Sarkis Torosyan’ýn acaip hikayesi

Hakan Erdem’in yeni kitabý, Torosyan’ýn uyduruk anýlarýnýn usta bir tarihçinin elinde nasýl didik didik edilebildiðini gösterdi; yine de “anýlar”ýn 1947’de yayýnlanmasý bende baþkaca sorular da uyandýrmadý deðil.

Sarkis Torosyan’ýn fantezi dünyasý sayýlabilecek “anýlar”ý, Hakan Erdem’in usta tarihçiliði karþýsýnda geldiði yere, yeniden tarihin tozlu raflarýna kalkacak. Burasý tamam da; acaba bu “anýlar” niçin 1947 yýlýnda yayýnlandý sorusu pek sorulmadý. Ben bu soruya tamamen spekülatif bir yanýt vereceðim; elbette yanýtýmýn doðruluðundan asla emin deðilim; ama tarihçinin bir görevi de, kesin olarak bilemese de, sorusuna yanýt bulmaya çalýþmaktýr. Hatta bazen soru sormak, yanýtýn kendisinden daha önemlidir.

Sovyetler, Ermenileri 1945'te hatýrlamýþtý!

1915 sonrasýnda Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (ESSC), Moskova’nýn denetimi altýnda eski defterlerden hiç söz etme imkâný bulamamýþtý. O zamanlar Türk-Sovyet iliþkilerinin altýn günleriydi ve böylesine yaralayýcý olaylarý hatýrlamak doðru olmazdý. Ne var ki 1945 yýlýnda konjonktür deðiþmiþti artýk. Moskova, Türkiye’den üs ve toprak taleplerinde bulunmaktan geri kalmamýþtý. Abidin Daver, Cumhuriyet gazetesinde þöyle yazýyordu: “Ermeni istekleri denilen þeylerin hulâsasý þudur: Kars, Ardahan, Sovyet Ermenistaný’na ilhak edilmeli; Türkiye’de yaþayan Ermeniler Türk boyundurluðundan kurtarýlmalý ve dünyada yaþayan bütün Ermeniler bu büyük Ermenistan’da iskân edilmeli imiþ.”

Dýþarýdaki Ermeniler Sovyetler Birliði muhalifi

Nitekim ABD’nin Moskova Büyükelçisi Harriman da, her ne kadar Türkiye’nin doðusunda hiç Ermeni bulunmasa da, SSCB içinde bulunan ESSC’yi temsil eden bir Ermeni yayýlmacý hareketinin daha þimdiden varlýðýný hissettirdiðini belirtiyordu. Bu hareket güçlü bir þekilde devam ederse, ölümcül bir Türk öfkesinin taþmasýna da neden olabilirdi. Sovyetler Birliði dýþýndaki bazý Ermeni gruplarýnýn Sovyet aleyhtarý yaklaþýmlarýna karþýn, tarihî Ermenistan sýnýrlarýnýn yeniden oluþturulabilmesi ve ESSC’nin güçlendirilmesi için yapýlacak bir seferin, ESSC dýþýndaki Ermenilerin de desteðini alabileceðini yazýyordu.

Türkiyeli Ermeniler Sovyetlere göçüyor

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Wilson, 1945 yýlý sonunda, Sovyetler Birliði’nin açýklamalarýna dayanarak, ESSC’nin yurt dýþýnda bulunan Ermenilerin ülkeye göçmen olarak dönüþünü kolaylaþtýrýcý yardýmda bulunacaðýný haber veriyordu. Bu arada Türk basýnýnda yayýnlanan haberlere bakýlacak olursa, Türkiye’de yaþayan Ermeni asýllý Türk vatandaþlarýndan ESSC’ye göçmen olarak gitmek isteyecekler varsa, bunlar Sovyetler Birliði’nin Ýstanbul Baþkonsolosluðu’na müracaat etmekteydiler ve nihayet 200 kadar Ermeni asýllý Türk vatandaþý göçmenlik için kaydýný yaptýrmýþtý. 

