‘‘Seçim, geçim içindir!' sözü, her ülkede genel-geçer kuraldýr

'31 Mart' seçim sonuçlarýnýn açýklanmaya baþlamasýndan 1 saat kadar sonra tablo aþaðý-yukarý belli olmaya baþlamýþtý.

Saat 22.00 sularýnda Üsküdar'dan, Fatih'e geçmek üzere yola çýktým, Marmaray'la.. Yenikapý'dan da Taksim tarafýna giden metroyla, Vezneciler'e geçtim. Orasý, otobüslerin kalkýþ noktasý, ama, hiç otobüs yoktu. Çünkü, bütün yollar trafiðe kapalýydý.. 500 m. kadar ilerideki Ýstanbul BÞ Belediye binasýnýn etrafýndan birkaç bin kiþilik bir kitlenin çýlgýnca tezahüratýnýn sesi gecenin karanlýðýný yýrtýyordu..

Yürüyerek de olsa Edirnekapý'ya oradan geçerek gideceðimden, Þehzâde Câmii'ne doðru ilerliyorum.. Kazanmakta olduðu iyiden iyiye belirginleþmeye baþlayan kiþinin deðil de, mâlûm bir baþka ve de müteveffâ bir kiþinin dev posterleri açýlmýþtý.

Yanýmdan geçmekte olan insanlardan 20-25'inde olan bir kýz, yanýnda 50-55'in üstünde gözüken ve muhtemelen babasý olan kiþiyi çekercesine, 'Haydi, biraz hýzlanalým.. Bu þerefsizlerden kurtulmak için bu geceyi 20 senedir bekliyordum..' dedi, yüksek sesle.. Etraftakiler de duydu.. Kimisi tebessüm etti, kimisi duymazlýktan geldi.. 1-2 dakika sonra seslendim.. 'Haným kýz, bir bakar mýsýn? Kimdi o kurtulmak istediðiniz 'þerefsizler'.. Bu söz sizin gibi zarif bir kýzýn aðzýna hiç yakýþmýyor.. Eðer, AK Parti'yi kastediyorsan, ben AK Parti'ye oy verdim.. Yani, bana ve benim gibi olan herkese de hakaret ediyorsun.. Ben de sana cevaben, 'Sen de þereflisin!' desem, muhtemelen, ikimiz de yalancý oluruz..' dedim. Anladý mý -anlamadý mý, bilmem ama, en azýndan, 'Sükût ikrardan gelir' fehvâsýnca, itirazsýz olarak, baþýný salladý ve gittiler. Kalabalýðýn olduðu yere vardýðýmda, Hoparlör'leri patlatýrcasýna yükselen 'Ekreeem!..' sözleri, sevinç çýðlýklarýyla birlikte yükseliyordu.

Binlerce kiþinin arasýndan güç-belâ geçmeye çalýþýyorum.. Her taraftan yükselen, 'Ekreeem.. Vur-vur, bir daha vur!' baðýrtýlarýna, 'Türkiye laiktir, laik kalacak!..' ve 'Biz.. Bizzz!!.. Filânýn askerleriyiz!!' nâralarý ekleniyordu. Ve de, ' Tirabuzonun uþaðu, Ýstanbul'a yakiþtuu.' þeklindeki Karadeniz türküsüyle tempo tutarak dar alanda horon tepmeye çalýþanlar..

Anlaþýlýyor ki, bu seçim zaferi, yüksek gerilim içinde olan bir kesim vatandaþlara müsekkin / teskin edici bit hap tesiri yapýyordu.. Çeyrek yüzyýldýr iktidara susamýþ olanlar için, bir teselli ve rahatlama vesilesi.. (Ama, kazandýklarý için çýlgýnca sevinç gösterisi yapanlar karþýsýnda frene basan bir DEM Parti yetkilisi olan Meral Danýþ Beþtaþ'ýn Ýmamoðlu'na hitaben söylediði, 'Sakýn bu oylar benimdir sanma, Bizim teþkilatlarýmýzýn oylarýyla kazandýnýz..' kabilinden, bir demir leblebiyi hatýrlatan sözlerini nasýl yutacaklar, yutabilirlerse nasýl hazmedecekler?)

Seçimden beklediði neticeye ulaþamayanlar ise, dövünüyorlar mýydý?

Seçime girdiniz mi, bunun sonunda, 'Hamama giren terler' misali, kazanmak kadar kaybetmek de vardýr. Ama bazý yerlerin bizim hassasiyetlerimize riayet etmeyen, tam tersine saldýrgan olanlarýn kazanmalarýndan dolayý üzülürüz, elbette.. Ýstanbul'da bir Üsküdar'ýn, bir Eyyûb Sultan'ýn mahallî yöneticilerinin el deðiþtirmesine hüzünlenenler olur, 'fakir' gibi..

Onun dýþýnda, seçimde, bir yenilgi var mýdýr? Hayýr.. Anlaþýlabilecek gerekçelerle AK Parti biraz geriledi, bir irtifa / yükseklik kaybý yaþandý, o kadar..

Ama, 'Araba devrilince, yol gösteren çok olur..' misali, þimdi yerli-yersiz eleþtiriler yapýyorlar.. Halbuki, AK Parti, yüzde 35'lerde oy almýþtýr. CHP ise, mâlum iç-dýþ desteklerle yüzde 37,5'lara yükselmiþtir. 1995'te, yüzde 21 oy alan Ecevit, 2002'de ise sadece yüzde 1 oy alabilmiþti.. Yenilgi, böyle olur..

AK Parti, evet, en baþta, 14 ay öncelerde meydana gelen ve 15 milyon insaný sosyo-ekonomik bünyenin dýþýnda býrakan, 60 bine varan can kaybý ve Maraþ, Hatay, Malatya, Diyarbekir, Urfa, Anteb gibi büyük þehirler baþta olmak üzere, 13-14 þehirde, 700 bin meskenin yerle bir olduðu bir zelzele felâketi ile karþýlaþmýþtýr. Bu kadar büyük felaketi dünyanýn en güçlü devletleri bile bu kadar rahat atlatamazlardý. Ama, bizim kamuoyumuz, özellikle büyük þehirler, âdeta öyle bir felaket yaþanmamýþ gibi davrandýlar..

Dar gelirlilerin ve emeklilerin hayat pahalýlýðý þikayetlerinden dolayý protestolarý, o büyük zelzeleden sonra kaçýnýlmazdý. Çünkü, herkesin dayanamayacaðý bir fakirleþmeyle yüz yüze gelindi. Demirel, 'Fukara tenceresinin gücünü unutan kaybeder..' derdi.

Evet, seçim, her ülkede 'geçim'e indekslidir.