Savaþýn gözleri kör edici daðdaðasý içerisinde yol alýrken, galip gelmeye kilitlenmiþ taraflar, ‘Pirus zaferi’ deyimini hiç iþitmemiþe benziyorlar... Kral Epiruslu Pyrrhus da, Romalýlarýn iþini bitirmeye fena halde kafasýný taktýðý için, insanlýða böyle bir deyim armaðan edeceðini aklýnýn ucundan bile geçirmemiþti muhtemelen...
Ýsa’dan 280 yýl önce yaþandý olay. Kral Pirus’un askerleri devasa Roma ordusunu maðlubiyete uðrattý uðratmasýna; ancak bir daha savaþacak gücü kalmamasý pahasýna... O gün bugündür, siyasette, ticari hayatta, sporda, nefesleri tüketen ve sonraki bir dizi maðlubiyete zemin hazýrlayan galibiyete ‘Pirus zaferi’ adý veriliyor...
‘17 Aralýk süreci’ baþýný gösterdiðinde, sonradan savaþ haline dönüþen ilk çekiþmede taraflarýn durumu ile bugünkü algýlarý arasýnda dünyalar kadar fark var. ‘Güç’ baþlarý döndürecek kadar kuvvetli bir afrodizyak olduðu için fark edilmeyebilir; ancak köprülerin altýndan çok sular akmýþ bulunuyor. Taraflar yalnýz kendilerinin önem verdiði hususlar üzerinde durduklarýndan, konumlarýndaki ciddi kaymalarý tam deðerlendiremiyorlar...
Ýnsanlýða kendini vakfetmiþ, bütün dinler ve inanýþlarla baþý hoþ, dünyanýn dört bir tarafýnda ülkemizin bayraðýný dalgalandýran, baðlýlarýný iyi ve güzel ahlâk örneði olma yolunda teþvik eden, ‘ensesine vur aðzýndaki lokmayý al’ derecesinde dünyevi olanla irtibatý kesik bir maneviyat halkasý olarak algýlanýyordu taraflardan biri...
Bugün çok daha farklý bir algýya muhatap...
Fazla derine gitmeden kýsa sürede meydana gelen en belirgin deðiþimi kayda geçireyim: Sevginin yerini korku aldý...
Korkulmak iyi bir þeyse, tamam; ‘maneviyatýn ön planda geldiði bir zemin sevgiye dayanmalýdýr’ görüþüne inanýyorsak, bugünkü tablo bunun tam zýttý...
Herkesin telefon görüþmelerini dinlemiþ, kendisine göre mahzurlu bulduklarýný kamuoyuyla paylaþmýþ, baðlýlarýný bulunduklarý konumlarý kullanarak insanlarýn üzerine salmaktan ve hayatlarý karartacak kumpaslar düzenlemekten çekinmeyen bir çýkar grubu algýsý var ortada...
Doðruyu yanlýþ olarak sunmaktan çekinmeyen, gerçekleri yamultmakta mahzur görmeyen, aký kara karayý ak olarak gösterebilen bir propaganda desteðini de yanýna alarak...
Algý gerçekle birebir örtüþüyor mu? Çok þüpheliyim. Dinlemelerin ve dinlenenler içerisinden yapýlan tercihlerin kendilerine ait olduðunu düþünmüyorum. Fitne ve fesat kumkumasý bir yapý üzerlerine ne oturuyor, ne de yakýþýyor... Hep teenniyle, sabýrla hareket etmiþ, maruz kaldýklarý haksýzlýklara hoþgörüyle mukabele etmiþ bir yapýnýn, birdenbire tam tersi davranýþlar sergilemesi, hýrçýnlaþmasý, saldýrganlaþmasý benim için anlaþýlabilir bir durum deðil.
Eminim, kendilerine saygý duyan, hayýrlý hizmetlerine destek veren, eleþtirilere kendilerini kalkan yapan milyonlar da anlamýyordur...
Her insan kendi içerisinde bir canavar mý taþýyor? Dost canlýsý Dr. Jekyll birdenbire vahþi Mr. Hyde haline dönüþebilir ve her türlü þerri yapabilir; ama bu ancak bir romancýnýn (Robert Louis Stevenson’un) muhayyilesinde gerçekleþebilir. Böyle bir dönüþümün gözümüzün önünde yaþandýðýna inanmamýz isteniyor...
Sonunda bu savaþ bitecek ve taraflardan biri diðerini yenecek... Ýyi de, bu sonuca kim sevinecek?
Yoksa bu soruyu hiç mi aklýnýza getirmemiþtiniz?