Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn kurduðu yeni hükümet, acaba ne hükümeti?
Soruyu bir yabancý medya kurumunun ‘savaþ hükümeti’ tespitinden hareketle soruyorum. O kurumun ve benzerlerinin temennisini yansýtýyor bu tespit. Bir süredir kamuoyunu meþgul eden hükümet-Cemaat çatýþmasýnýn artarak devam etmesi beklentisiyle...
Ayný beklenti ülkemizde de kendini belli ediyor.
Çatýþma devam ederse meydana gelecek geliþmelere bel baðlayanlarý anlayabiliyorum. Çatýþmaksýzýn yanyana yaþamalarý hükümete de Cemaat’e de yaramýþtý; çatýþma iki tarafý sevenleri üzdü; çatýþmanýn sürmesi ise her iki tarafý sevmeyenleri sevindiriyor...
Devam ederse, süreç, hükümet ile Cemaat’in etkilerinin azalmasýný getirecektir.
“Zayýflasýnlar ve nefessiz kalsýnlar” temennisinde olanlarý anlamak bu yüzden kolay...
O temenni sahiplerinin medyadaki uzantýlarý günlerdir sevinçlerini nasýl gizleyeceklerini bilemez haldeler...
Dostlarý karalar baðlar, yüreklerine düþen yangýný derinden hissederken, çatýþmalarýný zevkle izleyen bazýlarýnýn etekleri zil çalýyor...
Ülke zarar görüyormuþ... Ýstikrar zedeleniyor ve bunun faturasý hepimize çýkýyormuþ... Çatýþmalardan medet umanlarýn umurunda mý? Deðil elbette.
Peki de, acaba Cemaat’e yakýn olan veya hükümetin baþarýsýný gönülden dileyenler arasýnda da çatýþmanýn devamýný isteyenler var mý?
Esas cevabý araþtýrýlmasý gereken soru bu...
Soruyu bir boþlukta gündeme getiriyor deðilim. Son aylarda beliren görüþ ayrýlýklarý cepheleþme doðurdu. Cephelerin gazeteleri ve gazetecileri, televizyonlarý ve sözcüleri var. Ekranlarda karþý karþýya geldiklerinde de, farklý gazetelerin sayfalarýndan baþlarýný uzattýklarýnda da sözlerini sakýnmadýklarý görülüyor; ‘karþý-cephe’yi köþeye sýkýþtýrmak için manþetler ve anahaberler kýyasýya kullanýlýyor...
Eh, muhalif olmak, neye muhalif olunursa olunsun, muhalife keyif verir; Cemaat’e muhalif olan da, hükümetin yeni muhaliflerine de, þimdiki konumlarý herhalde keyif veriyordur... Cephelerde zoraki ve gönülsüz yer alanlar baðýrlarýna taþ basýyorlar; bazýlarýnýn duyduklarý keyif ise satýrlarýna ve yüzlerine yansýyor iþte...
Oysa konum ve tavýrlarýnda samimi iseler keyif almak yerine üzülmeleri gerekir...
Özellikle eli kalem tutan ve aðzý lâf yapan insanlar baþkalarýndan daha deðiþik bir sorumluluk da taþýyor. Kendilerini okuyan veya dinlediklerinden etkilenenleri yanlýþa düþürmeme sorumluluðu... Bireysel yanlýþlarýn telâfisi kolay; kitleleri yanlýþa sürüklemek ise herkesi ateþe atmakla eþdeðer...
Hükümetin yarýya yakýnýnýn yeni simalardan oluþmasý, ondan ‘savaþkan’ bir tavýr bekleyenler için hayal kýrýklýðýna yol açabilecek bir fýrsat kapýsý teþkil ediyor; ayný zamanda sýfýrdan baþlama imkâný bu... ‘Yolsuzluk’ iddialarýnýn kamuoyunu meþgul ettiði þu günleri geride býrakmaya yarayacak bir büyük siyasi atýlýmý baþlatabilir yeni hükümet...
‘Reset’ ihtiyacýndan söz ediliyordu, sorunlu konularda daha rahat hareket kabiliyeti saðlayacak dönüþümü gerçekleþtirme amacýna iþaret etmek için; hükümet bu yolda adýmlar atabilir... Türkiye’yi ‘en fazla gazeteciyi cezaevinde tutan ülke’ konumundan uzaklaþtýracak, ortalýðý toza dumana boðan aculcu giriþimler üzerinde yeniden düþünme egzersizleri yaparak toplumsal rahatlamaya yol açacak adýmlar...
Bizim ‘savaþ hükümeti’ne deðil, bizleri ‘barýþçý’ bir topluma dönüþtürecek bir hükümete ihtiyacýmýz var...
Yeni hükümete bu alanda atacaðý adýmlarda baþarýlar diliyorum.