Kültür Bakaný Ömer Çelik, Fâzýl Say’ýn aldýðý on aylýk hapis cezâsýna iliþkin olarak demiþ ki “(keþke olmasaydý. Ama) ...söyleyebileceðim fazla birþey yok.”
Oysa bir kültür bakanýnýn böyle bir durumda söyleyeceði çok, ama pek çok þey olmalýydý!
Meselâ neler olmalýydý?Meselâ yazý çizi insanlarýný her fýrsatda tokatlayýp yumruklayarak kendini kanýtlamaya çalýþan bir sistemin Türkiye’ye yakýþmadýðýný söyleyebilirdi.
Türkiye’de nesillerden beri mütemâdiyen bu sistemin geçerli olmasýndan da þikâyetçi olabilirdi. Bizlere gelince, onyýllardýr, hangi parti iktidâra gelirse gelsin hep ayný problemlerle boðuþmak zorunda olmamýzýn sebebleri üzerinde düþünebilirdik söz misâli. Acabâ bizler, muhtelif seçimlerde farklý partiler seçdiðimizi sanýrken acabâ birilerinin bizlerle dalga mý geçdiði sualini sorabilirdik meselâ.Bana kalýrsa Fâzýl Say’a, bundan yaklaþýk 900 sene önce yaþamýþ, ama “yaþamýþ” bir þâirden dört mýsrâ tekrarladýðý için 10 ay hapis cezâsýný revâ gören bir “yargý sistemi” artýk aðzýyla kuþ tutsa gerçek özelliklerini gizleyemez ama biz yine hakkýnda duâ eyleyelim.
Bu yargý sistemi...“Hurþîd-i cihan-tâb ile tartýlsa sezâdýr!” ki böylece bir ümid o cihan tâb olurken kendi de tâb olur da rahat bir nefes alýrýz.
Ma-as-salâma!