Rus Konsolosluðu önünde uzun kuyruklar oluþuyor

Dýþiþleri Bakanlýðý Genel Sekreteri Feridun Cemâl Erkin, Wilson’a yaptýðý açýklamada, kendisine ulaþan bilgilere göre bu sayýnýn 200’ün çok üzerinde olduðunu söylemiþti. Erkin, Sovyetler Birliði’nin Ýstanbul Baþkonsolosluðu’nun yeni göçmenlik kayýtlarý da yapmakta olduðunu ilâve etmiþti. Sovyetler Birliði’nin Ýstanbul Baþkonsolosluðu, Ermeni asýllý Türk vatandaþlarýný ESSC’ye göçmen olarak kayýt etmek için hayli etkili bir kampanya yürütüyordu. Erkin’in tahminine göre, Sovyetler Birliði’nin amacý bir hayli yüksek sayýya ulaþan göçmeni ESSC’ye götürmekti. Wilson, Sovyetler Birliði’nin Ýstanbul Baþkonsolosluðu’nun ESSC’ne göçmen olarak gitmek isteyen Ermeni asýllý Türk vatandaþlarýnýn kayýtlarýný alma sürecine iliþkin bilgi de veriyordu. Müstakbel göçmenler binaya teker teker alýnýyor ve bu nedenle binanýn bulunduðu sokakta uzun kuyruklar oluþuyordu. Bu sýrada doruða çýkan duygular, sokak olaylarýna ve provakatörlerin eylemlerine neden oluyordu.

Wilson Ankara'yý uyarýyor

Wilson, Dýþiþleri Bakaný Hasan Saka ile yaptýðý görüþmede bu konunun da ele alýndýðýný yazýyordu. Wilson, Saka’ya Ermenilerle ilgili her türlü olaydan kaçýnýlmasý yolundaki ve bu nedenle çýkabilecek her türlü olayý engellemek gerektiði yönündeki ümidini bir kez daha açýklamýþtý. Wilson, hiç kuþkusuz 4 Aralýk 1945 Tan gazetesi olayýna deðinmeksizin benzer bir olaydan söz ediyordu. Wilson’un yalnýzca Ermenilerle ilgili bir olaydan kaçýnýlmasý gerektiðini vurgulamasý ve bu arada Tan gazetesi olayýndan hiç söz etmemesi anlamlýdýr. Büyük bir ihtimalle Türkiye’de yaþanabilecek bir “Ermeni Olayý”, Tan gazetesinin baþýna gelenle karþýlaþtýrýldýðýnda, Batýlý devletler arasýnda benzer þekilde suskunlukla karþýlanamaz, görmezlikten gelinemezdi. Wilson, Ankara’nýn bu konuda gereken önlemleri almasý gerektiðini söylemiþti. Saka da, her türlü önlemin alýndýðýný ve hiçbir sorun çýkmayacaðý konusunda içinin rahat olduðunu belirtmiþti.

Ýsteyen Sovyetler’e gidebilir

Saka, Türk Hükûmeti’nin bir basýn açýklamasý hazýrladýðýný ve bu açýklamasýnda, ESSC’ye göç etmek isteyenlerin özgür olduðunu ve pasaportlarýný alabilmeleri için gereken bilgiyi edinebileceklerini belirteceklerini söylemiþti. Saka, elindeki bilgiye göre yaklaþýk 1.500 Ermeni asýllý Türk vatandaþýnýn Sovyetler Birliði’nin Ýstanbul Baþkonsolosluðu’na baþvuruda bulunmuþ olduðunu da haber vermiþti. Saka’ya göre baþvuranlarýn pek çoðunun Türkiye ile iliþkisi bulunmuyordu. Bu kiþiler, Türk vatandaþý olmakla birlikte, Türkiye’de ikâmet de etmiyorlardý. Saka’ya göre, bu kiþiler Türkiye’de herhangi bir yatýrýmý bulunmayan maceracýlardý. Ýçiþleri Bakaný Hilmi Uran da, Türkiye’de yaþayan Ermeni asýllý Türk vatandaþlarýnýn istedikleri takdirde pasaportlarýyla ESSC’ye göç edebileceklerini açýklýyordu.

'Ermeniler neden farklý muamele gördüklerini þimdi anlýyor mu?’

