Savcý HSYK genelgesine neden uymadý?

Adý konuldu: 17 Aralýk Operasyonu...‘Yolsuzluk ve rüþvet’ kýsmý ‘büyük resim’den bakýldýðýnda teferruat...

Bu bir hýrsýzlarý, yolsuzlarý koruma yazýsý deðil elbette. Teferruat, ‘olgu’ ise önemlidir.

Ancak, sahadaki muhabirlerin aktardýðýna göre ‘yolsuzluk ve rüþvet’e dair görüntü ve kayýtlar polis tarafýndan medyaya sýzdýrýlýyor; bir ‘algý’ yaratýlýyor. Bunlardan hangilerinin iddianameye hangi kurguyla gireceðini bilmiyoruz; dahasý girip girmeyeceðini de. Çünkü yeni atanan iki savcýyla birlikte üç savcý inceleyecek, gözaltýna alýnan þüphelilere soracak, cevaplarýna göre deðerlendirilecek ve iddianameye girip girmeyeceðine karar verecek.

Öte yandan, bu ‘teknik takip, izleme’ belgelerinin daha þimdiden birçoðununuydurma olduðu ortaya çýkmaya baþladý bile. Daha fazlasýný göreceðiz, bu kehanet deðil; zira Gezi sürecinde de birçok fotoðraf, kayýt vesairenin internetten toplama veya üzerinde oynanmýþ olduðu ortaya çýkmýþtý.

Bu yüzden herkesin her þeyi yönlendirerek servis ettiði bir ortamdan alýnacak ‘delil’lerin kýymeti, ancak, zamanýnda AK Parti’yi kapatma davasýnda internetten toplanan delillerin kýymeti kadar.

Ya da ünlü ‘þike’ soruþturmasýnda ortaya atýlan, ancak dava sürecinde ‘buharlaþan’ para dolu çantalar kadar...

Bu nedenle bu operasyonun yolsuzluk ve rüþvet kýsmýný ‘gerçekliðini’, iddianameye dönüþtüðünde ve dava sürecinde ciddiye alýp deðerlendireceðiz.

Bu aþamada söylenecek tek þey, “Yaptýlarsa hesabýný verecekler”dir!

Ancak þu anda tek ‘gerçek’, operasyonun hükümet cephesinde hangi sonuçlar doðurduðudur.

a) Hükümet, iddia edilen olaylarda rüþvet ve yolsuzluðun olmasý halinde gereðini yapacaðýný açýkladý.

b) Hükümet, ayný zamanda bu operasyonun bir ‘siyasi mühendislik’ olduðunu ve buna karþý duracaðýný ilan etti.

Ve ‘b’ þýkkýndan sonuçlar gelmeye baþladý.

Bu sonuçlarda þu cevapsýz sorularýn payý büyük:

- Üç ayrý soruþturmadan neden polis amirlerinin ve baþsavcýnýn haberi yok?

- Oðlu soruþturmada olduðu için Ýçiþleri Bakaný’na ulaþýr gerekçesi kabul edilse bile; diðer iki soruþturmaya iliþkin bilgi neden Emniyet müdürlerinden, baþsavcýdan, ‘devletten’ gizlendi?

- Soruþturmalarýn 7 Þubat 1012’deki ünlü ‘MÝT krizi’nden sonra baþlatýlmýþ olmasý tesadüf mü?

- Dosyalarýn baþka isimlerle kaydedilerek gerçek içeriklerinin gizlenmesine neden gerek duyuldu?

- Üç ayrý soruþturmada operasyon neden ayný günde birleþtirildi?

Ve;

- Baþsavcývekili bu ‘olaðanüstü gizlilik’ için dosyayý vereceði savcýyý ve soruþturmayý yürütecek polis ekibini ‘hangi kriterlere’ göre seçti?

7 Þubat 2012’de savcýnýn ‘usul adap dinlemeden’ yaptýðý giriþim çok tartýþýlmýþtý. Bugün de ‘gizlilik’ adýna soruþturma usul ve esaslarýna riayet edilmemesi dikkat çekiyor.

Aþaðýdaki metin, Hakimler ve Savcýlar Yüksek Kurulu’nun 18.10.2011 tarihli ve ‘Soruþturma usul ve esaslarý’ baþlýklý 10 Numaralý genelgesinin 19, 20 ve 21. maddeleri:

“Aðýr cezalýk suçlar baþta olmak üzere, özel kanunlarda soruþturmanýn bizzat Cumhuriyet savcýlarý tarafýndan yapýlmasýný öngören suçlar ile zorunluluk bulunmadýðý takdirde önemli olaylara iliþkin diðer soruþturmalarýn da kolluk görevlilerine býrakýlmayarak bizzat Cumhuriyet savcýlarý tarafýndan yapýlmasý,”

“Kamuoyunda yanlýþ yorumlamalara ve yakýnmalara sebebiyet verilmesinin önüne geçilmesi bakýmýndan; Cumhurbaþkaný, TBMM Baþkaný, Baþbakan, Yüksek Yargý Baþkanlarý ve Baþsavcýlarý, Genelkurmay Baþkaný, Bakanlar, Milletvekilleri, Kuvvet Komutanlarý gibi devletin üst düzey görevlerinde hizmette bulunmuþ veya hâlen hizmette bulunan kiþiler hakkýndaki soruþturmalarýn kolluða býrakýlmamasý,”

Cumhuriyet baþsavcýlarýnýn, merkez ve mülhakatýndaki olaylarý ve soruþturmalarý titizlikle takip etmeleri; mevzuat ve teamül gereði bizzat yürütmeleri gereken soruþturmalarý diðer Cumhuriyet savcýlarýna býrakmamalarý,”

Emrinde olduðu bakanlýða, baþsavcýlýða, müdürlüðe, ‘devlete’ güvenmeyen, yasalara, mevzuata ve genelgelere aykýrý olarak ‘ancak birbirine güvenen’ bir gruptan mý söz etmeliyiz?