Milli Mücadele en asgarinin savunulmasýdýr. Milli Mücadele’nin asgari hukuku olan Misaký Milli’yi unutmamak gerekiyor.
15 Mayýs 1919’da Ýzmir’in Yunanlarca iþgali, Anadolu’daki Türk-Ýslam nüfusa bundan sonra olacaklar konusunda en net mesajý verdi: Ýmparatorluk bitmiþti ve þimdiye dek býrakýlan terk edilen topraklar, saldýrganý durdurmaya yetmemiþti.
Serez, Üsküp, Saraybosna, Durres kentleri Manisa Kars, Baðdat, Þam kadar vatan topraðý idi. 10 yýldan biraz uzun zamanda en verimli, en bereketli Balkanlar, Mezopotamya, Hicaz, Arabistan, Filistin, Suriye, Kafkasya, Musul-Kerkük kaybedilmiþ, imparatorluðun liman kentleri gasp edilmiþti. Anadolu’dan baþka gidecek yer kalmamýþtý.
Saldýrgan ilerlemeyi sürdürüyordu. Bu kez Türk-Ýslam nüfusu tek hedefti. Ýstanbul, stratejik Boðazlarla birlikte kopartýlacaktý, Türk’e Anadolu’da da hayat hakký yoktu. Devlet ve Payitaht düþman süngüsü altýnda, toprak azýnlýklarýn hakimiyetinde ve nüfus, esaretin gölgesinde olacaktý. Ancak Anadolu’yu da parçalara ayýrýp iþgal ettikten ve Türk varlýðýný sildikten sonra duracaklardý. O zaman da geriye bir þey kalmýyordu. Türk’ün tarih sahnesinden silinmesi ve 1071’den beri son 850 yýlýn intikamýnýn alýnmasý hedeflenmiþti. Proje ‘Türklerin Avrupa’dan atýlmasý’ projesiydi. Avrupa’nýn sýnýrlarýný da Boðazlarý kopartmak için Bursa’nýn doðusuna uzatýyorlardý.
Milli Mücadele bu gaddarca koþullarda ve gerçek bir isyan olarak baþladý: Haksýzlýða, adaletsizliðe karþý kutsal bir isyan. 19 Mayýs 1919, karanlýk ve umutsuz bir ortamda, baþarý garantisi olmayan bir büyük ve kahramanca mücadelenin baþlangýcýdýr.
‘Ýzmir’in Ýþgali’ denen tecavüz, aslýnda Çanakkale - Dinar-Afyon, Kalkan-Antalya ile çevreli bütün Ege Bölgesinin Yunanistanca ilhaký için giriþilmiþ kin nefret ve gaddarlýk harekatýdýr. “Yunan askeri Ýzmir’e çýktý” ifadesi, iþgalin korkunçluðunu hafifletir. Ýþgal, Haçlý saldýrýsýný aratmayan bir etnik temizlik operasyonudur. Etnik temizlik sonrasý Ege Yunanistan’a baðlanacaktýr. Zaman, bu hayalleri gömmemiþtir. Günümüzde bu hayaller zaman zaman su yüzüne çýkar.
Milli Mücadele, imparatorluðu iþgale uðrayýp, son kalan topraðý da parçalanan ve yok edilme noktasýna gelen Türklüðün can havliyle son çýrpýnýþýnýn destanýdýr. Milli Mücadele tümüyle meþru, haklý bir savunma hareketidir. Düþmanýn Ýzmir’de denize dökülmesi, Ýstanbul’u sessizce terk etmesi, en asgarinin baþarýsýdýr. Bu baþarýlarla hakkýn yerine geldiði, adaletin saðlandýðý da tartýþmalýdýr. Yunanýn Anadolu’daki etnik temizliði unutturulmuþ, Ýzmir Yangýný en sefil biçimde algý operasyonlarýna konu edilmiþtir. Bu, saldýrganýn þýmarýk cüretinden baþka bir þey deðildir.
O yüzden mesela Misaký Milli’yi unutmamak gerekiyor. Misaký Milli bile en asgarinin hukukudur. Milli Mücadele, iþgalcinin o zaman mümkün olan en asgari sýnýrlarýn dýþýna kovulmasýdýr. Sadece ve sadece savunmadýr. Ceza ve adalet, savunmanýn ötesinde baþlar.
