‘Þâyed, nan'em kesâd; velî, ‘âb-ý rû'yem efzûd'

'Belki, ekmeðim azaldý; amma, haysiyetim arttý.' (Hâfýz-i Þirâzî)

Yazýnýn baþlýðýndaki farsça bir mýsra, 650 yýl öncelerde yaþamýþ olan ünlü þair Hâfýz-i Þirâzî'nin bir gazelinden.

Hani, Yahyâ Kemâl'in,

'Hâfýz'ýn kabri olan bahçede bir gül varmýþ,

Yeniden, her gün açarmýþ kanayan rengiyle..

Gece bülbül, aðaran vakte kadar aðlarmýþ,

Eski Þirâz'ý hayâl ettiren ahengiyle..'

'Rindlerin Ölümü' isimli þiirinde anlattýðý Hâfýz'dan.

(Türkçedeki 'veli' kelimesiyle Farsçadaki 'velî' kelimesinin karýþtýrýlmamasý için belirtilmeli ki, 'velî' kelimesi, Farsçada 'amma, lâkin..' mânâsýndadýr, 'âb-ý rû' ise, kelime mânâsý itibariyle 'yüzsuyu' demek olsa da, 'haysiyet, izzet, þeref ' mânâsýndadýr. Hani, Türkçede de, 'çok yüzsuyu döktüm, yine de olmadý..' þeklinde kullanýlan bir deyimin Farsçasý..)

*

'Belki ekmeðim kesâda uðradý, azaldý; amma, haysiyetim, þerefimiz arttý.'

Evet, bu söz ne kadar düþündürücü, deðil mi?

Ferd olarak her bir insanýn veya insan toplumlarýnýn izzet ve haysiyetini korumak için, 'tok esir' durumuna düþmektense, 'aç hür' olarak kalmayý, hattâ ölmeyi de göze almasýnýn gerektiði durumlar olabilir.

*

Bugünlerde, dünyadaki son deðiþikliklerin, dünyayý bir Üçüncü Dünya Savaþý'nýn eþiðine kadar getiren ve nereye varacaðý henüz de belli olmayan 'Rusya-Ukrayna Savaþý'nýn etkisiyle, dünyada gýda maddeleri ve özellikle ziraî mahsuller alanýnda karþýlaþýlan sýkýntý, hemen hemen bütün dünyayý etkilemiþ olup, etkisini daha da derinden sürdüreceðe benziyor. Çünkü, dünyadaki ziraî mahsullerin üretiminde tek baþýna yüzde 13'lük pay sahibi olan Ukrayna, Rusya'nýn -hâlâ da- savaþ deðil, 'özel operasyon' diye isimlendirdiði þekilde, korkunç bir barbarlýkla ezilmeye devam ediyor. Bu buhranýn ortaya çýkardýðý enerji ve petrol bunalýmý da eklenince, ister istemez her þey, kontrol edilmesi çok zor olan bir 'enflasyon tsunamisi', Amerika ve Almanya gibi kapitalizmin öncü ülkelerinde bile, son 40 yýlýn en büyük enflasyonu diye feryadlarýn yükseltildiði bir 'pahalýlýk', bizim ülkemizi de vurdu.

Ama, daha da önemlisi, bu durum, Amerikan menfaatlerine zarar verdiði için bedel ödettirilmesi ve bu konuda iç muhalefetle iþbirliði yapýlarak iktidardan demokratik yolla uzaklaþtýrýlmasý gerektiðini Amerikan Baþkaný Biden'ýn iki sene öncelerden beri söyleyegeldiði bir -20 yýllýk- Tayyib Erdoðan yönetimini sonlandýrmak için, 13 ay sonraki bir cumhurbaþkanlýðý seçimi, Biden ve kuklalarýna yeni umutlar vermiþe benziyor.

Amerika, benzer rahatsýzlýklarý Pakistan'da Ýmran Khan'a karþý da dillendirmiþti ve bütün muhalefet bir araya gelip, Amerikan emperyalizminin emellerini parlamento oyunlarýyla 1-2 ay içinde gerçekleþtirivermiþlerdi, 10 gün önce.

