Erdoðmuþ: Siyaset gerçekten ön açýcý oldu. Bir dönem kontenjan açýlmýyor, üniversiteler büyütülmüyordu. Artýk her ilde üniversite var. Sayý olmasý gereken düzeye yaklaþtý. Þimdi daha çok niteliðe odaklanmalýyýz yoksa yönetemeyiz.
Cumhurbaþkaný Erdoðan yükseköðretimin öneminden sýkça bahsediyor. AK Parti hükümetleri döneminde “81 ile üniversite” hayali de gerçek oldu. Haliyle kontenjan arttý. Cumhurbaþkaný geçen gün Merkel’e Türkiye’deki üniversite öðrenci sayýsýnýn 8 milyon olduðunu söylediðini, Merkel’in çok þaþýrdýðýný aktardý. Rakam gerçekten büyük. Peki nitelik nasýl? Üniversitelerin, YÖK’ün ne gibi sorunlarý var? Ýlke Ýlim Kültür Eðitim (ÝLKE) Derneði’nin imzasýyla “Geleceðin Türkiye’sinde Yükseköðretim” raporunu hazýrlayan Prof. Dr. Nihat Erdoðmuþ ile konuþtuk. YTÜ Öðretim Üyesi olan Erdoðmuþ üniversite öðrenci sayýmýzla ilgili “Dünyada 100, Avrupa’da 20 ülkeden daha fazla” diyerek yapýlmasý gerekenleri anlattý.
Yükseköðretim Kurumu ile ilgili ilk düðme yanlýþ mý iliklendi? Hem anlayýþ, hem yapýlanma olarak baþtan yanlýþ mý baþladýk bu iþe?
Üniversitenin dünyada da geleneðimizde de yaklaþýk bin yýllýk bir geçmiþi var. Avrupa’da Bologna Üniversitesi ilk üniversitelerden. Bizde Nizamiye Medreseleri var. Bazen yükseköðretimle lisenin birbirine geçtiði bir form. Türkiye’de yükseköðretimde beþ altý kez deðiþim yaþanmýþ.
Osmanlý’dan Cumhuriyet’e geçiþte form devam mý etti, kesintiye uðradý mý?
Cumhuriyet döneminde daha yeni üniversite formunu konuþmaya baþladýk. Bizde üniversite formu 1800’lerin ortalarýna mühendislik mekteplerine gider ama asýl üniversite 1933’lü yýllarda baþlamýþtýr.
Üniversiteyle ilgili deðiþimler hep sancýlý olmuþ. Normal dönemlerde üniversite kendi dinamikleriyle dönüþümü gerçekleþtirmemiþ. Hiç kendi haline de býrakýlmamýþ. En fazla eleþtirilen dönem 12 Eylül’den sonra kurulan YÖK. Yüksek Öðretim Kurumu’na kadar sorunlar var, daðýnýklýk, düzensizlik var, özel üniversiteler kontrolsüz hale gelmiþ. Hepsi kabul edilebilir ama böyle mi kurmak gerekirdi, sorusu kritik. Keþke bir üst kurum daha erken ve sivil zamanda kurabilseydi. Darbe koþullarýnda kurulduðu için üniversiteden beklenen bir misyon var. Böyle olduðu için de aþýrý merkezi ve kontrol üzerine kurulmuþ. Dolayýsýyla bizde ki çalýþmalar parçalý gitti, kýsmi deðiþiklikler teklif edildi. Bizim teklifimiz yapýsal. Hem Türkiye’nin gerçekleri, hem dünyadaki deðiþikliðe göre yeni bir vizyona, yeni bütünlüklü bir kurguya ihtiyaç var.
Yusuf Ziya Özcan YÖK Baþkaný iken YÖK’ün yok olmasýný savunuyordu. Siz YÖK’ün varlýðýný mý sorun ediyorsunuz, yeniden kurgulanmasý gerektiði mi söylüyorsunuz?
Türkiye’nin bir yükseköðretim sistemine ihtiyacý var. YÖK kadar güçlü yetkileri olmayan, YÖK kadar merkezi olmayan bir yükseköðretim kurumuna ihtiyaç var. Yüksek öðretimde temel konularý düzenleyen, yüksek öðretimle ilgili geliþmeleri takip eden ve projeksiyon oluþturan, Türkiye’nin önünü açacak bir kuruma. Çok güçlü yapýlanmasý lazým bu kurumun.
YÖK güçlü bir kurum deðil mi?
YÖK güçlü olsa da kurum deðil baþkanlar üzerinden çalýþmýþ, vesayetten kaynaklý bir güç var. Bu açýdan YÖK hiçbir zaman güçlü bir kurum olmadý. Bilerek yapmadýlar. Bir üniversite kadar güçlü olmayan iç yapýlanmasý var. Yakýndan biliyorum. Bu çok ciddi bir sorun. Türkiye’nin yükseköðretimine yön verecek kurum iþlevsiz, küçük, yapýlanmamýþ, idari kadrolarý zayýf oluþmuþ. Böyle bir kurumu konuþuyoruz.
