Demokrasiyle tanýþmamýþ ülkelerde durum farklý olabilir elbette, ancak demokratik sistemle yönetilen ülkelerde hassas dengeler vardýr. Görünmez incecik baðlarla birbirine baðlanmýþ unsurlarýn bütünü dengeyi saðlar; o unsurlardan birini yok etmeye kalkar veya birine aðýrlýk verirken ötekini ihmal ederseniz bütün sistem yara alýr...
Hatada ýsrar ise sistemi bozar...
‘Kriz’ denilen, aslýnda, denge bozukluðunun kendisini belli etme biçimidir.
Türkiye’nin þu anda ‘krizde’ olduðu söylenemez; henüz o noktadan uzaktayýz... Cumhurbaþkaný Abdullah Gül ülkemizin bir süre önce ‘türbülansa girdiðini’ söylemiþti; herhalde doðru teþhis bu... Krizler derinleþir ve kalýcý etkiler býrakýr; bir havacýlýk deyimi olan ‘türbülans’ ise sarsýntý yaþatýr, ama sonuçta geçicidir...
Galiba en büyük talihsizliðimiz türbülansýn birbiri ardýna üç seçim yapýlacak bir dönemde ve yerel seçimlere beþ kala yaþanýyor olmasý... Ortalýðý saran ve kafalarý karýþtýran bir ortamda gidilecek seçimden saðlýklý bir siyasi tablo çýkabilir mi? Her zaman saðduyulu davrandýðý bilinen ülkemiz seçmeni, þimdi yaþanan koyu sisli havada da ayný saðduyuyu gösterebilecek mi?
Umarým gösterir...
Siyaset kurumu, demokrasilerde, ülke yönetimini belirlemede temel iþleve sahiptir. Partiler kadrolarý ve programlarýyla seçime girer; vatandaþlar da, kendilerini yönetecekleri önlerine sunulanlar arasýndan seçerler... Verdikleri sözü tutmayan, yanlýþ iþler yapanlarý sandýkta cezalandýrýr seçmen...
Medya da, haberleri çarpýtmadan, gerçekleri yamultmadan sunar, geliþmeleri eðilimine göre yorumlayan yazarlarýyla seçmenin daha doðru karar vermesine yardýmcý olur.
Zaten, bu sebeple, ‘basýn’, yürütme, yasama ve yargýdan sonra ‘4. Kuvvet’ olarak nitelenmiþtir.
Acaba þu anda karþýmýzda bulunan tablo demokrasilerde alýþýlana benziyor mu?
Benzemediðini hepimiz görüyoruz. 50 gün sonra sandýk baþýna gittiðimizde, arada yeni sürprizler yaþanmasý ihtimalini de hesaba katarsak, sað ve sâlim olmayan bir kafayla oy kullanacaðýz. Partiler demokrasilerin dengeyi koruma uðruna benimsediði yazýlý-yazýsýz kurallarý hiçe sayýyor ve bir sürü iddiayý gündeme taþýyýp bunlarla seçmenin zihnini çelmeyi umuyor.
Yaþadýðýmýz kentte ve kasabada, belediyeyi yönetmeye talip olanlarýn, bunu hangi kadro ve programla yapacaklarýndan çok, karþý tarafý faka bastýrmayý önceleyen bir üslupla yürüttükleri propagandalarý dinliyoruz.
O propagandalara malzeme olan iddialarýn ne derece doðru olduðunu öðrenme fýrsatý bulamadan sandýk baþýna gideceðiz.
Neden önemli bu? Þundan: Bugünün kafa karýþýklýðýnda, iddia ve ithamlara hedef yapýlan siyasilere bühtanda bulunulduðuna inanmamýz pekâlâ mümkün; geçmiþte pek çok aslý astarý olmayan iddia ile kamuoylarý tedirginliðe sevk edilmemiþ miydi? Ayný çevreler küçültücü ve yaralayýcý iddialarýný þimdi kabul etmemizi bekliyorlar; ama ya bunlar da asýlsýzsa?
Sandýða düþecek oy yanýltýlmýþ bir oy olmayacak mý?
Tersi de mümkün bunun: Seçime beþ kala ortaya atýldýðý, iddia sahiplerinin eski sabýkalarý yüzünden kulak asmadýðýmýz için de yanlýþ davranabiliriz...
Her iki halde de demokrasi kötüye kullanýlmýþ olmayacak mý?
Bunu bize yapmaya kimsenin hakký yok...