Saygýnlýðýný paraya kurban etme!

Eskiden bayramlarda günlük gazeteler çýkmazdý. Gazeteciler Cemiyeti’nin bayram gazetesi çýkardý. 

Mesleðimizin böyle bir geleneði vardý.

Ancak bu geleneði, gazeteyi dükkan gibi gören zihniyet ortadan kaldýrdý.

Þu anda Aydýn Doðan’ýn kurmayý olan bu zihniyetin sözcüsü Zafer Mutlu, “Ne gazeteciliði kardeþim; biz burada dükkan açtýk para kazanýyoruz” demiþti.

Bu zihniyet gazeteciliði dükkancýlýða çevirmiþti.

Gazetecilik öylesine dükkancýlýða çevrilmiþti ki, gazeteler tabak çanak dükkaný haline getirilmiþti.

O dönemde medyanýn iki büyük patronu olan Aydýn Doðan’ýn da Dinç Bilgin’in de gazeteleri tabak çanak verme yarýþýna girmiþti.

Gazeteler gazete olduklarý için deðil, tabak çanak verdikleri için alýnýr hale gelmiþti.

Ne var ki benim gibi istisnalar hariç, gazeteciliðin dükkancýlýða dönüþmesine gazeteciler isyan etmedi.

O dönemde baþta gazetelerin yöneticileri, köþe yazarlarý olmak üzere, meslektaþlara bu duruma isyan etme çaðrýsý yapmýþtým.

Ne yazýk ki tek baþýma kalmýþtým.

Nitekim bu olaydan yýllar sonra gazeteciler.com sitesi “Medyadaki yozlaþmaya, çürümeye ilk isyan bayraðýný Lütfü Oflaz açmýþtý” diyerek bu gerçeði bir kez daha dile getirmiþti.

Evet, meslektaþlarým gazeteciliðin dükkancýlýk haline getirilmesine býrakýn isyan etmeyi, itiraz bile etmemiþlerdi.

Çünkü baþta gazete yönetmenleri, köþe yazarlarý olmak üzere, meslektaþlarým mevkilerinden, köþelerinden, o dönemde gazeteciliðin saðladýðý yüksek maddi imkanlardan vazgeçememiþlerdi.

Gazeteci olmayý deðil, dükkancý olmayý seçmiþlerdi.

Ben ise bu duruma tahammül edememiþ ve bir vesileyle baþyazarý olduðum medya grubundan istifa etmiþtim.

Ýstifamýn ardýndan rakip medya grubundan, olaðanüstü maddi imkanlar sunan cazip bir teklif almýþtým; ama onu da kabul etmemiþtim.

Arkama bile bakmadan büyük medyadan çekip gitmiþtim.

Çok mütevazý þartlarda Leman dergisinde yazmayý tercih etmiþtim.

Gazeteyi dükkan, gazeteciliði dükkancýlýk olarak gören bu zihniyet mesleðimize çok zarar verdi.

Bu, saygýnlýðý deðil parayý önceleyen bir zihniyetti.

Bu zihniyetten önce gazete-okur iliþkisi vardý.

Bu zihniyetin marifetiyle, onun yerini gazete-müþteri iliþkisi aldý.

Bu zihniyete göre okur yoktu; müþteri vardý.

Bu zihniyet gazeteleri sadece okunmak için alýnmaktan çýkardý.

Böylelikle mesleðin saygýnlýðý yaralandý.  

Neyse ki çok geç de olsa hükümet, gazetelerin tabak çanak vermesi gibi promosyonlarý yasakladý da saygýnlýðýn dibe vurmasýnýn önü alýndý.

Bazý meslekler vardýr ki saygýnlýk paradan önemlidir.

Örneðin doktorluk böyledir.

Doktorlar hastalarýna para kazanacaklarý bir müþteri gibi bakamazlar.

Paran yoksa öl” gibi kapitalist bir zihniyete sahip olamazlar.

Paran yoksa öl” zihniyeti, doktorluðun saygýnlýðýný da öldüren bir zihniyettir!

Dediðim gibi, bazý meslekler vardýr ki saygýnlýk paradan önemlidir.

Saygýnlýk paraya kurban edilmemelidir!