Satranç dehası mı? Korku belası mı?..

Fatih Terim’in Antalya maçındaki hamleleri, “Bir satranç dehası” olarak göklere çıkarıldı.

Ne yapmıştı hoca?... Maicon’u 76’da, Donk’u da 85’te oyuna soktu. Yani iki savunmacıdan, takımı kurtarmasını istedi.

Şundan yüzde yüz eminim ki; eğer Donk’un o kafa şutu gol olmasa, “Bu ne biçim değişiklik?” diye Terim’i yerden yere vuracaklardı... Satranç dehası denilen şey; aniden “Yenemiyorsam yenilmemeyim” korku belasına dönüşecekti.

Zaten hangi hoca; galip gelmek için, son anlarda iki savunmacıyı (Nadiren gol  atıyorlar diye) oyuna sokar. Düşünün ki; Donk son lig golünü, iki yıl önce atmış...  

***

Herkesin kabul ettiği bir gerçek var ki; “Terim Şansı” denilen olgu, sıkça ortaya çıkıyor. Eğrisi doğrusuna denk gelip, felaketin içinden sıyrılma şansı buluyor. Hem G.Saray’da hem milli takım da, kimbilir kaç defa mucizevi şeyler oldu!

Hocanın “Ballı” olduğunu yalnız ben değil, cümle alem kabul ediyor. Zaten belgelendi.

Antalya maçında da, ona ilahi bir lütuf sunuldu. Maçın akışından ürktüğü an, adı durduk yerde Satranç Dehası’na çıktı... Çünkü bizim medya, özellikle üç büyükler için doğrudan skora odaklıdır. Kazananı fazlasıyla över. Ne bulursa abartır.

***

Yanlış anlaşılmasın... G.Saray, ataklarındaki tutukluluğuna rağmen, galibiyeti haketmedi değil! Elinde fazla golcüsü de yok. O da tamam...Ama Terim’in, sonucu tamamen şansa dayalı bir denemesinin; ince bir zeka işine bağlanması, bir akıl ve mantık tutulmasıdır. 

Tekrar söylüyorum... Donk’un vuruşu gol olmasa, bu deha ölçekli girişimden kimse sözetmeyeceği gibi; Terim sırf bu yüzden çok ağır eleştirilecekti.

Korkarken kahraman olmak, Türkiye’ye mahsus bir şey...

***

Olanı olduğu gibi algılamak yerine, olanı istediğin gibi algılamak yaygın bir hastalık haline geldi. Doğruyu/güzeli/gerekeni hep  skor tabelasında aramak; olması gerekenin olmamasına yol açıyor. Esas olması gereken, gerçeklerin de açığa çıkmasıdır.

Skora tapınmayı bırakın!