Savaþlar üzerine...

En sonda zaten çýkaracaðýnýz özeti baþa alýyorum: Savaþlar yýkýcýdýr, öldürür ve tahrip eder...

Þu günler, 1. Dünya Savaþý’nýn baþlangýcýnýn 100. yýlý vesilesiyle Avrupa’nýn dört bir tarafýnda etkinliklere sahne oluyor. 20 milyon insanýn hayatýný kaybetmesine, ülkelerin ekonomik iflâsa sürüklenmesine, imparatorluklarýn parçalanmasýna ve dünyada dengelerin deðiþmesine yol açmýþtý BDS...

Nedense bizde hatýrlayan pek yok...

Oysa 1. Dünya Savaþý’ndan en fazla etkilenen Osmanlý Devleti’ydi. Dört kýtaya uzanan bir imparatorluk, savaþtan en geniþ topraklarýný kaybederek çýkmýþ, ardýndan da çözülerek Anadolu coðrafyasýna sýðýnmak zorunda kalmýþtý.

Arada Ýstanbul baþta olmak üzere pek çok kentinin yabancý istilâsýna uðramasý dehþetini yaþayarak...

Bütün savaþlar güç ve iktidar mücadelesi biçiminde baþlar. 1. Dünya Savaþý, Almanya ile Ýngiltere arasýnda baþgösteren Avrupa’ya hâkimiyet mücadelesinin sonucuydu. Baþý çekenler arasýndaki rekabet, yeniden 60 milyon insanýn hayatýna mal olacak ikinci savaþa kadar devam etti ve ancak ABD’nin müdahalesiyle oluþan Birleþmiþ Milletler eksenli ‘yeni dünya düzeni’ ile sona erdi.

Ýkinci savaþýn galipleri (ABD, Ýngiltere, Fransa, Rusya) yanlarýna Çin’i de alarak maðluplarý (Almanya, Japonya) Güvenlik Konseyi dýþýnda býraktý yeni dünya düzeninde...

Neden çýktý 1. Dünya Savaþý? Almanya’nýn savaþý baþlatan baþbakaný Theobald von Bethmann-Holweg“Ah, bir bilseydim!”cevabýný vermiþti “Neden böyle oldu?” diye soranlara... Baþlangýcýnda ciddiye alýnan gerekçeler, savaþýn acýmasýzlýðý yüzünden yaþanan trajediler sonrasýnda, pek yüzeysel, pek anlamsýz kalýr.

Savaþ kararýný veren ve savaþý sürdürenler aslýnda aklý baþýnda bilinen insanlardýr. Hiçbir devlet adamý, savaþa, gözü kapalý, her türlü sonucu göze alarak, çýlgýnca hislerle girmez. Her birinin mutlaka kendince haklý gerekçeleri vardýr. Vardýr ki, hepsi, kitleleri arkalarýndan sürükleyebilmiþ, baþka akýllý insanlara kararlarýný savundurtabilmiþ, cepheye sürdükleri gençleri kahramanca savaþtýrabilmiþlerdir.

Ýngiltere savaþ öncesinde Almanya’nýn askeri gücünün ve nüfuz alanýnýn artýþýndan rahatsýzlýk duyuyordu. Almanya’nýn ise Ýngiltere diye bir derdi yoktu, onu önemsemiyordu; Rusya’nýn Avrupa politikalarýna müdahil olma arzusuydu Almanya’yý tedirgin eden...

Farklý gerekçelerle de çýkabilir savaþlar...

Kim kazandý, kim kaybetti 1. Dünya Savaþý sonrasýnda?

En kritik soru bu. Kritik, çünkü savaþlarýn galipleri ve maðluplarý olur, ancak hiçbir savaþýn tam kazananý olmaz. Nitekim, birbirine saldýranlardan hiçbiri, 1914-öncesi durumunu koruyamadý 1. Dünya Savaþý’nda. Hepsinin gücü azaldý; kimi sömürgelerini kaybetti, kimi de iktidarýný...

Rusya’da kýzýl devrim Çarlýk dönemini bitirdi. Savaþýn iki tarafýndaki ülkelerde ‘ýrkçý ve þoven’ siyaset aldý baþýný gitti; Almanya’da Hitler’in, Ýtalya’da Mussolini’nin önünü açan geliþmeler yaþandý.

Osmanlý’da 1. Dünya Savaþý sonrasýnda hangi hengâmelerle karþýlaþýldýðý ise hepimizin malumu.

Yýkýmdýr savaþlar ve kimseye fazla yararý yoktur.

Tabii, savaþlarý el altýndan destekleyip çatýþmalar sýrasýnda ve sonrasýnda vurgunu vuran ‘harp zenginleri’, gücünü kaybedenlerin yerini alan siyasiler, nüfuzunu kaybedenlerin yerini alan ülkeler dýþýnda... ‘Güç’ ve ‘iktidar’ için yapýlan savaþlarda, savaþanlarýn güç ve iktidarlarýný kaybettikleri çok görülmüþtür...

Avrupa bu yýl 100. yýldönümü vesilesiyle 1. Dünya Savaþý’ný deðerlendiriyor; ben de bu yazýyla bizdeki eksikliði tamamlamak istedim.