Sýnýrýn iki tarafýnda karþýlýklý topçu atýþlarý devam eder, hükümetin bir bakaný “Birkaç saat içerisinde yok ederiz” açýklamasý yapar ve Meclis savaþa izin veren tezkereyi çýkarýrken bunu yapmak zor olsa da yazacaðým: Türkiye Suriye ile savaþmaz, savaþamaz...
Baas rejimi de bunu bildiði için sabýr taþýrýcý giriþimlerde bulunuyor.
Türkiye Suriye ile savaþa girmez, çünkü bir defa sýnýrýn ötesine geçildi mi, bunun nerede durulacaðý kestirilemez bir maceraya dönüþeceðini bilir. Ayrýca karþýsýnda kendisiyle ayný inancý paylaþan birine karþý silâh doðrultmakta Mehmetçik zorluk çeker. Ak Parti açýsýndan da, böyle bir macera, þimdiye kadar Batý’da ve Doðu’da oluþturduðu imajý yerle bir edeceði için, olaðanüstü yüklü bir faturaya mal olur.
Kabul etmesi çok güç, ama ne yapalým gerçek böyle: Ak Parti kendi eliyle yoðurduðu ‘yeni Türkiye’ yüzünden böyle bir savaþý baþlatamaz.
Ýnançlarýyla barýþýk, bölgede barýþ yanlýsý, ‘erdemli güç’ olarak dünyaya kendini tanýtan, bütün vatandaþlarýnýn üretime katýldýðý ve elde edilen refahtan en geniþ biçimde yararlandýðý, haktan ve adaletten yana bir ülke vizyonudur ‘Yeni Türkiye’..
Zaten böyle olduðu içindir ki, “Acaba kanaat deðiþmeye yüz tuttu mu?” sorusuna cevap aramak için birbiri ardýna yapýlmýþ bütün kamuoyu yoklamalarýnda, halkýn büyük çoðunluðu Suriye ile savaþa en yüksek sesle “Hayýr” demekte. Öyle de sorsanýz deðiþmiyor, böyle de sorsanýz; komþusuyla sýcak bir çatýþmaya girmeye hazýr deðil halkýmýz...
Ak Parti son on yýl boyunca izlediði politikalarla toplumu böyle bir tepki vermeye kendisi hazýrladý.
Durumu 1 Mart tezkeresi (2003) günlerinden farklý kýlan yön de bu: Ak Parti’nin iktidar oluþu üzerinden henüz pek vakit geçmemiþken gündeme giren 1 Mart tezkeresi tartýþýlýrken, kamuoyu çok daha farklý bir tepki veriyordu. Irak’a ABD’yle birlikte girilmesinden yana olanlar hiç de az deðildi. Bugün ise halkýn büyük çoðunluðu Suriye ile savaþý doðru bulmuyor.
Elbette bu tavýr, halkýmýzýn Suriye’deki Baas rejimine sempati duymasý, ya da rejim-yanlýlarýnýn halkýn üzerine ölüm yaðdýrmasýný tasvip etmesi yüzünden deðil; tam tersine Suriye’de akmakta olan kanýn durmasý, temsili bir yönetimin orada kurulmasý herhalde en fazla bizim halkýmýzý mutlu eder. Bunu saðlayacak giriþimlere karþý çýkýlacaðýný da sanmýyorum; yeter ki Türkiye bundan uzak dursun...
On yýl öncesinden daha muhafazakâr hale geldiðimizi ‘deðerler araþtýrmasý’ anketleri gösteriyor; muhafazakârlaþmayý herhalde büyük çapta Ak Parti politikalarýna borçluyuz. ‘Muhafazakâr’ deðerlerle bezenen insanlarýn ‘savaþ’ söz konusu olduðunda daha bilinçli davranmasý yine Ak Parti politikalarýnýn ürünüdür. Ak Partili bir bakan “Birkaç saat içerisinde yok ederiz” dediðinde en fazla tepkiyi en yakýnýndakilerden alýyorsa hiç þaþýrmam.
Muhafazakârlaþan, bilinçlenen, zenginleþen veya zenginleþme umudu artan insanlar böyle yapar çünkü.
Medyaya bakýyorum da, 1 Mart dolayýmýnda savaþ tamtamlarý çalanlarýn çoðu bugünlerde farklý telden çalýyor. Onlarý da mý eðitti bu on yýl, nedir?