Ak Parti’nin iktidara eriþeceðine bir film izlemeye gittiðim gün sinemada gördüðüm tabloyla inanmaya baþlamýþtým.
Bir gazeteci dostumla, Soðuk Savaþ’ýn en kritik dönemi sayýlan, ABD’nin Küba’nýn Domuzlar Körfezi’ne operasyon düzenlediði günleri anlatan ‘Thirteen Days’ (13. Gün) filmini izlemeye gitmiþtim Osmanbey’deki bir sinemaya... Biz dýþarýda saatimizi beklerken, bir önceki seanstan daðýlanlar arasýnda Tayyip Erdoðan ve kalabalýk grubunu fark etmiþtik...
“Ne güzel; ABD’nin yaþadýðýna benzer uluslararasý ihtilâflarla karþýlaþmayý bekliyor olmalýlar” diye düþünmüþtüm...
Film bu anlamda görülmeye deðerdi. Ýktidara geldikten sonra nice zorluklarla karþýlaþtý Tayyip Bey ve kadrosu. Acaba ‘13. Gün’ filmine yansýyan, karmaþada bile saðlýklý düþünme yöntemlerini hiç akýllarýna getirmiþler midir muhataralar yaþadýklarýnda?
Neyse, konum ne ABD, ne de Tayyip Bey... Konum Rusya ve Vladimir Putin... Daha doðrusu, Rusya Devlet Baþkaný Putin’e de geçtiðimiz günlerde BBC’de gösterime giren bir televizyon dizisini tavsiye edeceðim: ‘37 Days’ (37 Gün) dizisini..
Dizi, 1. Dünya Savaþý’nýn hemen öncesine denk gelen 37 günde Londra, Berlin, Moskova, Paris ve Brüksel’de karar alýcýlarýn yaþadýklarýný anlatýyor. Avusturya Veliahdý Franz Ferdinand’ýn Saraybosna’da bir anarþist tarafýndan suikasta uðratýldýðý gün baþlýyor dizi ve Avrupalý bütün devletlerin yanyana ve birbirine karþý savaþa girdikleri gün sona eriyor...
Suikastçý bile Veliahd öldürüldü diye savaþ çýkacaðýný herhalde düþünmemiþtir. Savaþ baþlatmayý düþünse bile, bunun herhalde Balkanlar ile sýnýrlý kalacaðýný hesap etmiþtir. Nitekim, dizide, suikastçýnýn aðzýndan, amaç, “Avusturya’yý Balkanlar dýþýna itmek” olarak anlatýlýyor...
Oysa sýradan sonuçlar doðurmasý bile beklenmeyecek bir olay 10 milyondan fazla insanýn hayatýný kaybettiði bir dünya savaþýna yol açtý...
Peki nasýl oldu bu?
Ýþte Putin’in diziyi izlemesini istememin sebebi de bu sorunun cevabý: Burunlarýndan ilerisini göremeyen, hýrslarý boylarýndan büyük devlet yöneticileri yüzünden çýktý savaþ... Baþlarda ihtilâfýn büyük bir savaþa dönüþeceðine pek az kiþi inanýrken... Sonlara yaklaþýldýðýnda bile umutlar tüketilmemiþken...
Ne çare, savaþ patlýyor...
Mark Hayhurst, senaryo yazarý, savaþa giden günlerde Avrupa baþkentlerinde nelerin cereyan ettiðini, kimin kime hangi mesajlarý gönderdiðini, telefonla neler konuþulduðunu öðrenmeye çalýþmýþ; anýlarý okuyup arþivlerde dolaþarak...
Tahmin edilebileceði gibi, yazar, Ýngilizler’in izleyeceði düþünülerek çekilmiþ dizide daha çok Londra’da neler piþtiðini anlatýyor, ama diðer önemli baþkent Berlin’i de ihmal etmeden... Alman Kayzer 2. Wilhelm’in hafif çatlak, Genelkurmay baþkaný Gen. Moltke’nin aþýrý hýrslý, Ýngiltere’yi yöneten kadronun ise bayaðý saf olduðunu düþünmeden edemiyorsunuz...
Gen. Moltke’nin þahsýnda geleceðin Hitler’ini yansýtýyor yazar...
Putin niye izlesin bu diziyi? Þundan: Savaþlar bazen niyetleri çok aþan sonuçlara yol açabiliyor... Hýrsla ve öfkeyle kalkan zararla oturabiliyor...
Küçük Sýrbistan’ý yutacaðým diye yola çýkan Avusturya, daha çok da Almanya’nýn dünya egemenliði hýrsýna âlet olarak baþlatmýþtý savaþý; en büyük kaybý Avusturya yaþadý. Avusturya-Macaristan Ýmparatorluðu olarak girmiþti savaþa, sonunda Ýmparatorluk gitti...
Ýngilizler savaþ çýkmasýn diye uðraþýrken, kibirleri yüzünden, savaþýn yollarýný onlar yaðladý...
Savaþ öncesi hiç yýkýlmayacakmýþ gibi duran dört imparatorluðun yerlerinde bugün yeller esiyor...
Herbiri birer saat süren üç bölümlük dizide, savaþa giden yolda taraflarýn yaptýðý yanlýþlýklar doðrusu iyi sergilenmiþ... Putin ve esas zaferin savaþmadan elde edilen olduðunu bilmeyen herkes için bu diziden çýkarýlacak çok ders var...
Var da, benim anlamadýðým bir þey daha var: Bu yýl 100.
yýldönümü olduðu için Avrupa’da hatýrlanan
1. Dünya Savaþý’na biz de girmiþtik; buna raðmen bizde konu hiç iþlenmiyor. Oysa savaþýn kaybedenleri arasýndayýz...
Neden ilgisiziz, bilen var mý?