Dick Wolf’un aðzý kulaklarýndadýr herhalde...
Amerikan televizyonlarýnda çok uzun süreyle yayýnlanan dizilerin yapýmcýsýdýr Dick Wolf. Bizde de kablolu kanallarda gösterilen pek çok polisiye, hukukla ilgili, mahkemede geçen diziye o hayat vermiþtir. Son baktýðýmda onun imzasýný taþýyan dizi sayýsý 40’a varmýþtý; hemen hepsi de tutulan diziler...
Aðzýnýn kulaklarýna varmasýna sebep olacak þey dizileri deðil Wolf’un, 66 yaþýnda yazdýðý ilk ve tek romaný ‘Intercept’... Benim buraya taþýdýðým (29 Ocak 2013) romanda New York Times eleþtirmenine bile inandýrýcý gelmeyen bir dizi iliþki sonucu sahneye konulmak istenen bir kanlý eylem kurgulamýþtýr Wolf... ‘Ýslâmi terör eylemi’...
Kurgusunun en önemli unsuru, ‘olaðan þüpheliler’ yanýnda kendilerinden hiç kuþkulanýlmayacak türden kiþileri de eylemlerde rol alabilecek gibi göstermesidir. Esas eylemci yine Ortadoðulu’dur, ama ona destek veren kadro içerisinde bir Amerikalý kadýn ile bir Ýsveçli de vardýr... Tabii Amerikalý kadýný müslüman, Ýsveçli delikanlýyý da aslýnda Boþnak yaparak...
Boston’daki bomba eylemlerinin üzerine yýkýldýðý iki Çeçen kardeþ, Wolf gibi hayal gücü geniþ birinin bile ‘yazarsam inandýrýcý olmaz’ diye kaçýnacaðý türden bir kumpasa âlet olmuþa benziyor... Yönlendirmeyle eylem yaptýrarak mý, yoksa farklý ellerin eylemini artýk konuþamayacak veya ne denirse üstlenecek birine mal etme yoluyla mý, bilemem...
Sonuçta ortaya çýkan tablo Amerikalýlara þu mesajýn açýkça verilmesidir: “Masum görünüþlü, çevresiyle kaynaþmýþ, dilinizi sizler gibi konuþan, hayatý hep ülkenizde geçmiþ, sizin için müsabakalara katýlmýþ bile olsalar, eðer temasta olduðunuz kiþi Ýslâm Dünyasý’ndan biriyse, ondan uzak durunuz...”
Dünyanýn her yerinden gelmiþ, deðiþik din, etnik grup ve eðilimden insanlara kucak açmýþ bir ülke olan Amerika için tehlikeli bir mesaj... Boston’daki eylem sonrasýnda bu mesaj güçlü bir biçimde verildi.
Hem de Amerikan anayasasý ve yasalarý çiðnenerek...
‘Miranda’ diye bir uygulamasý var Amerikalýlarýn... Anayasalarý, herhangi bir kiþiyi gözaltýna alýrken, polisin, ona, isterse sessiz kalabileceðini, avukat isteyebileceðini hatýrlatmasýný þart koþuyor... Filmlerde gördüðünüz “Sessiz kalma hakkýna sahipsin...” türü ifadelerin geçtiði uyarý cümlesine ‘Miranda’ deniyor...
Çeçen kardeþlerden büyüðü öldü... Aðýr yaralý küçük kardeþi, anayasal uyarýda bulunmadan, yerel polis ve FBI, hasta yataðýnda günlerce sorgulamýþ... “Avukat istiyorum” diye defalarca itiraz etmesine raðmen hem de... Sonunda bir yargýç duruma müdahale etmiþ de, göz göre göre anayasayý çiðneyen görevliler, süklüm püklüm hasta odasýný terk etmiþ...
Günlerden beri Amerikan medyasýnda verilen hemen bütün bilgiler FBI tarafýndan kulaklara fýsýldanan þeyler... Hukukçular ‘Miranda’ olmaksýzýn ve avukat bulundurmaya izin verilmeksizin alýnan ifadelerin mahkemede kullanýlamayacaðýný söylüyor...
Polis bilmez mi bunu, FBI bilmez mi? Bilir elbette. Neden öyleyse? Þu sebepten: Biri ölmüþ, diðeri konuþamayacak durumda ve hayatta kalýp kalmayacaðý kuþkulu iki genci mahkemeden önce medya eliyle ‘suçlu’ ilân etmek istiyorlar...
Wolf’un hayal gücüne dayanarak yazdýðý romanda yaptýðýný, hukuk içinde davranmasý beklenen devlet görevlileri, anayasayý çiðneme pahasýna sanýðý zorlayarak elde ettikleri (veya elde edemedikleri) ayrýntýlarý medyayla paylaþarak saðlamak derdindeler...
New York belediye baþkaný ve polis müdürü de iþe bulaþtý; Boston’daki bombalama olayý fâillerinin esas hedefinin New York’un en kalabalýk merkezi Times Square olduðunu söyleyerek... Kim söylemiþ? FBI tabii... Ýki gencin birkaç ay önce New York’ta dolaþýrken görüntülerini sokak kameralarýndan bulup televizyonlara vererek...
FBI müslümanlara karþý kumpaslarda müthiþ uzmanlaþtý. Dün Radikal’de bunun son örneðini okudum: Þikagolu Ahmed Tunisi adlý 18 yaþýndaki saf müslüman genci kendi açtýklarý internet sitesi üzerinden yönlendirerek tuzaða düþürmüþ FBI; Ýstanbul’a doðru yola çýkarken tutuklamýþ...