Sedat Peker'e reddiye…

Aranızda "yaşlanma" kavramından korkan var mı?

Yaşlanma mı ihtiyarlama mı korkutuyor?

Yaşlanma, yaş almak, tecrübe sahibi olmak anlamını taşıyor; korkma!

Olgunlaşmanın ve toplumsal ilişkilerimizdeki etkileşimin, fizyolojik ve ruhsal yükselişin; en iyinin, en kötünün görüldüğü zaman dilimi kırk altmış yaş aralığı.

Bu kuşak ihtiyar değil; korkma.

Kırkın üstündekiler size sesleniyorum!

Sedat Peker'in, "Sözüm kırk yaş altındakilere. Benim umudum onlarda!" sözüne muhalefet ediyor ve kırkın altındakileri de kırk altmış yaş aralığındaki sosyolojinin şekillendirdiğini dile getiriyorum.

"Hayat kırkından sonra başlar" sözü, birçok kişi tarafından klişe olarak görülse de bu ifade de derin anlamlar var.

Biriken deneyim ve bilgiler, kırk yaş sonrasında kişilerin kendilerini daha iyi tanıyıp hayata daha güçlü bir şekilde bağlanmalarını sağlar.

Mesleki hayatta yaşananlar, sosyal ilişkilerde edinilen tecrübeler ve bireysel anlamda yapılan hatalar, kişilerin kendilerini daha iyi tanımalarını ve bu doğrultuda daha bilinçli kararlar almalarını sağlar.

Kırk yaş öncesinde ne kadar bilgi biriktirirsen kırk yaşından sonra o biriktirdiğin bilgi ve tecrübelerle insanlığı, aileyi, şirketi, devleti, milleti yönetmeye, yönlendirmeye, dönüştürmeye başlıyorsun ya da ne kadar eğlendiysen ne kadar heva ve heves uğruna zaman israfı yapmışsan, şer yuvalarının piyonu olduysan, hiçbir bilgi ve ekonomik birikim elde etmediysen kırk yaşından sonra bu sefer sıkıntılarla boğuşuyor; boğuşturuyorsun.

İnsanlığa hizmet edebilme, ailene hizmet edebilme, devletine, vatanına, dinine, diyanetine hizmet edebilme yaşı başlıyor; tecrübeyle geleceğini inşa ediyorsun.

Ya da tam aksi zararlı, zehirli bir mikrop oluyorsun.

Kırk altmış yaş aralığı, duygusal olgunluğun daha yüksek olduğu bir dönem. Gençlikte yaşanan duygusal dalgalanmalar, kırk altmış yaş aralığında yerini daha dengeli ve olgun bir bakış açısına bırakır.

Kırk yaşına kadar süren süreç, çoğu zaman kişilerin kendilerine dönüp, gerçekten ne istediklerini düşünmelerine fırsat tanımaz. Ancak sonrası, hayatı daha yavaş ve derinlemesine yaşamak, bireylerin kendilerini ve arzularını daha iyi anlamalarına olanak tanır.

Dünyada ve ülkemizde başarılı olmuş insanları kendimize ölçü alalım.

Her şeyden önce Efendimize (s.a.v.) peygamberlik kırk yaşında iken tebliğ edilmişti ve efendimiz bu ulvi vazifeyi tamamladığında 61 yaşındaydı.

Kırk yaşına kadar Yaradan O'nu şekillendirdi; sadece yirmi yılda dünya toplumlarını dönüştürdü.

Modern hayata bakalım; Dostoyevski ilk romanını kırkından sonra, Tolstoy Savaş ve Barış romanını ellisinden sonra, Büyük İskender ve Fatih Sultan Mehmet haricinde Cengiz'den Napolyon'a, Van Gogh'tan Mozart'a, Abdulhamit'ten Erbakan'a, Özal'dan Erdoğan'a varıncaya kadar büyük isimler, önderler en güzel eser ve faydalarını kırk altmış yaş aralığında gerçekleştirmişler. Politbüro yordamıyla proje bazlı operatif önderleri dikkate almıyoruz.

Bugün ülkemizi yöneten insanların neredeyse tamamı kırk yaşın üzerinde değil mi?

Terör olayları, bebek katliamları, kitleleri aldatan sanatçılar, cemaatini kandıran hocalar, daha çok para için hırsızlık yapanlar da kırkın üstünde.

Ülkenin derdiyle dertlenip yönetme arzusunda olanı da toplumu bölme telaşında olanı da aynı kuşak.

Allah'ın aslanı, yiğit şehit, peygambere komşu Yahya Sinvar da bebek katili, çete elebaşısı, şeytanın askeri, terörist Netanyahu da aynı kuşak değil mi? (Terörist Netanyahu ilk Filistin katliamını yapmaya başladığında 47, yiğit şehit Yahya Sinvar ilk komutan olduğunda 49 yaşındaydı.)

İyi de var kötü de...

Gençliğini kim, nasıl, ne için şekillendiriyorsa ona dönüşüyorsun.

Öyleyse...

Coğrafyamızda yaşayan kırk altmış yaş arası sosyoloji ülkeye, millete, vatana, dine, diyanete en büyük zararı veren kuşak ve dahi en fazla yararı verecek olan kuşak.

"Kırk yaş üstü beni dinlemesin" diyen Peker'e reddiyeyle kırk altmış yaş arasındakiler beni dinlesin diyorum. Sedat Peker başlığını tercih sebebim kanca niteliğindedir sayın okuyucu. Takılacaksın biliyorum!

Bu milleti ayağa kaldıracak olan da batıracak olan da kırk altmış yaş kuşağındaki insanlardır.

Kırk altmış yaş kuşağındaki sosyolojiyi iyi bir filtrelemeye tabi tutabilirsen gençliği de geleceği de kurtarırsın.

İyiliği ikame edebilmek kötülüğü def etmek için bu sosyoloji çok önemli!

Bir muziplik yaparak bitireyim, bendeniz de ellisine merdiven dayamış biri olarak dünyayı değiştirme vaktimin geldiğini düşünüyorum; ne dersiniz?