Vatan gazetesine göre, ESSC’ye göç etmek için Ýstanbul’da 160 Ermeni asýllý Türk vatandaþý kayýt yaptýrmýþtý. Hüseyin Cahit Yalçýn’a göre, bu geliþme, Ermeni asýllý Türk vatandaþlarýnýn “Türk vatanýna ne kadar yabancý olduklarýný açýða vurmuþ olmaktan” ileriye geçemezdi. Yalçýn, ardýndan da þu soruyu soruyordu: “Þimdi Ermeni arkadaþýmýz burada neden farklý bir muamele görmekte olduklarýný anlýyor mu?” Yalçýn’ýn bu sorusu, aslýnda Türkiye’de yaþayan Ermeni asýllý Türk vatandaþlarýna uygulanan ayrýmcýlýðýn açýk bir itirafýydý.  Âsým Us da, Vakit gazetesindeki yazýsýnda “uzun zamandan beri ruhlarda uyumuþ bulunan hisler söz halinde ortaya dökülüyor” diyordu. Us, “Ermeni [asýllý Türk] vatandaþlar[ý] 1914 harbinden bugüne kadar Türkiye’nin karþýlaþtýðý tehlikeler içinde kendileri tamamiyle Türklerle beraber olmuþlar mýdýr?” diye soruyordu. Ona göre, Birinci Dünya Harbi’nde “Türkiye Ermenileri’nden birçoðu düþman memleketlerin safýna” geçmiþ ve “Türk ordularýný silâhla arkasýndan vuranlar” olmuþtu. Millî Mücadele’de de “yine ayný þekilde Ermenilerden fenalýk edenler” görülmüþtü. Görüldüðü gibi, 1915 “Ermeni Meselesi” bir kez daha resmî bakýþ açýsýndan dile getiriliyordu. Us þöyle diyordu: “Anlaþýlýyor ki, Ermeniler arasýnda geçmiþi unutmak istemeyen bir az[ýn]lýk cemaat arasýnda âdetâ zaman zaman bir Türk düþmanlýðý varmýþ gibi bir manzara yaratmakta[dýr]. Çokluðunun Türk idaresinden memnun olduklarýna þüphe etmediðimiz Ermeni vatandaþlarýmýz, aralarýndan bu gayri memnunlarý ayýrarak Ermenistan’a gönderebilirler ve böylece kendi kendilerini tasfiye etmiþ olurlar.”

Aman yeter ki olay çýkmasýn!

1946 yýlýnýn hemen baþýnda Feridun Cemâl Erkin, Wilson’a Sovyet Gürcistaný ile Ermenistan’ýndan gelen toprak taleplerine karþý düzenlenen gösterilerin hiçbir þekilde düþmanca ya da provakatif karakterde olmayacaðýný söylemiþti. Wilson’un özel bir sorusu üzerine Erkin, Ermenilere karþý hiçbir gösteri yapýlmayacaðýna iliþkin güvence vermiþti. Bu garantinin özellikle ABD’ye verilmesinin nedeni, muhtemelen ABD’nin Ermeniler konusundaki özel hassasiyetiydi. Türkiye’de yaþayan Ermenilerin güvenliði Washington açýsýndan kamuoyu baskýsý yaratabilirdi.

Torosyan’ýn iddialarý Türk tezlerine o kadar da aykýrý deðil

Sanýrým bu hava Torosyan’ý da harekete geçirmiþ olabilir. Ermeni meselesinin bu sýrada hareketleneceðini düþünmüþ olabilir. Hele “anýlar”ýnda yazdýðý gibi, 1915’i Ýngiltere, Fransa, Rusya gibi emperyalist devletlerin ihanetine ve hainliðine baðladýðýna göre, bu durumda o sýrada Ermenilerin gerçek dostu olarak yalnýzca sosyalist Sovyetler kalýyordu. Moskova, 1945’de Ermenileri aradan geçen otuz yýldan sonra hatýrlayan tek (üstelik sosyalist) ülkeydi. Yazar bu geliþmelerin kitabýnýn satýþýný artýracaðýný da düþünmüþ olabilir. Yanýlmýþ olduðunu biliyoruz. Belki de soðuk savaþýn bu aþamasýnda ABD’de Sovyet yanlýsý olmak doðru bir politik tercih deðildi!

Torosyan’ýn “anýlar”ý uyduruk; ama 1915 hakkýndaki kanaati muhtemelen hakiki ve aslýnda bu katliamdan dolayý Türkleri deðil de, emperyalistleri, Ýngiltere ile Fransa’yý esas suçlu ve “gerçek katiller” olarak itham ediyor. Türkler olsa olsa emperyalizmin “maþasý”ydý ona göre, yani ancak ikinci derecede suçlu sayýlabilirdi. Bir bakýma millî Türk tezine o kadar da aykýrý deðil yani, Torosyan’ýn yazdýklarý.

ELÇÝLÝÐÝN ACÝL TALEBÝ

1946 yýlýnýn yaz aylarýnda Türkiye’nin Batum Baþkonsolosluðu’ndan iletilen bu rapor; Batum’daki Ermeni gösterilerini yansýtmasý bakýmýndan önemlidir; güvenlik bakýmýndan memurlarýn tabanca talep etmeleri de dikkat çekicidir. Belki biraz abartýlmýþ olabilir, ama Sovyet yetkililerine raðmen bu türden bir “gösteri” elbette mümkün olamazdý!