihtiyarlar neredeler acaba... Daðlarda ceylan da bitti. Göklere kaldý iþimiz. Ah bir koç inse þimdi yukarýlardan. Ve kesmese býçak Ýsmail’leri. Hasbunallah. Rabbiyessir.