Bu baþlýkla bir yazý yazmýþtým. Kendilerine “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen Gezi ahfadýnýn, esasýnda “Satvet Lütfi’nin askerleri” olduðunu hatýrlatmýþtým.
Mustafa Kemal’in askerleri olduklarýný söylüyorlardý ama ülkelerinin ayaða kalkmasýna katký sunacak büyük yatýrýmlara karþý çýkýyorlardý.
Üçünü köprüye ve havalimanýna karþýydýlar.
Enerji üretilmesine karþýydýlar.
Savunma sanayinin yerlileþtirilmesine karþýydýlar.
Kýsacasý, “baðýmsýz ülke” fikriyatýna karþýydýlar.
Ýlginçtir... Baþkan Erdoðan’ýn “Kenevir ekimine baþlýyoruz” açýklamasýna, en sert tepki yine bunlardan geldi.
Bunlar, kendilerine “solcu” diyen arkadaþlar.
Solculuklarýný “Anti-emperyalizm” ve “anti-Amerikanizm” üzerinden temellendiriyorlar ama yapýp ettikleriyle Amerikan çýkarlarýna hizmet ediyorlar.
Rahmetli Mahir Kaynak haklý...
Demek ki solculuklarý, bir tür “tahsisli” solculuk ve yalnýzca Satvet Lütfi’nin kurduðu “alan” üzerinde var olabiliyorlar.
Peki, kim bu Satvet Lütfi?
Bizim liberallerin pek sevdiði ve “iþte adam gibi adam” dediði Prens Sabahattin’in “kâtibi hususisi...” (Sekreteri, yardýmcýsý, özel kalem müdürü; ne sayarsanýz artýk!)
Fakat bir Ýngiliz ajaný...
Prens de farklý biri deðildi esasýnda.
Kimi özellikleriyle beðeniriz, bazý tespitlerini kayda deðer buluruz ama Ýngiliz siyaseti karþýsýnda kýrýlgan ve teslimiyetçiydi.
Fikirleri itibariyle Kemalist ve ulusalcý aydýnlarýmýzýn 100 yýl ilerisinde olmasýna raðmen, darbeciydi.
Daha doðrusu, darbeyi özendiren faaliyetler içindeydi. (Fethi Okyar hatýratýnda, “Darbe için birtakým özel temaslarda bulunuyordu, bana da gelmiþti” diye yazýyor, günahý vebali onun boynuna.)
Bir defasýnda (hükümet darbesi kovaladýðý için içeri alýnmýþtý) asýlacaktý da, anasýnýn gül hatýrýna serbest býraktýlar. Sonra da, “Fazla ayakaltýnda dolaþma” diyerek yurt dýþýna sürdüler.
Demek ki, Türk liberallerinin böyle taraflarý da var:
Darbecilik oynamak.
Eskisi yenisi fark etmiyor...
Eskisi “halaskâran darbesi” kovalýyordu, yenisi (T24 rehabilitasyon merkezinde bakýma alýnanlar) “Gezi”den ekmek çýkarmaya uðraþýyor ve FETÖ darbesinin baþarýya ulaþmamýþ olmasýna yanýyor.
Satvet Lütfi Bey’den söz ediyorduk...
Prens Sabahattin’in adamý olarak biliniyordu ama düpedüz Ýngiliz ajanýydý.
Çok zengin olduðu, neredeyse Ýstanbul’un yarýsýna sahip olduðu söylenir ama mal varlýðýna ne olduðu, hangi alanlarda sarf edildiði meçhuldür...
Birilerine baðýþladýðý iddia ediliyor.
Kime (hangi Gezi sponsoruna) baðýþladý?
Orasý da meçhul...
Prens Sabahattin’e akýl hocalýðý yapan ve “muazzam muvaffakiyetler” kaydeden bu deðerli Ýngiliz ajaný, bilin bakalým son zamanlarýnda en çok kimi sevmiþ ve kollamýþ?
Hatta sevmekle kalmamýþ... Onu Ýngilizlerle tanýþtýrmýþ, geniþ bir “dost çevresi” kazanmasýný saðlamýþ?
Kim olacak?
Elbette 9 Mart darbesinin mimarý Cemal Madanoðlu...
Mahir Kaynak, 9 Mart giriþiminin bir “Ýngiliz yapýmý” olduðunu söylerdi.
Hani, Ýran Þahý Pehlevi, dönemin Dýþiþleri Bakaný Ýhsan Sabri Çaðlayangil’i Ýran’a çaðýrýp, “Tedbirinizi alýn. Ülkenizde darbe olacak” diye uyarmýþtý ya... (Hikâyenin tafsilatý Çaðlayangil’in hatýratýndadýr.)
Bu uyarýnýn 12 Mart için yapýldýðý söylenir...
Deðildir.
Þah, 9 Mart giriþimini (yani sosyalist darbeyi) haber vermiþtir.
Biliyorsunuz, 12 Mart’ýn en önemli gerekçesi, sosyalist bir darbeyi önlemekti.
Memduh Taðmaç ve ekibi 12 Mart’ta bir “muhtýra” vererek hem haþhaþ ekimi (ilaveten “kenevir ekimi”) konusunda ABD’ye direnen Demirel hükümetini alaþaðý etmiþ, hem de güya sosyalist bir darbeyi önlemiþti.
Demek ki neymiþ?
Prens’i sevk ve idare eden Satvet Lütfi, 68 kuþaðýnýn namlý devrimcilerini de bir güzel idare etmiþ... Madanoðlu’nu öne sürerek 12 Mart’çýlara (yani “Amerikan darbesine”) alan açmýþ...
Þu sýralarda “kenevirin zararlarý” diye sayýp döken sol yayýn organlarýna duyurulur.
Bu örneklere bakarak, esasýnda kimin “askerleri” olduklarýný söktürebilirler.