Ve zaten senin olaný büyük fedakârlýkla savunmanýn ve o baþarýyla yetinmenin adalet olmadýðýný en iyi Yunanistan bilmektedir. O yüzden 2. Dünya Savaþý tazminatý olarak Almanya’dan 300 milyar euro isteme cüretinde bulunmaktadýr. Yani ekonomi büyüklüðünün 1.5 katýný istemektedir. Yunanistan, Anadolu iþgalinin tazminatýný ödemiþ midir? Ve neden Ýspanya 1715’te ‘kaybettiði’ Cebelitarýk’ý hala Ýngiltere’den istemektedir?
12 Mayýs: Ýzmir’in iþgali kararý, Paris dörtlü toplantýda Lloyd George tarafýndan Ýtalyan Baþbakaný Orlando’ya bildirilir: “Türkler bölgede Yunanlara saldýrmaktadýr ve Yunan askeri, koruma için karaya çýkacaktýr...” Tabii ki yalandýr. Saldýrý olmamýþtýr. Türk, Yunan iþgali baþladýktan sonra direnmeye baþlayacaktýr.
Orlando ise iþgale uluslararasý karakter verilmesi için Ýtalyan, Ýngiliz, Fransýz askerinin de Yunanlarla birlikte çýkmasýný ve Yunanlarla birlikte hep bölgede kalýnmasýný ister. Esas niyet, bölgeyi Yunanistan’a, Ýtalyanlarý da kenara býrakmak olduðundan, kendisine ‘Bu iþgal, Ýzmir’in nihai olarak kime verileceðini belirlemeyecek’ denir. Tutulmayan sayýsýz ‘sözlü güvenceden’ bir tanesidir. (Conseil des Quatre 2:49-52 12/5/1919)
Ýtalya yine uyutulmaktadýr. Fransa ve Ýngiltere, Ýtalya’nýn Doðu Akdeniz’de kendilerine rakip olmasýný istememektedir. Sömürgeci iki devlet, savaþ sonrasýnda Doðu Akdeniz ve Ortadoðu’da sömürgeciliði baþka bir formatta sürdürme niyetindedir ve bu planda Ýtalya’ya yer yoktur. Ayrýca Ýngiltere, Fransa’yý da dýþlayýp, Yunanistan üzerinden Ege’nin iki yakasýný kontrol hayalleri kurmaktadýr. Yunanistan ise Anadolu’da hem Helenistik hayallerdedir, hem de Ýngiltere’nin maþasýdýr.
13 Mayýs: Sabah, Ýngiliz Diplomat Nicholson’un haritasý üzerinde Anadolu’nun paylaþýmý yapýlmýþtý. (Anadolu’nun uzun günü, Star Gazetesi, 4 Þubat 2019)
Öðleden sonra müzakere sürdü. Lloyd George Ýtalyanlarýn mýzýkçýlýkta haklý olduðunu, herkese “manda idaresi” adý altýnda toprak verilirken Ýtalyanlara da verilmesi gerektiðini, Anadolu’nun güneyinde (Akdeniz Bölgesinde) Ýtalyan manda idaresi kurulmasýný savundu. Clemenceau, Ýtalyanlardan hoþlanmadýðýný ancak paylaþýmý onayladýðýný söyledi. Çünkü Ýtalyanlar Akdeniz kýyýsýný alýnca, Fransa da Orta ve Güney Doðu Anadolu’yu alýyordu. Üç hafta önce Clemenceau’nun önerdiði paylaþým da buydu. Haritaya Suriye odaklý bakýyordu, Suriye’den Anadolu’ya ne kadar uzanabilirse, o kadar uzanacaktý.
Wilson’ýn ise Yunan hayranlýðý depreþmiþti. Yunanistan’ýn hem Ege’yi ilhak etmesini, hem de baþka yerde manda idaresi kurmasýný istedi. Karadeniz kýyýlarýnda Pontus düþündüðünü anlýyoruz... Wilson’a göre ’Yunanistan, milletler ailesine alýnmalýydý’ ve ‘Manda görevi verildiðinde Yunanistan’ýn bu iþi en iyi biçimde yapacaðýndan’ Wilson emindi. Yani üst uygarlýk olarak Türkleri yönetmek, itaat etmelerini saðlamak ve manda idaresi altýnda yozlaþtýrýp, yok etmek görevi. Manda buydu.
