Bir grup akademisyenin “PKK terörü”nü görmeyip, devleti hedef alan o malum bildirisinden sonra neler olduðunu takip ediyor musunuz?
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn çok sert tepkisine neden olan bildiri, aslýnda birliðimize kurulan büyük tuzaðýn iz düþümüdür.
Zira Erdoðan’ýn, “Ya daða gidin ya hendek kazýn o zaman” cümlesi, durumun ciddiyetini göstermesi açýsýndan mühimdir.
Daha mühimi, akademisyenlerin imzaladýðý bildirinin, Ýngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi derneklerin Milli Mücadele dönemindeki faaliyetlerinin bir benzeri olmasýdýr.
Zira, Tabipler Odasý’nýn, Diþ Hekimleri Odasý’nýn, bir kýsým sinemacýlarýn malum bildiriye destek veren açýklamalarýný gördükçe...
Amerikan Büyükelçisi’nin konuyu “Fikri ifade hürriyeti” baðlamýnda deðerlendirip, Türkiye’nin meþru müdahalesini perdelemeye çalýþmasýný okudukça...
Ýngiliz Muhipleri Derneði gibi derneklerin yaptýklarýný da hatýrlýyoruz..!
Burada vesayet odaklarýnýn bir kýsmýnýn “odalar”, “borsalar” ve sivil toplum kuruluþlarý olduðunu da bir kez daha anmakta yarar vardýr.
1980 öncesinde, TÜSÝAD’ýn yayýnladýðý bir bildiri ile hükümet düþürdüðünü...
“5’li Çete” olarak anýlan yapýnýn, 28 Þubat sürecinde Refah-Yol’un iktidardan edilmesinde inisiyatif aldýðýný ve ara döneme kapý açtýðýný...
En nihayetinde, son 3 yýldýr (Gezi, 17/25 Aralýk darbe teþebbüsü) Türkiye’nin stratejik projelerinin önüne geçmek isteyenlere destek verenlerin ne hikmetse hep bu tür sivil toplum kuruluþlarý olduðunu da bir kenara not edin.
Konumuza dönecek olursak...
Akademisyenlerin bildirisi, Türkiye’ye kurulan tuzaðýn bir aþamasýdýr.
Zira bu köþede Ali Bulaç’ýn Ekim 2015’te Zaman gazetesinde yazdýðý bir yazýyý eleþtirmiþtim.
O yazýda Ali Bulaç þöyle diyordu:
“...Türkiye’yi de pek yakýndan tanýyan dostumuz ‘Uzak olmayan bir gelecekte NATO Türkiye’yi iþgal edebilir!’ dedi. Hayretle ‘Hangi gerekçe ile?’ diye sordum. Þunlarý söyledi: ‘Kürt sorunu giderek aðýrlaþacak. Çatýþmalar yayýlýp da, sorun siyasi ve toplumsal krize dönüþürse NATO istikrarý saðlamak gerekçesiyle Güneydoðu’ya müdahale edecek.’ Ona, bunu kendi yorumu olarak mý düþündüðünü sordum, ‘Hayýr, Sayýn Begoviç, bunu bizzat konuyu kendi aralarýnda müzakere eden Amerikalý generallerden duyduðunu bize söyledi’ cevabýný verdi.” (Ali Bulaç, Zaman 14 Eylül 2015)
Peki bugün PKK terör örgütü ile mücadele eden devlete karþý yayýnlanan bildiride ne deniyor?
“Yasaðýn uygulandýðý yerde yaþayan vatandaþlarýn uðradýðý maddi ve manevi zararlarýn tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararasý baðýmsýz gözlemcilerin yýkým bölgelerinde giriþ, gözlem ve raporlama yapmasýna izin verilmesini talep ediyoruz.”
Tuzaðý gördünüz mü?
Biri (Ali Bulaç ya da Paralel Yapý) NATO’yu Doðu ve Güneydoðu’yu iþgal etmeye çaðýrýyordu geçtiðimiz son baharda. Bugün bir diðeri (akademisyenler ve onlara destek verenler) “uluslararasý baðýmsýz gözlemciler” istiyor.
Biliyorsunuz sanýrým öyle deðil mi?
Birleþmiþ Milletlerin gerekli mekanizmalarýný harekete geçirmek için baðýmsýz gözlemcilerin raporlamalarýna ihtiyaçlarý var.
Sonrasý malum!
Nasýl ki MÝT TIR’larýna yapýlan baskýn ile Türkiye’yi, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý, hükümeti “DAEÞ terör örgütü” ile iliþkilendirip uluslararasý arenada “Savaþ suçlusu” ilan etmek istemiþler ise...
Bugün de terör örgütü PKK’nýn onca polisimizi askerimizi þehit etmesini...
Bebekleri, kadýnlarý, çocuklarý katletmesini... Görmezden gelip...
Devletin meþru müdahalesini “Kürtlere yönelik” bir saldýrý gibi sunmak istiyorlar.
Böylece Türkiye’ye uluslararasý müdahalenin önünü açmak istiyorlar.
Nihayi hedef, Irak iþgalinden sonra ilan edilen 36’ncý Paralel’in üstüne konan uçuþ yasaðý ile oluþturulan Kuzey Irak Kürt Bölgesi gibi bir yapýyý Türkiye’de kurmaktýr.
Türkiye’nin þu anda, kýlý kýrk yararak gerçekleþtirdiði terörle mücadelesinin önüne geçmek ve Türkiye’yi bir daha bir araya gelmeyecek þekilde bölmek isteyenlerin menziline giden yolda akademisyen denen 1128 kiþinin imzaladýðý bildiri, yola döþenen bir taþtýr!
Bu taþlardan daha çok döþenirse ve Türkiye haklý mücadelesini uluslararasý topluma ve kuruluþlara iyi anlatamaz ise, vay halimize!
Ýhanet ille de eline silah alýp daða çýkmakla olmuyor...
NATO’yu, Birleþmiþ Milletler askerini ya da uluslararasý gözlemcileri çaðýrmak da bir bakýma ihanet deðil mi?
Ýyi niyet bunun neresinde?