Türkiye’nin Yeni Güvenlik Stratejisi, ancak TSK, FETÖ enfeksiyonundan kurtulduktan sonra hayata geçirilebildi.
15 Temmuz öncesinde Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn, “terör tehdidini kaynaðýnda yok etme” yönündeki bütün talimatlarý, TSK’daki FETÖ’cüler tarafýndan, “Bu bataklýða girersek çýkamayýz” gerekçesiyle geri çevrilmiþti.
Ne yapacaktý Sayýn Erdoðan, kendisi mi Suriye’ye gidip terör kaynaklarýný kurutacaktý?
***
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn, 42. Muhtarlar Toplantýsý’nda, "Kapýmýzý çalmalarýný beklemeyeceðiz. Nerede yuvalanýyorlarsa gidip orada tepelerine bineceðiz" sözleriyle açýkladýðý yeni stratejinin ilk uygulamasý 24 Aðustos’ta baþlayan Fýrat Kalkaný Harekatý idi.
Gariptir, FETÖ lejyonerlerinin kullandýðý argüman, o günlerde de “Bizim El Bab’da ne iþimiz var, askerlerimiz niye ölüyor. Suriyeliler gidip ülkesini kurtarsýn” gibi sorumsuz ifadelerle Kýlýçdaroðlu tarafýndan seslendirilmiþti.
Sýnýrýmýzdaki terör koridorunun, Akdeniz’e kadar uzanan ABD uydusu bir terör devletine dönüþmesi, o harekat sayesinde önlendi.
Erdoðan Doktrininin ikinci büyük icraatý ise Zeytin Dalý Harekatý’dýr.
Çok daha zordu. Çünkü bu seferki hedef, Batýnýn; þeklen de olsa “düþman” olarak nitelediði DEAÞ deðil, “ABD’nin en önemli müttefiki, hatta kara gücü” olan PYD/PKK idi.
Bu ayrýntý, eski ruhuna kavuþan Türk askeri için çok önemli deðildi ama siyasi ve diplomatik harekatý yürütecek olan devlet için ciddi problemdi.
En çok yüklenecekleri nokta ise “siviller katlediliyor” yalaný olacaktý.
Bu önemli ayrýntýyý, “Mehmetçik görevini yapar ama hedefe ulaþabilmemiz için Batý’dan gelecek saldýrýlara karþý hepimiz devletin yanýnda yer almalýyýz” þeklinde defalarca dile getirdik.
Zeytin Dalý Harekatý öncesinde kamuoyunda oluþan ruh sebebiyle, bu sefer “Ne iþimiz var” diyemeyen CHP yönetimi, kerhen destekledi.
Ama takýyye kokan bu açýklamalardan hemen sonra Kýlýçdaroðlu, “Afrin’e girmeyelim” yaygarasý baþlattý.
Bu, sýradan bir açýklama deðildi. Nitekim devamý da geldi.
CHP “aðýr toplarý”nýn, “ÖSO terör örgütüdür; onlarla gitmeyelim, PYD terör örgütü deðil, BM’nin ateþkes kararý Afrin’i de kapsýyor” açýklamalarýnýn asýl hedefi harekatý zaafa uðratmaktý.
Mehmetçik Afrin’in kapýsýndayken bile CHP’li Engin Altay hâlâ “Afrin’e girmemiz yanlýþtýr. Orasý Sur’un on katý. Bize gelen bilgiler bu yönde” iddialarýnda bulundu.
Bu kiþi CHP’nin Grup Baþkanvekilidir. Bu ifade ise Kýlýçdaroðlu’nun talimatýdýr.
Bu arada…
Özellikle Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn, “Bir gece Afrin’e gidebiliriz” dediði günlerde, “Kesin bilgi geldi, SÝHA’lar sivil vuruyor” diye yaygara koparan CHP’li terör avukatýný ve ÝHA’larýn Afrin’de üstlendiði rolü de hatýrlatmak isterim.
Þimdi…
CHP, zerre kadar sorumluluk taþýyor ve dürüstlükten bahsediyorsa, bu bilgilerin nereden geldiðini açýklamak zorundadýr.
Yoksa boþluklar kamuoyu tarafýndan doldurulur ki çýkacak sonuç ortadadýr.
Bu ulusal seferberlikte, berbat bir imtihan veren CHP, içine düþtüðü çukurdan, yeni bir çirkin oyunla çýkmaya çalýþýyor.
Kýlýçdaroðlu’nun, “Mehmetçiðin büyük zaferi” açýklamasý samimiyetsizliðin dibidir.
Utanýn…
Mehmetçiði Afrin’e sokmamak için PYD bile sizin kadar uðraþmadý.
Ayrýca…
Hem Haçlý ordusunun, hem de içerideki sizin gibi müttefiklerinin karþýsýna dikilen “sarsýlmaz irade”yi ve “muhteþem liderliði”, siz gizlemeye çalýþsanýz da Türk milleti ve Türk askeri çok iyi biliyor.
Bu zaferde en büyük pay, size raðmen hedeften þaþmayan “Baþkomutan”ýndýr...
