Sarýgül nereye koþuyor?


“Dostlarýnýn birinin ismini verip diðerininkini vermeyince iþte böyle yanýltýrsýn” dedi ve ekledi dostum: “Ýsmimi vereceksen ben bu iþte yokum...”


Geçen gün söylediklerini aktardýðým dostumun Ýlhan Kesici olduðunu dayanamayýp yazdým ya, yazýmý alýntýlayan medya siteleri, ardýndan gelen baþka bir dostuma ait sözleri de Kesici’ye mal etmiþler...


Neyse. Mustafa Sarýgül konusunu görüþmek üzere arayan dost olayýn farkýnda; ama kendisinin ismini kazara vermeyeyim diye önceden uyardý beni. Ayný hatayý bir daha yapar mýyým?


Televizyon tartýþmalarýnda söylediklerimi not edenler biliyor: Mustafa Sarýgül’ün birkaç hamlelik bir politik yolculuða niyetlendiðini düþünüyorum ben: Ýlk aþamada kapaðý CHP’ye atmak, ikinci aþamada ilk yerel seçime Þiþli’den CHP adayý olarak girmek, Ýstanbul’u ve Türkiye’yi daha sonra amaçlamak...


Gürsel Tekin’in adaylýðýný alelacele açýklamasýný da Sarýgül’ün Ýstanbul hevesini dizginleme taktiði olarak görüyorum...


Uzun süre benimle ayný görüþü paylaþan dostum fikir deðiþtirmiþ... “Neden?” soruma “Herhalde Mahmut Övür’ün bugünkü yazýsý gözünden kaçmýþ” cevabýný verdi. Artýk yazýlar parçalý yazýlýyor, ikinci parça gözümden kaçmýþ... O bölümde Sarýgül’ün Þiþli belediye baþkanlýðý koltuðunu kime býrakacaðýna dair bilgi var: Monik Ýpekel’e...


Monik Haným belediye baþkan yardýmcýsýymýþ Sarýgül’ün... Musevi Cemaati’nin ileri gelenlerindenmiþ kendisi ve Sarýgül’ün ABD seyahatini, kimlerle görüþeceðini Washington’daki tanýdýklarý aracýlýðýyla hep o ayarlamýþ...


“Bu iþ ciddi olmalý” dedi dostum...


Henüz fikrim tam deðiþmedi; baþka parti listesinden veya baðýmsýz olarak girdiði taktirde yerel seçimde CHP Þiþli’de karþýsýna sempatik bir aday çýkarýrsa bölünecek oylarla kaybetme riski yüzünden Sarýgül’ün CHP adayý olmak istediðini düþünüyorum hâlâ... Kendisi bana “Gözüm Ýstanbul’da, ama Türkiye’yi de düþünüyorum” dediði halde...


Ancak yine de geliþmeleri ilginç bulmaya baþladýðýmý itiraf edeyim...


Ýlginçlik Monik Haným boyutundan deðil. Býrakýn ABD’ye gitmesini, ‘özel uçakla Ýsrail’e götürülse ne yazar’ diye önemsemiyorum. Ýlginçlik, medyadaki tahmin edebileceðiniz gazeteler ile oralarda köþeleri tutmuþ yazarlarýn tutumu...


Erken seçimle 3 Kasým 2002’de sandýk baþýna gidilirken, bir büyük medya grubunda, yöneticiler ve yazar-çizerlerden tahminlerini bir kâðýda yazmalarý istenmiþ... Olayý bana o akþam kâðýda tahmin yazanlardan biri anlattý. Bir kiþi hariç hiçbiri Ak Parti’ye yüzde 25’in üzerinde þans tanýmamýþ... Yönetici konumundaki o tek kiþi, þimdi grup-dýþýymýþ...


Sýrf istedikleri sonuç alýnabilsin diye, istikbali parlak genç bir diplomatý ‘makul çoðunluk’ yemiyle bürokrasi dýþýna itmiþ, gaza getirdikleri namuslu bir sosyal demokrat politikacýnýn ömrünü hüsran yaþatarak kýsaltmýþ, Kemal Derviþ’i serseme çevirmiþlerdi...


Önceki akþam bir dost yemeðinde benzer bir öyküyü baþýndan geçen iþadamýndan dinledim: Ayný dönemde özel bir iþi için Genelkurmay’a gittiðinde, istihbarattan sorumlu komutan, “Ne düþünüyorsunuz, sandýktan nasýl bir sonuç çýkar?” sorusunu yöneltmiþ...


“Düþünme fýrsatý bulayým diye, ‘siz araþtýrma yaptýrmýþsýnýzdýr, beklentiniz ne?’ karþý-sorusunu sordum. Paþa hiç düþünmeden ‘yüzde 25’in altý’ cevabýný verdi. Yüzümden farklý anlam çýkardýðý için üzerime geldi. Ben de, ‘en az yüzde 35 alýrlar’ deyiverdim. Þaþýrdýlar”


Ýstihbaratçý general, “Gönlünden öyle geçiyor da ondan” diye terslemiþ de iþadamýný...


Her seçim öncesinde, çevresindekiler, medya patron/larýn/a, “Bu defa gidiyorlar” beklentisini pompalayýp durdular. Seçim akþamý sandýklar açýldýðýnda patron/lar/ýn evinde bozgun havasý yaþanmasýna sebep olarak...


Sarýgül bu seçime “Gördünüz mü, gidiþleri baþladý” diyebilecekleri yeni bir unsur getirmiþ oldu. Kendisi “Þiþli’de kalsam daha iyi” dese bile, gazete manþetleri ve köþelerde yazdýklarýyla ona kaçýþ kapýsý býrakmayabilirler gibime geliyor...


Ýlginçlik burada iþte...


Patron/lar bir kez daha þaþkýnlarý oynar, seçim akþamý evlerinde bir kez daha bozgun havasý eser mi?


Olabilir.