YÖK yok olmalý mý meselesine geldiðimizde ben yükseköðretim sistemi diye bir þeyden bahsediyorum. Asýl merkeze alýnmasý gereken kurumlar, üniversiteler. Önce üniversiteleri güçlü bir yapýya getirmemiz gerek. YÖK ve benzeri kurumlar, ara kurumlar. Çok sayýda ara kurum olduðunda onlarý yönetecek baþka bir kuruma ihtiyaç var. YÖK’ü böyle konumlandýrmak lazým. Önden planlama yapan, koordine eden, denetleyen bir kurum YÖK. Bizim konuþmamýz gereken ise üniversiteler. Asýl sorun koordine edecek kurumun bu kadar merkezi, bu kadar ideolojik yapýlanýp ön açmamasý. Türkiye’de bu açýdan ciddi bir darboðaz var.
Zihinsel anlamda mý?
Baðýmlýlýk üniversitelerin karar verme hýzýný düþürüyor. Ýnisiyatif kullanýmýný azaltýyor. Bu tüm üniversitelerde ayný deðil ama genel karakteristiði böyle. Daha fazla yetkinin devredilmiþ olmasý, kendilerinin konuyla temasýný ve daha doðru karar vermelerini saðlayacak. YÖK’ü aþan þekilde konuþmaya ihtiyaç var Türkiye’de yükseköðretimi. Bu kurumun ademi merkezi olarak yapýlanmýþ, uygulamaya girmeyen, Türkiye’nin önünü açan ve denetleyen çok güçlü bir kurum olmasýný önemsiyorum. Kaynaklarý izlesin, kamuoyu ile paylaþmayý saðlasýn. Üniversitelerin yönetiþim anlayýþýna göre yönetildiðini izlesin, bunu saðlamaya çalýþsýn, ihtiyacýmýz bu.
Bu hiç yapýlýyor mu mevcut durumda?
Denetleme iþleri YÖK’ün görevi, yapmaya baþlýyor ama kapasitesi yetersiz. Türkiye hýzlý büyüdü. Üniversite sayýsý arttý. Var olan yapýlanma 30 yýl önceki ile ayný. 25-26 üniversiteden 206’ya çýktýk. Zaten doðru yapýlanmamýþ, bir de büyümeyi yönetmekten uzak.
Alarm veriyor o zaman?
Uzun zamandýr alarm veriyor. Yüzleþmek gerek. Türkiye’nin geleceði, gençlerin geleceði için yapýsal dönüþüm gerçekleþtirmek gerekiyor. YÖK var, bir taraftan da “kalite kurulu” var. Büyük ölçüde dünyada tekleþtirilmiþ bu alan. Sonuçta bir üst kurum. Kalite Kurumu eðitim, öðretim, araþtýrmanýn hangi kalitede yapýldýðýný çýktýlar bakýmýndan takip edecek. O zaman YÖK benzeri kurum ne yapacak, sorusunu konuþmamýz gerek. Þunu yapabilir. Üniversitelere der ki, misyonunu tanýmla, öðretim üyeni nasýl seçeceksin tanýmla. Buna karýþmayacak fakat iþleri bu tanýma göre yürütüp yürütmediðini takip edecek. Öðretim üyesi alýmlarý liyakat esaslý mý? Usule uygun mu? Bunlarý kolaylaþtýran bir kurum olmasý gerekiyor. Asýl kurum deðil ara kurum. YÖK ya da adý ne olacaksa… Asýl kurum üniversitelerdir. Onlarýn üstünde kolaylaþtýrýcý bir kurum olarak yapýlandýrmak lazým yükseköðretim kurumunu.
YÖK yýllarca tartýþýldý. Darbe rejiminin kurduðu bir yapý nihayetinde, motivasyonu belli. Siyasi otorite ile yükseköðretim kurumu arasýnda nasýl bir iliþki olmalý?
Akademik, bilimsel özgürlük ve kurumsal özerklik baðlamýnda bizim merkeze almamýz gereken üniversitelerdir, YÖK deðil. Üniversite akademik özgürlüklere sahip olmalý. YÖK için bu kýsmý çok önemli deðil çünkü idari bir kurum. Dolayýsýyla üniversiteleri konuþmalýyýz. Üniversiteye kaynak ayýran kamu. Toplumla iliþki daha kritik. Kaynaðý ayýran kamu çünkü. YÖK kaynaklarýn nereye nasýl kullanýldýðýný, performansý, kaliteyi izliyor. Kaynak ayýran irade hesap verme mekanizmalarýný oluþturup toplumun yararýna olmasýný saðlamak zorunda.
Türkiye nüfusunun yüzde 10’una mý tekabül ediyor üniversite öðrencileri?
