Sayýn Erdoðan’ýn 2013’ten bu yana fýrtýnalý sularda rota tutturmaya çalýþan Türkiye gemisini sakin bir limana taþýma gayretini samimi destekle izliyorum.
Uzamasý halinde Türkiye’ye önemli bir zaman dilimini kaybettirme riskine sahip bir çaba mýdýr, evet. Mutlaka denenmeli midir, millete, “bakýn ben elimden geleni yaptým ama muhataplarýmýzýn planý farklýymýþ” demek için, evet.
Küresel sistemin aktörlerinin Türkiye planý ile bizim hedeflerimiz örtüþmüyor ve yürütülen bütün bu çabalardan elle tutulur bir sonuç, yüksek ihtimal, çýkmayacak.
Amerika-Avrupa hattýnýn planý nettir: Dünyanýn yeniden yapýlandýrýldýðý bir dönemde Türkiye’nin felç edilmesi, devamýnda da özellikle Ýsrail için güvenlik tehdidi oluþturmayacak biçimde parçalanarak, küçültülmesi.
Planýn “felç edilme” safhasýndayýz, bu bölüm bir süre devam edecektir. (Mesela, 2.Abdülhamit’in imzalamak zorunda býrakýldýðý 1878 Berlin Anlaþmasý Osmanlý’nýn fiilen sonlanmasý demekti, ama, küresel güçler yerine koyacak bir sistem bulamadýklarý için Osmanlý 40 yýl sonra 1918’de yaþama veda ettirildi.)
Dünya, þu anda “çökertilmiþ Türkiye riskinin maliyetini” ölçüyor, o maliyeti karþýlayabileceklerini anladýklarý anda, “öldürücü darbeyi” hiç kuþkusuz vuracaklardýr.
Amerika için –þimdilik- NATO’da kalmasý ve topraklarýndaki üsleri açýk tutmasý gereken bir ülkeyiz.
Avrupa için istikrarsýzlýk coðrafyasý Ortadoðu ile Avrupa’nýn yumuþak karný Balkanlar arasýnda “güvenlikli bölge” oluþturan bir ülkeyiz.
Rusya için, Batý ile yaþadýðý sorunlar nedeniyle Karadeniz-Doðu Akdeniz hattýnda kendisine manevra alaný veren bir ülkeyiz.
Küresel güçlü lobilerin açýk korumasý altýndaki Ýsrail ve baðlantýsýnda tüm baþkentlerdeki Siyonist lobi için “baþý ezilmesi gereken” bir ülkeyiz.
Durumumuz budur, bu durumu yakýn bir gelecekte deðiþtirecek küresel denge deðiþimi de ufukta görünmüyor.
Bugün atacaðýmýz her uzlaþma adýmý, yarýn, daha ölümcül fatura olarak karþýmýza çýkacak. Mesela, Amerika yalnýz papazBrunson’u istemiyor bizden, Enver Altaylý baþta, FETÖ’cü tüm adamlarýnýn hapisten çýkmasýna bastýrýyor, bilin.
Can Dündar bir zavallý, ama onun þahsýnda Almanya, bize ölümle sýtma arasýndaki seçimin yol ayrýmlarýný gösteriyor.
Ýsmet Ýnönü’nün, Türkiye’yi Amerikan vesayetine sokan ünlü anlaþmasýnýn imza tarihi 12 Temmuz 1947’dir. Amerika ile yapýlan ikili askeri iþbirliði anlaþmasý, Mustafa Kemal’in tam baðýmsýz Türkiye kararlýlýðýný rafa kaldýran gerçek anlamýyla bir “karþý devrimdir…”
Bu anlaþmadan tam 10 ay sonra 14 Mayýs 1948’de Ýsrail kuruldu. Bundan 10 ay sonra da 28 Mart 1949’da Türkiye, Ýsrail’i tanýyan ilk Müslüman nüfuslu ülke oldu. Çok doðaldýr, zaten o ikili anlaþmayla kurulan Amerikan vesayeti, Türkiye’yi Ýsrail’in güvenlik garantörü olarak görevlendiriyordu. Bu durum, Erdoðan’ýn 2009 Davos’ta Ýsrail Cumhurbaþkaný Þimon Peres’e dönük “one minute”ine kadar sürdü, o gün bugündür neler yaþandýðýný birlikte izliyoruz.
Erdoðan, “Onun masasýnda Mýsýr Devlet Baþkaný Sisi vardý, onun için zaten o masaya gitmem söz konusu olamazdý”diyor ya, New York’taki o öðle yemeðiyle ilgili, sözünü ettiði Sisi, Amerika’nýn Evanjelik/Hýristiyan Siyonist liderleriyle bir yýl içinde iki kez buluþan bir diktatör.
Belli ki, Türkiye’nin býraktýðý bir görevi, Ýsrail için üstlenmiþ bir zavallý, ama, Amerikan Kongresi’nde el üstünde tutuluyor, bilin. Evanjelik/Siyonist lobi Sisi’yi Trump’ýn masasýna oturtmuþtu…
Ayný Sisi, Almanya’da kýrmýzý halý gösterileriyle karþýlanmýþtý, Alman medyasýnda nereden çýktý bu darbeci diyen bir tek yorum okumadýk…
Batý’nýn bu bölgeyle ilgili tek kriteri var: Ýsrail yalakasý isen iyi bir lidersin, deðilsen, ordunun içine sýzdýrýlmýþ Amerikan ajanlarý tarafýndan öldürülmeye çalýþýlýrsýn…
Mesele budur.
Ýliþkiler ne kadar çaba gösterirseniz gösterin, düzelmeyecek, çünkü hedeftesiniz.
O nedenle milli-yerli rotadan sapmadan yürümekte yarar var, ne Amerika ne Almanya, ne de diðerleri, bunlardan samimi bir yaklaþým hayaldir.
Yormayalým kendimizi, alternatif politikalara yoðunlaþalým.