Ne zaman eðitim sistemindeki nicel geliþmelerden bahsetsem, bazý okuyucularým konunun kalite boyutunda da ele alýnmasý gerektiðini söylüyorlar. Dinleyelim.
“Sayý Çok Mu Önemli?”
Halen Kanada’da yaþayan ve 30 yýldan fazla orada bir üniversitede hocalýk yapmýþ olan Aygen Toruner, saðolsun yazýlarýma kapsamlý ve seviyeli eleþtiriler yazar. Son yazým vesilesiyle yazdýðý mesajýný özetleyerek aktarmak istiyorum:
“Tekrardan üniversite giriþ sýnavlarýna girenlerin 600 bin kiþi olmasý, tüyler ürpertici deðil mi? Bu, 600 bin kiþinin yerleþtirildikleri programda iþsiz kaldýklarý/kalacaklarý ya da iþe girseler bile yaþamlarýný mutsuz olacaklarý bir meslek dalýnda geçirmek istemediklerinin bir kanýtý deðil midir?
Ayrýca, gençlerimizin çoðunda ‘çok paralý, az zahmetli bir iþ bulayým’ eðilimi vardýr. Örneðin, makine mühendisliði mezunlarýnýn çoðu, makine tasarýmýný deðil, tesisat mühendisliðini seçerler.
Siz öðrenci sayýsýnýn artýrýlmamasýna karþýsýnýz; ne var ki, öðrenci-kaliteli öðretmen oraný, öðretmenler lehine artmadýkça, alýnan diplomanýn hiçbir deðeri yoktur. Acil surette, öðrenci sayýsý azaltýlýp öðretmen sayýsý ve kalitesi artýrýlmadýkça yükseköðretimimizin sorunlarý bitmez.”
Aygen Hocamýzýn görüþlerine genel olarak katýlmakla birlikte, son yazýmda da iþaret ettiðim üzere, gerek Türkiye’deki genç nüfus baskýsý ve toplumsal talep dikkate alýndýðýnda gerekse de OECD ülkelerindeki genel eðilim dikkate alýndýðýnda, Türkiye’nin öðrenci sayýsýný azaltmasý artýk bir seçenek olmaktan çýkmýþtýr.
Gerçekçi seçenek, akademisyen ve özellikle doktoralý akademisyen sayýsýný artýrmaktýr. YÖK Baþkaný Gökhan Çetinsaya’nýn Büyüme, Kalite, Uluslararasýlaþma: Türkiye Yükseköðretimi Ýçin Bir Yol Haritasý raporu, konunun önemini ve muhtemel senaryolarý zaten ortaya koyuyor.
AK Parti hükümetleri, yükseköðretimin ülke sathýna yaygýnlaþmasý ve kitleselleþmesi konusunda büyük yatýrýmlar ve altyapý çalýþmalarý yaptýlar. Þimdi benzer bir atýlýmýn yükseköðretimdeki insan kaynaklarýnýn iyileþtirilmesi için yapýlmasý lazým. Baþbakan baþkanlýðýnda toplanan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK)’nun ve Kalkýnma Bakanlýðý ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlýðý gibi ilgili paydaþlarýn konuyu birinci gündem maddesi yapmasý lazým.
Ayrýca, Maliye Bakanlýðýnýn da üniversitelere hem daha çok kadro tashihi hem de akademisyen maaþlarýndaki erimeyi bir an önce telafi etmesi gerekiyor.
Sýnýf Geçme
Kaliteye iliþkin bir diðer önemi konu da, öðrencilerin sýnýf geçmelerinin alabildiðine kolay olmasý. Bayram vesilesi ile görüþtüðüm bir öðretmen arkadaþým, öðrencilerin gittikçe öðretmene daha az saygý duyduðunu çünkü öðretmen notlarýna hiç bir ciddi kýymet verilmediðini düþünüyor. Aslýnda eskiden beri, öðretmen arkadaþlarým MEB’in bu konuda izlediði yaklaþýmýn yani 2-3 ana dersi geçemeyen öðrencilerin hiç bir telafi eðitimine tutulmadan sýnýf atlatýlmalarýndan çok þikayetçi.
Bu konu, eðitimin kalitesi açýsýndan oldukça önemli. Çünkü öðrenciler nasýl olsa sýnýf geçirileceklerini bildikleri için derslerine ehemmihet vermiyor ve öðretmenlerine yeterince saygý göstermiyorlar. Böylece, öðretmenler demoralize oluyorlar. Öðrenciler ise, disiplinin kýymetini bilmeden yetiþiyor. Bu olumsuz atmosfer, en çok en fakir ailelerden gelen çocuklarý etkiliyor maalesef. Zira zaten daha zengin ailelerden gelen çocuklar genellikle daha disiplinli oluyorlar.
Zorunlu eðitimin süresinin artýrýlmasýyla birlikte liselerde daha fazla disiplin sorunlarýnýn olmasý mukadder. MEB’in yapmasý gereken, hem öðrencilerin liseye daha hazýrlýklý gelmelerine yönelik tedbirler almak hem de öðretmenlerin bu yeni ve daha heterojen öðrenci grubunun ihtiyaçlarýný gözetmelerine yardýmcý olmak. Örneðin,lise birinci sýnýf matematik dersini geçemeyen öðrencileri, otomatik olarak sýnýf geçirmek yerine, telafi eðitimi programlarýna almalý ve ancak bundan sonra sýnýf geçirmeliyiz. Aksi halde, okullaþma oranlarýmýzý artýrýrken, öðrencilerimizi kendi elimizle nitelikli bir eðitimden mahrum ederiz.