Savaþ sebebidir...

Çok aðýr acý yaþýyoruz. Hatay’ýn Reyhanlý ilçesinde patlayan iki bomba, masum insanlarýmýzýn canýný aldý. Baþbakan Yardýmcýsý Beþir Atalay, bombayý patlatanlarýn kimliklerinin belirlendiðini, gözaltýna alýnanlarýn suçu itiraf ettiklerini ve Suriye gizli istihbarat örgütü El Muhaberat ile birlikte çalýþan bir örgütün sorumlu olduðunu söyledi.

Aslýnda bilgiler, Türkiye’nin, Suriye’deki Baas rejimi tarafýndan bu tür bir bombalý saldýrýyla karþýlaþacaðýnýn istihbaratýný erken aldýðýný, Beþar Esed’in ülke sýnýrlarý içindeki uzantýlarýnýn bu kanlý eylemi esas olarak Ankara’da gerçekleþtirmeyi hedeflediðini ortaya koyuyor. Belli ki, istihbaratýn elde edildiðini anlayan güç, çareyi, sýnýra yakýn bir yerleþim biriminde bombalý katliam yapmakta bulmuþ.

Suriye’nin Baasçý Enformasyon Bakaný Ümran el Zubi’nin konuyla ilgili açýklamasý ise tam bir “kara mizah” örneði...

El Zubi, sivilleri hedef alan bu tür bir terör eyleminin “sahip olduklarý deðerlere” aykýrý olduðunu söylüyor!.. Bunu söyleyen, ülkede 120 bin masum sivilin katledilmesinden, 2.5 milyon Suriye vatandaþýnýn can havliyle ülke dýþýna kaçmasýndan sorumlu bir rejimin sözcüsü...

Esed neyin peþinde...

Amerika-Rusya hattýnda oluþan yeni “Suriye çözüm ikliminde” iyice köþeye sýkýþan Esed’in, savaþý sýnýrlarýnýn dýþýna yayma gayreti içinde olduðu açýk gerçek. Þu ana kadar Irak ve Lübnan’a tam istediði gibi yayamadý... Ýsrail veya Türkiye ile askeri hesaplaþma içine girmek ayrý bir çýlgýnlýk... O zaman gelsin “terör yoluyla mücadele” yöntemi... Ortadoðu’da en kolay iþ, “taþeron terör örgütü” bulmak,

12 Eylül öncesi dönemde Acilciler olarak adlandýrýlan bir grubun içinde olan, Suriye istihbaratý ile yakýn iþbirliði olduðu için örgütten ayrýlmaya zorlanan ve 1980’li yýllarýn baþlarýndan bu yana dönemin Suriye istihbatarý baþkaný, Beþar Esed’in amcasý Cemil Esed’in talimatlarýyla Hatay baþta belirli bölgelerde örgütlenen Mihraç Ural’ýn adýndan söz ediliyor. Bu karakteri, en son Banyas katliamýndan önce videoya alýnmýþ açýklamalarýnda Bosna’daki Srebrenitza Katliamý’nýn baþrol oyuncularýndan “kasap” Ratko Mladiç rolünde görmüþtük...

Bunlar iþin detaylarý...

Önemli olan “bombalý katliam”ýn kimin emriyle yapýldýðýdýr. Katliamýn Suriye Baas rejimi tarafýndan gerçekleþtirildiðinin kesinleþmesi Türkiye’ye “savaþ ilaný” yetkisi verir mi?

Verir...

Türkiye bu yönde bir adým atar mý?

Atmaz...

Ama, geliþmeler bizi sýnýrýmýzýn öte yakasýnda güvenlikli bölge yaratmaya sürükler mi?..

Sürükler...

Ankara’daki “diplomatik kaynaklara” sorduk: “Þu anda, eylemin uluslararasý baðlantýlarýnýn kesin olarak belirlenmesi aþamasýndayýz. Bunlar belirlendikten sonra ulusal stratejimiz ve uluslararasý baðlantýlarýmýz doðrultusunda gerekli adýmlarý atacaðýz. Yalnýz, güvenlikli bölge tartýþmasý dahil bu konudaki bütün seçenekleri konuþmayý erken buluyoruz.”

Ýran-Ýsrail meselesi...

Bu arada, Suriye muhalefetinin önemli liderlerinden, Tevhid Tugayý KomutanýAbdülkadir Salih’in Cihan Haber Ajansý’na yaptýðý açýklamada, “Burada artýk Esed’la deðil doðrudan Ýran ve onun kontrolündeki Hizbullah ile savaþýyoruz.(...) Ýsrail’in   vurduðu silahlar muhaliflerin eline geçecekti. Bununla ilgili deliller ve askeri durumlar var. Ýsrail de bu silahlarýn muhaliflerin eline geçmesinden korktuðu için vurdu. Tabii ki bu saldýrý Esad yönetimine bir destek ve yardým mahiyeti taþýyor.” demesi son yazýmýzdaki görüþleri destekler mahiyette. (SURÝYE: Ýran-Ýsrail ittifaký, STAR, 9.Mayýs.2013)

Þimdi, bu kadar çok yönlü oyunun oynandýðý bir bölgede Reyhanlý’da yaþadýðýmýz büyük acýyý deðerlendirirken “Ortadoðu’ya hoþgeldiniz” kolaycýlýðýný sergilemek, Türkiye, Suriye’deki geliþmelere bu ölçüde müdahil olmasaydý bunlarý yaþamayacaðýmýzý savunmak en azýndan “bölge fotoðrafýný tam olarak görememektir.” 

Ýþin gerçeði; siz Ortadoðu’ya bulaþmak  istemeseniz de Ortadoðu’nun  size sarktýðýdýr.

Saddam’ýn Kuveyt’i iþgal etmesiyle patlak veren Birinci Körfez Savaþý’ný biz mi çýkardýk? Hayýr. Ama savaþýn sonunda Kuzey Irak’tan gelen 500 bin mülteciye kapýlarýmýzý açmak zorunda kaldýk. Suriye’deki savaþý biz mi çýkardýk? Hayýr. Can güvenliði için sýnýrýmýza yýðýlan yüzbinlerce mülteciye yardým etmek zorundayýz.

Bir konuyu açýkça anlayalým: Biz Ortadoðu’ya girmiyoruz, o, her seferinde üzerimize geliyor.