Bir hafta önce gerçekleþen yerel seçimin sonuçlarý siyasi partilerin sosyolojik temsil kabiliyetlerinin sýnanmasý anlamýnda da çok deðerli veriler ortaya çýkardý. Sosyolojik temsil kabiliyeti derken toplumla siyasi temsil iliþkisi kurabilme özelliðini ve giderek toplumdaki farklý kesimlerin siyasi beklentilerine cevap verebilme yeterliðini kastediyorum. Örneðin AK Parti hem þehirlerde, hem kýrsalda sandýk baþarýsý elde edebiliyor, hem varlýklý kesimlerden hem de yoksul kesimlerden teveccüh görebiliyor. Aþaðý yukarý bütün bölgelerde ayný seviyelerde oy alýyor. Hiçbir ilinde belediye baþkanlýðý kazanamadýðý Trakya ve kýyý Ege’de bile oylarý ortalama yüzde otuzlar seviyesinde. Hatta bilinen tarihi ve kültürel sebepler dolayýsýyla en düþük oranda oy aldýðý Tunceli’de dahi AK Parti oylarý baraj seviyesinin altýnda deðil.
(Ancak AK Parti’nin de her þeye raðmen bazý sosyal kesimlere -mesela Alevilere- ulaþmakta güçlük çektiðini ve bunun ciddi bir yapýsal problemin göstergesi olduðunu söylemek lazým. Bir diðer önemli problem iktidar partisinin “saðýndaki geniþlik”. Bu da baþka bir yazýnýn konusu olsun...)
Buna mukabil CHP oylarý doðu ve güneydoðunun hemen hemen tamamýnda, iç Anadolu’nun ise büyük kýsmýnda baraj seviyesinin altýnda.
Diðer yandan CHP oylarýnýn yine büyük bölümü üç büyükþehirden geliyor: Ýstanbul, Ankara, Ýzmir... Bu üç merkezdeki oylarý çýkarýrsanýz ana muhalefet partisinin oyu baraj seviyelerine iniyor. Bir de bunlarýn yaný sýra Trakya ve Ege kýyýlarýný da çýkaracak olsanýz geri kalan oylar iyice “marjinal parti” oylarý seviyesinde kalýyor. Düþünün ki Erzurum’da ve Kütahya’da CHP oylarý yüzde 1,5... Yine Anadolu’daki belli baþlý merkezlerden Konya’da yüzde 5, Kastamonu’da yüzde 7, Sivas’ta yüzde 4, Kayseri’de 8... Kahramanmaraþ’ta ise yüzde 0,6... Yani binde 6...
Ayný þekilde Mardin, Þanlýurfa, Van, Siirt, Bingöl, Iðdýr baþta olmak üzere birçok ilde de yüzde ile deðil binde ile ifade edilen oranlarda oy alabildi ana muhalefet partimiz...
Bu tablo herhangi bir siyasi parti açýsýndan alarm iþareti sayýlmalýdýr. Toplumun yalnýzca belirli kesimlerinden ve bu da yetmezmiþ gibi ülkenin yalnýzca belirli bölgelerinden oy alabilen bir partinin siyasi temsil yeterliðine sahip olmasý düþünülemez. Özellikle Türkiye gibi toplumsal çeþitliliði artýran kültürel unsurlarýn bunca zengin ve karmaþýk yapýda olduðu bir ülkede sadece birkaç büyükþehirde -ve oralarda da daha ziyade hali vakti yerinde kesimlerden- oy alabilen ana muhalefet partisi ciddi bir problemle karþý karþýya bulunuyor demektir.
12 yýllýk AK Parti iktidarýnýn bu süre içinde “iktidar yýpranmasý” dediðimiz doðal süreci dahi yaþamamýþ olmasý ve aksine oylarýný sürekli artýrmakta oluþu biraz da muhalefetin sosyolojik temsil kabiliyeti gösteremeyiþi sayesindedir.
Aslýnda birtakým sosyokültürel farklýlaþmalar neticesinde belirli bölgelerde veya illerde belirli bazý siyasi görüþlerin aðýrlýk taþýmasý kabul edilebilir. Diyelim ki Ýzmir’de solun, Erzurum’da saðýn geleneksel olarak devam eden bir aðýrlýðý olabilir. Ama bu tür farklýlýklarýn haritada farklý renklere boyanmýþ bölgeler þeklinde tezahür etmesi saðlýk iþareti olamaz. Ýkincisi iktidar alternatifi olarak ortaya çýkan bir siyasi teþekkülün ülkenin bütününde deðil, sadece belirli bölgelerinde oy alabilmesi düþünülemez.
Özetle: CHP’nin sosyolojik temsiliyet kabiliyetini göstermek üzere çekmeye çalýþtýðýmýz röntgen filminde ne yazýk ki hoþa gidecek bulgular yer almýyor.
Konuþtuðumuz konuda BDP’nin durumunu zikretmeye gerek bile yok. Sadece belirli bir etnik kökene mensup kiþilerden oy alabilen bir siyasi parti olsa olsa siyasal ve sosyal problemlerin göstergesi olarak anlam taþýyabilir ülke açýsýndan.
MHP’ye gelecek olursak... CHP’nin yaþadýðý problemleri bu partimiz de bünyesinde taþýyor. CHP kadar olmasa da MHP’nin oylarýnýn da haritaya daðýlýmýna göz attýðýnýzda problemli bir tablo karþýnýza çýkýyor. CHP kadar olmasa da dedim, çünkü MHP oy oraný daha düþük olduðu için kolayca fark edilmiyor ama ana muhalefet partisinden daha yaygýn bir temsil kabiliyeti gösterebiliyor. MHP’nin varlýk gösteremediði tek bölge güneydoðu Anadolu. Bazýlarý buna bakýp “ne var ki bunda! Türk milliyetçisi bir partinin Kürtlerden oy alamamasý gayet normal” diyebilirler. Bana sorarsanýz hiç de öyle deðil. Etnik unsurlardan destek alamayan bir milliyetçilik anlayýþýnýn “milli” sayýlmasý, bu bakýmdan da orta ve uzun vadede ülke bütünlüðüne güvence oluþturmasý düþünülebilir mi?
Bu konuya devam edelim...