14 Mayýs: Bir yandan da Ýtalyanlara Paris’te yeni oyalama görüþmeleri açýldý. Anadolu ve çevresinin manda sistemi altýna alýnmasý, Ýtalyanlarýn da bir manda bölgesine sahip olmalarý konuþuldu. Anadolu’da Fransýz, Yunan, Ýtalyan manda bölgeleri olacak, ABD Ýstanbul-Boðazlar ve Ermenistan’da manda idaresi kuracaktýr.
(14 Mayýs 1919 Paris, Star Gazetesi, 11.04.2019)
Manda konusundaki Paris kavgalarý, ayrý bir yazý konusudur.
15 Mayýs: Geceden baþlayarak Yunan askeri Ýzmir’e çýkartýlmaktadýr. Ýngiliz, Fransýz ve Yunan gemileri de koruma görevindedir Amerikan gemileri limandadýr, ancak iþgale katýlmamýþlardýr.
Sabah çýkan karma Ýngiliz, Fransýz ve Ýtalyan birliði fazla dikkati çekmez. Yunan askeri çýkýnca kýyamet kopar.
Paris’te Ýtalyanlar, konuþulmuþ manda paylaþýmý resmileþmeden ve sýnýrlar belirlenmeden Yunanlarýn Ýzmir’e çýkmasýnýn, kendilerine karþý bir manevra olduðunu düþünmüþlerdi. Karþý hamle olarak Marmaris’e ek asker çýkartýp, Antalya-Marmaris arasýndaki hakimiyet alanlarýný geniþletmeye baþladýlar.
Ýzmir, Anadolu’da ilk iþgal edilen nokta deðildi. Anadolu iþgal, 30 Ekim 1918 Mondros ateþkesinin ardýndan baþlamýþtý.
Atatürk’ün Nutuk’ta 19 Mayýs 1919 itibarýyla çizdiði genel durum ve görünüþte:
Ýstanbul zaten iþgal altýndadýr. Adana vilayeti Fransýz; Urfa, Maraþ ve Antep Ýngilizlerce; Antalya ve Konya Ýtalyanlarca iþgal edilmiþtir. Merzifon ve Samsun’da Ýngiliz askeri bulunmakta, her tarafta yabancý subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyet göstermektedir.
Ýzmir iþgali ise bardaðý taþýran son damladýr.
Ýþgalin baþlamasý, Anadolu’yu daha da sarmýþ ve hareketlendirmiþtir. Mesela Ýzmir haberinin gelmesiyle, Osmanlý ordusundan silah toplanma iþlemi durmuþtur. Silahlar sessizce Ýngiliz gözetiminde toplanýyordu. Ýzmir sonrasýnda direniþ için yoðun cephanelik soygunlarý baþlamýþtýr. Terhis edilen askere silahý ve cephanesi býrakýlmýþtýr. Sonra Anadolu kentlerindeki Ýngiliz subaylar geri yollanmýþtýr.
Yunan ordusu ise Ýzmir’de etnik temizliðe baþlamýþtý. 18 Mayýs’ta Ýstanbul’daki Amerikan temsilciliði, Ýzmir’deki Yunan yaðmasýný Washington merkeze ve Paris Konferansýna bildirir. Çok sayýda Türk tutuklanmýþ, sokak çatýþmalarýnda Türkler öldürülmüþtür. Yunan Ordusu Ýzmir’den içlere ilerledikçe yapýlan zulmün kanýtlarý artar.
Ýzmir’deki Ýngiliz, Ýtalyan, Fransýz gözlemciler de Yunan askerinin kontrolsüz þekilde barbarlýk yaptýðýný bildirmektedir. Müttefik kontrolünde olmasý beklenen Yunan ordusu, kendi baþýna hareket etmeye baþlamýþtýr. Yunan çeteler, ordu birliklerinin önünde ilerlemekte, el birliði ile Türkler katledilmekte, köyler soyulmakta ve yaðmalanmaktadýr. Ýþgal, nefret ve ölümle gelmektedir. 12 Temmuz’da Amerikalý temsilci bütün iþgalci Yunan ordusunun Ýzmir’e geri çaðýrýlmasýný önerir ama dinleyen olmaz. Durum kontrolden çýkmýþtýr.