Suriye’ye askeri müdahale konusunda siyasi/diplomatik zeminlerdeki müzakereler veya tartýþmalar sürüyor. ABD Baþkaný Obama Kongre’ye gitmeyi iç siyasi destek açýsýndan önemserken, BMGK raporunun sunulmasýný ve BM üyesi kimi ülkelerin sürece destek vermesini dýþ siyaset açýsýndan önemsiyor. Bu olayda daha fazla siyasi destek arayýþý içine girmek elbette geçmiþte yaþanan olaylarýn doðurduðu siyasi maliyetlerle ilgili... Ama bu arayýþ Ýngiltere örneðinde olduðu gibi ters de tepebiliyor. Ben, Baþkan Obama’nýn çok kolay olmasa da Kongre’nin engellemesiyle karþýlaþacaðýný düþünmüyorum. Burada yaþanan insani dram ve katliamdan belki de daha fazla ABD’nin ulusal çýkarlarý, küresel güç olarak caydýrýcýlýk ve inandýrýcýlýk özelliðini koruyabilmesi gibi sebepler var. Bunlarýn kongre üyelerini etkileyeceði düþünülebilir.
Müdahale ne zaman olur?
Müdahalenin ne zaman olacaðý bilinmiyor. Ancak önümüzde belli aþama ve kritik olaylar var. Bunlardan birincisi ABD Kongresi’ndeki görüþmelerdir. Ýkincisi, Birleþmiþ Milletler heyetinin Suriye’de yaptýðý incelemelerle ilgili raporun görüþülmesidir. Üçüncüsü 23’ünde yapýlacak olan BMGK Genel Kurulu’dur. Diðer bir süreç ise Dýþiþleri Bakaný Kerry’nin dile getirdiði Esad’ýn kimyasal silahlarýný tümünü teslim etmesi halinde müdahalenin olmayabileceði þartlý teklifidir. Bunun için de önümüzdeki hafta sonu gibi bir süreden bahsediliyor. Müdahale konusunda çok öne çýkmayan kimi ülkeler BM zeminindeki görüþmeler sonrasýnda daha aktif tutum takýnabilecek gibi görünmektedir. Hatta Rusya ve Çin bile kimyasal silah konusunda somut deliller ortaya konmasý halinde farklý bir tutum takýnabileceðini vurgulamaktadýr. Suriye konusunda diplomasi ve siyaseti yadsýmayan Baþkan Obama’nýn bu süreçlerin tamamlanmasýný bekleyebileceði de düþünülebilir. Elbette bu tür operasyonlarýn bir özelliði de sürpriz özelliðine sahip olmasýdýr.
Yapýlan hamle savaþý bitirmeli
Bizim açýmýzdan mesele yanýbaþýmýzda olan bir katliama bir an önce son verilmesi açýsýndan önem taþýyor. 500 bin göçmeni aðýrlayan, kimi saldýrýlarda vatandaþlarýný kaybeden ve sýnýrýnda güvenlik riskleri bulunan bir ülke bu olaydan doðrudan etkileniyor demektir.
Bizim için bu müdahale savaþ baþlatmak için deðil derinleþen bir savaþý bitirmek için önemlidir. Bu müdahale, bir ülkeyi iþgal için deðil, zalim bir yönetimin cezalandýrýlmasý ve devrilmesi için hayatidir. Bu, Suriye halkýna yönelik bir saldýrý deðil, Suriye halkýnýn iradesini öne çýkaracak bir zeminin oluþmasý için yapýlan bir giriþimdir. Türkiye’nin sýnýrlý bir müdahale için “yetmez ama evet” yaklaþýmý içinde olmasý yanlýþ yorumlanmamalýdýr. Bunun adý, yabancý ülkelerden medet ummak deðil, yabancý ülkelerden destek görerek kendi halkýný katleden bir zalime karþý barýþ ittifakýný oluþturmaktýr.
Esad’ýn ABD’nin müdahalesine karþý askeri bir karþýlýk vermesi çok zayýf bir ihtimaldir. Ýsrail’in defalarca Suriye’deki hedefleri vurmasýna raðmen Esad hiçbir askeri karþýlýk verememiþtir. Bu tür bir karþýlýðý Ýran istese bile Rusya’nýn istemeyeceði düþünülebilir. ABD’ye veya Türkiye gibi herhangi bir NATO ülkesine karþý saldýrý ise meseleyi daha farklý bir zemine taþýr. Suriye’ye destek veren ülkelerin de böyle büyük bir ittifakla uðraþmak isteyeceði düþünülemez.
Tokyo, Ýstanbul’un yerini tutmaz
Olimpiyat meselesini AB üyeliðimiz gibi görmekte fayda var. Kendimiz için hazýr olmak, bu hedefleri yapýsal dönüþüm için vesile kýlmak.... Olimpiyat hedefi Türkiye’nin sporda yapýsal dönüþüm geçirmesi, spor dallarýnda baþarý için daha büyük çaba harcamasý, doping gibi konularda zihinsel deðiþime gitmesi ve tesisleþmede açýklarýný kapatmasý açýsýndan önem taþýyor. Türkiye böyle bir organizasyonu kazanamasa da bu yolda ileri standartlara ulaþmasý kendisi için büyük bir kazanç olur.
Bugünkü konjonktürde Türkiye’nin bu organizasyonu almasý, Olimpiyat Ruhu’na daha anlamlý katkýlar yapabilirdi. Medeniyetler Ýttifaký projesiyle küresel barýþa katký yapmaya çalýþan Türkiye’nin bölgede oynadýðý rol, bu organizasyonla büyük bir açýlým getirebilirdi. Delegasyon, Olimpiyat ruhuna yapýlabilecek bu önemli katkýyý es geçerek sýnýfta kalmýþtýr. Daha önce de Olimpiyatlara ev sahipliði yapan Tokyo’nun, Ýstanbul’un bu misyonunu yerine getirebilmesi mümkün deðildir.