Evet. 7 buçuk milyon öðrencinin yarýsý açýk öðretim. 700 bin ikinci üniversite okuyan var. Gerçekten siyaset ön açýcý oldu. Bir dönem çok sýkýydý, kontenjan açýlmýyordu. Üniversite sayýmýz olmasý gereken düzeye epey yaklaþtý. Biraz daha büyüyebilir belki ama kaldýramayýz, yönetemeyiz. Artýk niteliðe odaklanmalýyýz. Gelinen sayý bazý iþaretler veriliyor. Kontenjan meselesi en bariz olaný. 2 milyon 300 bin civarýnda baþvuran öðrenci var üniversiteye girmek için. Kontenjan çok arttý ama artýk dolmuyor, talep olmuyor. Geçen sene 128 bin 500 kontenjan açýk kaldý. Öðrencilerin hangi bölümlere, nasýl bir üniversiteye gelmek istediðini bir daha düþünmeliyiz. YÖK araþtýrdý. Öðrenci artýk istihdamý olan bölüm istiyor.
Baþarý için beþ temel formdan bahsettiniz. Nedir o üniversite formlarý?
1) Türkiye’nin araþtýrma üniversitelerine ihtiyacý var. Sýralama taslaðýnda çok konuþuluyor ‘ilk 5’e girmedi’ diye. Bu halde giremez zaten. Dolayýsýyla araþtýrma üniversitelerini doðru yapýlandýrýp bu yarýþa sokmamýz lazým. YÖK araþtýrma üniversitelerini ilan etti, 11 oldu Cerrahpaþa ile. Fakat ilan etmek yetmiyor, bunlarýn o yarýþta etkili olabilecek þekilde ekonomik olarak desteklenmesi, öðretim üyelerinin nitelikli kýlýnmasý, özlük haklarýnýn yapýlanmasý, iþleyiþin farklýlaþtýrýlmasý gerekiyor. Dünyada yarýþsýn istiyorsak cazip hale getirilmek lazým. 2) Klasik üniversiteye ihtiyaç var. 3) Eðitim öðretim üniversitesine ihtiyaç var. 4) Bölgesel üniversiteye ihtiyaç var. 5) Uygulamalý bölümlere kesin ihtiyaç var.
Ne demek bölgesel üniversite?
Ülkenin doðusu olabilir, Adana-Mersin olabilir. Toplumun, oradaki iþverenin buna ihtiyacý var. Mesela Gaziantep. Demografisi, þehir kültürü, sanayisi var. Oraya yönelik bölümler açýlýrsa o ihtiyaç giderilir. Þuan sorunumuz bu. Mesela Þýrnak’taki üniversitemiz, bölgesinden fazla genel geçer alanlarla ilgileniyor. Tüm üniversiteler araþtýrma üniversitesi olmak zorunda deðil. Ayrýþtýrmak lazým. Araþtýrma üniversiteleri araþtýrma performansýna göre, bölge üniversiteleri bölgesine saðladýðý katkýya göre, uygulama üniversiteleri nasýl beceri kazandýrdý diye bakýlmasý, desteklenmesi ve denetlenmesi gerekiyor. Ayrýca uzaktan üniversite ve baþka bir ülkenin Türkiye’de kampüs açmasý tartýþmalarý da var ama öncelik bu beþli formda olmalý. Hemen yapýlandýrýlabilir.
FETÖ’nün yeniden sýzmamasý, akademisyenlerin terör seviciliði yapmamasý için ne yapmalýyýz?
Üniversitelerin özerkliðini konuþurken hesap vermelerini de saðlamamýz lazým. Hesap vermeden özerk olmanýn anlamý yok. Öðretim üyesi alým süreçleri, liyakat mevzu, kullanýlan kaynak, kaynaðý saðlayan topluma açýk olmalý. Hesap vermeli. Performansý izlemez, hangi hocanýn ne kadar yayýn ürettiðini takip etmez, kaynaklarýn nereye aktarýldýðýný denetlemezseniz sýkýntý hep olur. Yapmamýz gereken en temel þey nitelik ve þeffaflýk.
Öðrenci niteliðinin geçmiþe kýyasla düþtüðünden söz ediliyor. Doðru mudur?
Nitelik deðiþmiyor aslýnda. Önceki yýllarda yüzde 3’e yüzde 5’e giren öðrencilerle bugün yine bu yüzdelik dilimdeki öðrenciler arasýnda nitelik farký yok. Bu eleþtiriyi getirenler genel üzerinden konuþuyor. Dünyanýn her yerinde olduðu gibi bizde de bu yaþ grubu gençlerin yarýsý artýk üniversiteli. Haliyle nitelik farklýlaþmasý olacaktýr. O yüzden talep çeþitlenmesini, nitelik çeþitlenmesini üniversiteleri çeþitlendirerek deðerlendirmeliyiz.