“Kim olursa olsun zalime karþý, kim olursa olsun mazlumdan yana” anlayýþý bir ahlaki ilke ortaya koyar. Mesele adalet ve hakkaniyeti savunmak, zulme ve haksýzlýða karþý çýkmaktýr. Zalimin ve mazlumun kimliðine bakmadan olayý ve olguyu nazara almak; deðeri ve ilkeyi savunmak gerekir.
Ayný þekilde “kimden gelirse ve kime karþý olursa olsun darbeyi reddetmek” gerekir.
Demokrat olmak öncelikle belli ilkeleri baþtan kabullenmektir.
27 Mayýs ihtilaline karþý takýnýlan kimi tavýrlarý görünce bir kez daha anladýk ki, bazý çevreler darbecilerin kimliklerine göre darbeleri ayýrýyorlar. Eðer yapanlar Kemalistse, milliyetçiyse, solcuysa, milli veya emperyalistse darbeye bakýþlarý da deðiþiyor. Oysa kullanýlan ideolojik sos, sadece zehiri örtmeye yöneliktir.
Darbeleri yapana göre tasnif etmek ve tutum takýnmak insanlarý belki seçici yapabilir ama darbeci olmaktan kurtarmaz ve kesinlikle demokrat yapmaz.
Darbeler yapanlara göre meþrulaþtýrýlamaz.
Darbeler hedef aldýklarý kiþi veya görüþlere göre olumlu görülemez.
Darbeler taþýdýklarý amaçlara göre normalleþtirilemez.
Amacý ulaþmak için her yol mubahtýr görüþü yanlýþtýr, çünkü gayrý meþru yöntemlerle meþru amaçlara ulaþýlamaz.
Darbecinin kimliði ne olursa olsun darbeler kötüdür ve reddedilmelidir.
Darbeye maruz kalan kim olursa olsun, siyasi görüþü ve partisi ne olursa olsun milli iradeye saygý açýsýndan savunulmalýdýr.
Darbenin amacý her ne olursa olsun gerekli ve lüzumlu görülerek kabul edilemez.
Darbelerde yapana, hedefe, amaca göre seçicilikte bulunmak darbeciliktir.
Darbelere yönelik kimi önkabul ve algýlar kesinlikle kabul görmemelidir.
Bunlardan birisi ‘darbenin toplumsal desteði olduðu’ düþüncesidir. Eðer bir kesimin politik itirazlarýnýn belli bir halk desteði varsa seçime girer ve halkýn tasvibini görür. Seçimde halkýn iradesine güvenemeyenlerin halkýn duygularýný tahrik ve manipüle ederek hazýrladýklarý vasatta darbenin halk desteði olduðunu iddia etmeleri sadece bir kandýrmacadýr.
Bir diðer yanlýþ düþünce, ‘iktidarlarýn politika ve icraatlarýnýn demokrasinin altýný oyduðu’ propagandasýdýr.
27 Mayýs baþta olmak üzere tüm darbeler iktidarlarýn uygulamalarýný demokrasiye karþý gibi göstererek demokrasiyi katletmiþtir. Ýktidarlarýn uygulama ve politikalarý hem hukuki zeminde hem de siyasi zeminde karþýlýk görür, bunun dýþýnda silahla iktidarlarý hesaba çekme anlayýþý anti-demokratiktir.
27 Mayýs ihtilalini savunan CHP zihniyeti Menderes’in yaptýklarýný ‘darbe’ olarak nitelemiþtir. Bugün de CHP, 15 Temmuz sonrasý hükümetin aldýðý tedbirleri benzer þekilde ‘darbe’ olarak yaftalama çabasý içindedir. Asýl darbeyi perdelemek için siyasi iktidarlarý darbecilikle suçlamak demokrasiye hizmet eden bir yaklaþým deðildir.
‘Darbecilerin demokrasi getireceði’ iddiasý da demokratik açýdan kabul edilemeyecek bir yanýlsamadýr.
Demokrasiye darbe vuran hainler halký karþýsýna almamak için en kýsa sürede halka gidileceði yalanýna baþvururlar. Darbecilerin belli bir süreçte ve kendi düzenledikleri þartlarda sandýk kurmalarý demokratik bir kazaným deðildir. Siyaset kurumunu katledenlerin kurduklarý þey demokratik siyaset deðil, vesayet sistemidir.
Bu yüzden hiçbir darbe, iddia ettiði amaca göre de meþrulaþtýrýlamaz. Demokrasiyi yýkarak demokrasiye hizmet edilemez.
27 Mayýs bir turnusol kâðýdý gibi darbeci zihniyetin türevlerini gözler önüne serdi. Böylece demokratikleþmenin darbeci/vesayetçi anlayýþa karþý bitmeyen bir mücadele olduðu bir kez daha görüldü.