Demokrasinin iki önemli göstergesinden söz edebiliriz. Bunlardan biri serbest ve âdil seçimler, diðeri her konunun tartýþýlabildiði özgür bir ortam. Her ne kadar yerel seçimlerde hile yapýldýðýna dair bir algý oluþturulmaya çalýþýlmýþsa da bunun tutmadýðý açýkça görülüyor. Bugün aklý baþýnda hiç kimse seçimler üzerinde gölge var demiyor, aksine seçim sonuçlarýný tahlil etmeye ve bir takým sonuçlar çýkarmaya çalýþýyor. Otoriter rejimlerin en önemli özelliði serbest bir tartýþma ortamýnýn mevcut olmamasýdýr. Bir zamanlar özgürlük güvenlik dengesinin ne kadar önemli olduðu çok konuþuluyordu. Þimdilerde ifade özgürlüðü ile kiþisel haklarýn korunmasý arasýndaki dengenin nasýl korunacaðý gündemi iþgal ediyor. Türkiye’de aktüel tartýþmalarýn mihverinde bu konular var.
“Batýya Doðru Akan Nehir” belgeseli ve Kâtip Çelebi Sergisi vesilesiyle burada sýk sýk andýðýmýz Prof. Bekir Karlýða’nýn yeni bir kitabý çýktý. “Batý’yý Aydýnlatan Ýslam Düþünürü Ýbn Rüþd”. Milliyet Kitap Ekinin Nisan sayýsýnda Taha Akyol’un bu kitapla ilgili bir yazýsý vardý. Kitaptan ve bu yazýdan deðil ama bu yazýnýn son paragrafýndaki bir cümleden söz etmek istiyorum. Þöyle diyor Taha Akyol: “Diðer eserleri gibi bu kitabý için Prof. Karlýða’yý kutluyorum. Öfkeli bir iktidar ve siyaset kavgasýna dalmýþ olan Ýslamcý kesim baþta olmak üzere, düþünce ufuklarýmýzý geniþletmek için fevkalade deðerli bir eser.”
Benim dikkatim “iktidar ve siyaset kavgasý” üzerinde yoðunlaþtý. Belli ki Taha Bey son dönem tartýþmalarý kastediyor. Haksýz diyemem belki. Fakat olan biteni kuru bir iktidar ve siyaset kavgasýndan ibaret görmenin doðru olmadýðýný da dile getirmeden edemem. Yerel kalkýnma projelerinin tartýþýldýðý bir seçim yapamadýðýmýz ortada. Buna sebep olanlarý da biliyoruz, hedefin demokrasi dýþý yöntemlerle seçimleri etkilemek olduðunu da... Ýktidara meþru olmayan yollarla sahip olma arzusu yeni deðil elbette. Bu durumda Taha Beyin önemle vurguladýðý “düþünce ufuklarýmýzý geniþletmek” için gerekli özgür ortamý saðlamak adýna, gelin öfkeli demeyelim, fakat çetin bir mücadele gerekmez miydi?
Seçimleri Türkiye ve Ýzmir açýsýndan nasýl okuyabileceðimiz sorusunun çok çeþitli cevaplarý var. Üstelik bu konu þimdiye kadar epey yazýlýp çizildi. Þöyle farklý bir deðerlendirmeye ne dersiniz? Ak Parti Türkiye’de iktidar, CHP Ýzmir’de. O halde bu iki partiyi, iktidar ve muhalefet partilerinden beklenen performans bakýmýndan, Türkiye’yi ve Ýzmir’i göz önüne alarak deðerlendirebiliriz.
Ak Parti Türkiye çapýndaki gücünü pekiþtirerek koruyor. 2009 seçimlerine göre oyunu artýrmýþ bulunuyor. Ak Parti %45.5, CHP %27.8. Ak Parti bir önceki yerel seçimde %38.8, CHP ise %23.1 nispetinde oya sahipti. Fakat burada çok önemli bir baþka husus var. Ak Parti Türkiye’nin her yerinde, Tayyip Erdoðan’ýn liderliðinden de güç alarak varlýðýný kuvvetle hissettirirken CHP aþaðý yukarý Ege ve Marmara sahil þeridine sýkýþmýþ vaziyette. Üstelik oy aldýðý sosyolojik taban da bir muhalefet partisinden beklenenin aksine gittikçe küçülüyor. Bu konuda çok yazýlýp çizildiði için detaya girmiyorum. Bir baþka önemli nokta CHP ve MHP’nin gelecek inþasýna ait vizyon ortaya koymaktan ziyade negatif bir propaganda ve seçim kampanyasý etrafýnda hareket etmeleridir.
Gelelim Ýzmir’e. Önce Büyükþehir. Ak Parti %36, CHP %49.5. Bir önceki seçimde ise Ak Parti %30.7, CHP %55.2. Bu oranlar Ak Parti’nin yükseliþine CHP’nin düþüþüne iþaret ediyor. Fakat daha önemli bir husus Ak Parti’nin Ýzmir için çok detaylý bir gelecek tasavvuruyla bu oy yükseliþini saðlamasýdýr. CHP’nin Türkiye çapýnda yaptýðý gibi bir negatif propagandayý benimsemek yerine kendi vizyonu ve Binali Yýldýrým’ýn inandýrýcýlýðý ile bu sonuca ulaþmýþ olmasýdýr. Þimdi Ak Parti’ye düþen oy potansiyelini artýrabileceðini görmek ve bunun için yeni yollar aramaktýr.
Ýzmir’in ilçelerinde CHP baþarýlý olmuþtur. Dikkat edilmesi gereken nokta kazandýðý altý ilçenin dýþýndaki 24 ilçenin 21’inde Ak Parti’nin ikinci parti olmasýdýr. Daha önce bir ilçe belediye baþkanlýðýna sahipken bunu altýya çýkarmasý da baþarý hanesine yazýlabilir. Asýl önemlisi bir muhalefet partisi olarak her yerde varlýðýný hissettirebilmesidir.
Ýzmir’in ve ilçelerinin sorunlarýna sahip çýkan, bunlarla ilgili çözüm önerileri getiren bir partinin gelecek ümidi var demektir. Oysa Türkiye’nin en önemli sorununun yaþandýðý Güneydoðu’da hiçbir varlýk gösteremeyen muhalefet partilerinin Türkiye’nin geleceðinde söz sahibi olmalarý muhaldir. Ýzmir, göçmen psikolojisinin etkisiyle deðiþime direnmeye daha fazla dayanamaz. Türkiye’de politik istikrarý saðlayabilirsek bu direncin kýrýlmasýný da bekleyebiliriz.
Yeni Türkiye uzak deðil. Eksik olan yapýcý bir muhalefet. Cemaat kalkýþmasý etkilerini yitirmeye baþladý. Onlarýn zaten Türkiye’ye iliþkin bir gelecek tasavvuru yoktu.