‘Savaþ sýnýrý’na yatýrým

Kabul edelim, sürprizlerle yüklü bir ülkede yaþýyoruz. Bir yanýmýz, biraz daðýnýk, cepheleþmiþ, öfke söylemlerinin tarihsel hesaplaþma iddialarýyla harmanladýðý görüntü veriyor, diðer yanýmýz, iþin normal seyrinde, demokratikleþme ve ekonomik büyüme yönünde...

Þöyle görmek lazým: Türkiye, büyüyen ve iddiasýný yükselten her ülkenin geçtiði yollardan geçiyor. Sokaklarý hareketli, siyaseti gergin, çevresinde oluþturulan “belalarzinciri” sanki ölümcül iþaretler veriyor ama, toplum, kendi iç dinamikleriyle bütün sorunlarýn üstesinden gelme ve farklý bir dünyaya açýlmanýn kararlýlýðýný gösteriyor.

Konuyu özetleyen en güzel anlatým, Koç Holding Baþkaný Mustafa Koç’tan geldi. Basýnla sohbetinde, haziran ayýndan bu yana yaþanýlaný dalgalanmalý geliþmeleri deðerlendirirken, “Türkiye’yi hýçkýrýk tuttu” demiþ. Koç’un “hýçkýrýk” dediði geliþmeler, eskinin Türkiye’sinde baþlý baþýna bir rejim sorunuydu. Hemen güvenlikçi politikalar devreye girer, Ankara’da bazý binalarda ýþýklar sönmez, bir Kardak Kayalýðý’ndan savaþ senaryosu yaratan zihniyet, Suriye’yi savaþ tam-tamlarý için sonuna kadar kullanýrdý. Ekonomiyi ise sormayýn, bu kadar badirenin içinde çoktan “geleneksel krizlerinden birine” girmiþ, halkýn cebindeki üç kuruþ da yaratýlan fýrtýnada sifonlanýp gitmiþti.

Bu nedenle; ekonomi yönetiminin enflasyonu kontrol altýnda tutmasýný, iþsizlik oranýný sabitlemesini ve siyasi yönetimin ülkeye “doðrudan yatýrým amaçlý” girecek yabancý sermaye yatýrýmlarýnýn artmasýný saðlayacak demokratikleþme paketini hýzlandýrmasýný önemsiyorum.

(Bir not da alt yapý yatýrýmlarý için: Hindistan, Brezilya ve Endonezya örnekleri, büyüyen ekonomiyi taþýyacak alt yapý yatýrýmlarý ile sosyal güvenlik düzenlemelerinin eksik kalmasýnýn hazin sonuçlarýný göstermesi açýsýndan önemli. Üçünün de ekonomilerinde yaþadýklarý týkanma, biraz Amerikan Merkez Bankasý’nýn aldýðý kararlardan, biraz da “kendim ettim kendim buldum”dan kaynaklanýyor. Eðitim, saðlýk ve sosyal güvenlik düzenlemelerinde yaþanýlan týkanýklýk sosyal depreme, ulaþým alt yapýsýndaki týkanýklýk ise doðrudan ekonomik durgunluða neden oluyor. Türkiye’nin son 10 yýlda bu alanlarda yaptýklarýna bir bakýn, ne demek istediðimi anlayacaksýnýz.)

Önemli bir örnek

Türkiye’nin yaþadýðý sürprizler açýsýndan çok önemli bir örneðin “AVM açýlýþý” haberleri arasýnda kaynayýp gitmesine gönlüm izin vermiyor. Prime Development, Almanya kaynaklý bir yatýrým fonu. Ülkenin üç büyük ailesinin geniþ mali olanaklarýný arkasýna almýþ bir “doðrudan yatýrým” fonu niteliðinde, yani, bir ülkeye sýcak para olarak girip, alacaðýný aldýktan sonra çýkýp gitmiyor, parayý yatýrýma çeviriyor, ticaretin yükselmesini saðlýyor, istihdam yaratýyor. Bu fonun dünyanýn 15 ülkesinde 2.5 milyar Dolar’lýk yatýrýmý var, Türkiye’deki yatýrýmý 500 milyon Dolar.

Fonun kaynaklarýnýn yüzde 20’sini Türkiye’ye yönlendirmeyi baþarmýþ Türkiye Direktörü Dr. Artuð Çetin’e göre, bu tercihin temelinde, Türkiye’nin ekonomik temel verilerinin çok saðlam çýkmasý ve gelecek vaad ettiðinin anlaþýlmasý yatýyor.

Þimdi sýký durun, bu yatýrýmlar zinciri, Ýskenderun ve Antakya’dan sonra Gaziantep’e (Prime Mall) yönlendirilmiþ durumda. Yani, Alman fonu, Suriye Savaþý’nýn hemen sýnýrýndaki bir bölgede yatýrým yapýyor.

Sermaye tedirgindir, “savaþ” ve “istikrarsýzlýk” kelimelerinin geçtiði coðrafyalardan uzak durmaya çalýþýr. Dr. Çetin’in þu sözleri önemli: “20 km. uzakta savaþ varken burada cümbüþ yaþayamazsýnýz. Ama veriler, bölgedeki tüketim eðiliminin Türkiye ortalamasýnýn üzerinde olduðunu ortaya koyunca bu yatýrýmlarý yaptýk, halk yatýrýmlara sahip çýktý, çark güçlü bir þekilde dönüyor. AVM’ler ayný zamanda bölge halký açýsýndan da büyük bir moral kaynaðýna dönüþtü.”

Ensenin kararmasý

Alman, bir “savaþ sýnýrýna” durup dururken yatýrým yapmaz:1- Ekonominin geleceðine bakar, 2- Demokratikleþmeyle birlikte oluþacak þeffaflaþmayý görür, 3- Ordunun NATO bünyesindeki caydýrýcýlýðýný deðerlendirir.

Þimdi bu sözler sürekli “enseyi karartmaya” çalýþanlarýn hedeflerine pek uymadý di mi? Ama gerçek bu...

ÖNEMLÝ UYARI: Ekonomi yönetiminden asýl beklentim, dengeli bir süreçte, “sosyal adaleti” saðlayacak uygulamalarý devreye sokmasý. Türkiye’de gelir daðýlýmý dengesizliði iyi iþaret vermiyor. Aman, dikkat!..