Türkiye’yi kimlerin yöneteceðini artýk büyük oranda seçimlerin sonucu belirliyor. Ýktidar olup muktedir olamama hali eskide kaldý. Vesayet makamlarýnýn gerilediði bu dönemde, seçim kazanan muktedir olabiliyor. Bu sebeple iktidar mücadelesi veren elitler, halkýn oyu için sahici mücadele veriyor. Eskiden asker kafalamaya, derin bürokrasiyi kafalamaya çalýþanlar artýk halký ikna etmeye çalýþýyorlar. Bu iyi bir geliþme. Demokraside bir adým ileri gittiðimizin göstergesi. Artýk seçmen kýymetli. Her bir oy kýymetli. Ülkenin gidiþatýna seçmenin sahici etkisi var.
Bu seçimin sonuçlarý Türkiye’nin nasýl yönetileceðini belirleyecek. AK Parti tek baþýna iktidar olursa, kritik bir döneme giren Türkiye için önemli sorumluluklara sahip olacak. Yeni Türkiye’nin içini dolduracak bir inþa sürecine girmesi gerekecek. Eðer seçimden koalisyon çýkarsa, inþa süreci kesintiye uðrayacaktýr. Koalisyon kýsa sürelik siyasal gerilimi azaltsa bile, orta ve uzun vadede iktidar mücadelesini güçlendirebilir. AK Parti karþýtý cephe, ellerine yeni bir imkanýn geçtiðini düþünecek, bir sonraki safhaya hazýrlanacaklardýr.
Ýç savaþ korkutmalarý iktidarý mücadelesi adýna
Þu andaki AK Parti’yi koalisyona mecbur kýlma çabalarý veya iç savaþ korkutmalarý, sahici uzlaþma arayýþý deðil. Aksine iktidarý ele geçirmek isteyen çevrelerin, kýsa vadeli mücadele taktikleri. Muhafazakar kesimler bu kesimlerin iktidarý ele geçirdiðinde, kendilerine karþý zulümler yapacaðýný biliyor. Bu topraklarýn ana damarýný oluþturan dindar muhafazakar kesimler, onlardan kendilerini güvende hissetmediði sürece, gerçek bir uzlaþma hali oluþamaz.
AK Parti’nin inþa sorumluluðu
AK Parti tek baþýna iktidar olursa, yeni dönemde inþa sorumluluðu yüklenmek zorunda. Türkiye için sahici bir uzlaþma zemini oluþturmak sorumluluðuna sahip. Güçlü olduðu zamanda bunu yapmalý. Daha demokratik, daha özgürlükçü ve daha katýlýmcý bir düzen kurmak gerekiyor. Bu düzende, Türkiye’nin kimlik gruplarý kendilerinin sistem içinde güvende hissetmeli ve aidiyet duyacak hale gelebilmeli. Toplumsal uzlaþmalar ancak kimlik gruplarýnýn kendilerini güvende hissettiklerinde gerçekleþir.
Türkiye’yi kimler yönetemez?
Türkiye’yi iyi yönetebilmenin iki ana unsuru var. Birincisi, Türkiye içinde anayasal güvence altýnda olan, kurumsallaþmýþ, kimlik gruplarý arasýndaki gerilimi azaltan, insan gücümüzün tümünün katkýsýna açýk, katýlýmcý bir siyasal sistem kurmak. Ýkincisi ise, hýzla deðiþen dünya düzeni içinde, Türkiye’yi aktör özellikleri olan, tarihsel deðerleriyle uyumlu ve güçlü hale getirecek bir dýþ politika yürütebilmek.
Birinci fonksiyonu gerçekleþtirebilmek için, yönetim anlayýþýnýn etnik temellere dayanmamasý ve belirli bir kimlikten ibaret olmamasý gerekiyor. Baskýn özelliði etnik ve kimlik siyaseti olanlar Türkiye’yi yönetemez. Çünkü, nihai noktada ayrýmcý ve dýþlayýcý olurlar. Seçim kazanarak meþru bir þekilde yönetme hakký kazanmýþ, kendini tehdit altýnda hissetmeyen bir AK Parti, demokratikleþme sürecini ilerleterek, ayrýmcý olmayan, içerleyen bir demokratik düzen kurabilir.
Türkiye’yi batýnýn uydusu olacak þekilde, iddiasýz bir þekilde dýþ politika anlayýþýna sahip olanlar da bu ülkeyi yönetmeyi hak edemez. Böyle bir yönetim bu topraklarýn tarihsel misyonuna da uymaz. Aslýnda bu anlayýþ deðiþen dünyada devletin varlýðýný da tehlikeye sokar. Devlet bu kritik dönemde daha güçlü hale gelmezse, varlýðýný devam ettiremez. Öyle bir coðrafya da yaþýyoruz ,öyle bir dönemden geçiyoruz ki, oyun kurma ve bozma gücü olmayan devletler baðýmsýz kalamazlar.
Sonuç olarak, demokratik ve güçlü bir Türkiye için koalisyona deðil, güçlü ve tek baþýna bir iktidara ihtiyacýmýz var.