Amerika, Türkiye'ye de öyle bir ders vermeye çalýþýyordu ki, Rusya- Ukrayna Savaþý onun hesaplarýný o kadar alt üst etti ki, Biden Amerikasý da, AB ülkeleri ve NATO dünyasý da, þimdi, Türkiye'yi sahte tebessümlerle kendilerine hizmet eden stratejik bir güç odaðý halinde tutmak gerektiðini düþünüyorlar.

Erdoðan Türkiyesi ise, çok net bir duruþla bu savaþýn durdurulmasýnda beþer planýnda neredeyse tek ülke durumunda. Evet, ekonomik açýdan, diðer ülkelerden çok daha fazla sýkýntýlar yaþasa bile, Türkiye bugün dünya sahnesinde, saygý duyulan ve diplomasisiyle tek ve en haysiyetli bir ülke olarak, Hâfýz-i Þirazî'nin deyimiyle, 'Þâyed nânem kesâd; velî, âb-ý rûyem efzûd.' noktasýnda.

*

Ama, dünyanýn ve ülkenin içinde bulunduðu þartlarý düþünmeden, sadece ceplerini ve midelerini düþünenler taifesi, öyle bir hava oluþturmaya çalýþýyorlar ki sanýrsýnýz ülkemiz de büyük bir kýtlýk, yokluk ve açlýk içindeymiþ gibi.

Tahmin edilebilir ki, asýl ihtiyaç sahiblerinin sesi pek çýkmýyor. Bu sýkýntýlý durumu, gelecek seçimler için koz olarak kullanmaya çalýþan 6-7 parçalý, yamalý bohça durumundaki muhalefet, týpký Pakistan'da olduðu gibi, Atlantik ötesi arzulara uygun bir sonuca ulaþmak hayalindeler.

Dünyanýn bu buhranlý döneminde, ülkemizin bu kadar haysiyetli bir mevkýe yükseldiðini unutturmak için, düþünmeden söz söylemeye alýþmýþ dijital çað nesli, cep telefonlarýyla, sosyal medya bataklýðýnda, en akýl almaz iddia ve yakýþtýrmalarla bir algý oluþturmaya çalýþýyorlar.

*

Bunlardan birisi de tedavüle yeni konuldu, bugünlerde.

'Ýkinci Dünya Savaþý'nýn son demlerinde; tükenmiþ ve teslim olmanýn eþiðine gelmiþ olan 'Hitler Almanyasý'ný anlatan bir yazardan bir paragraf paylaþýlýyor.

Evet, bir alman yazarýnýn, 'Çarþýda hiçbir þey yoktu. Ölmüþ atlarý yiyorduk. Ve Ruslarý Berlin'de gördük. Oysa, Hitler'in Propaganda Bakaný Goebbels, radyodaki nutuklarýnda bolluk ve zaferden bahsediyordu.' þeklindeki sözleri tedavülde.

Yani, 'Türkiye de bugün bu durumda.' demek istiyorlar.

Bir farkla ki, bu havayý oluþturmaya çalýþanlar, ölmüþ atlarý yemiyorlar, cafelerde- restoranlarda bulduklarý her þeyi yemek gibi bir tüketim çýlgýnlýðýnda olduklarý halde, felâket tellâllýðýyapmaktan medet umuyorlar.

Böyleleri karþýsýnda, hele de, 30-40 sene öncelerde bile, açlýklarýný bastýrmak için 25 kuruþ verip bir simit alýrken bile cebinin hesabýný yapmýþ olanlar, söyleyecek söz bulamýyor.

*

Elbette pahalýlýk var, ama, Müslüman halkýmýz onlarýn inadýna, sosyal dayanýþmayý sadece Ramazan'da deðil, Ramazan'ýn da öðrettiði þükretme, digergamlýk ve duygusuyla edindikleri paylaþma duygusunu canlý tutuyorlar.

Þirretlikten, fesaddan hayat umanlarýn elleri inþaallah boþ kalacak; ekmeði azalanlar, tok köleliðe deðil, haysiyetli bir hayata yönelmekte ýsrarlý olacaklardýr.

*