Bir süredir siyasi gündemin yaný baþýnda çok daha derin bir gündem oluþuyor. “Þehir gündemi.”
Aslýnda vardý, olmalýydý bu gündem, þehirlerde Refah çizgisi yönetimi aldýktan sonra...
Bir “medeniyet davamýz” vardý çünkü. Ve iþte, onun en azýndan “þehir iddiasý”ný hayata geçirecek imkan elde edilmiþti.
Ýstanbul gibi bir þehrin þehr-emaneti, bu iddianýn sahiplerinin uhdesine geçmiþti.
“Ýstanbul’u aç gülzâr yap.” ”
Gülzar, gül bahçesi demekti.
Fatih Sultan Mehmet'in önüne, aldýðý Bizans þehrini Kutlu Peygamberi'nin remzinden ilham alan bir yaþama alaný haline getirmesi hedefi konmuþtu.
Þehirler zaman içinde talan edilmiþti ama iþte “Emin eller”de idi.
1994 – 2017... Refahlý belediyeler, Ak Partili belediyeler.
Ýstanbul, Ankara, Konya, Kayseri, Bursa, Kahramanmaraþ ve daha pek çoðu.
Nasýl, þehirlerimizin “medeniyet iddiamýz”ý yansýttýðýna inanýyor muyuz?
Cuma akþamý Ankara'ya gittim. Sami Efendi Vakfý'nýn konferans daveti ile...
Havaalanýndan þehre doðru ilerlerken, orada yeni yapýlmýþ dev bloklara bakýp, otomobilde birlikte yol aldýðýmýz arkadaþlarla Tayyip bey'in “Ben dikey büyümeden deðil yatay büyümeden yanayým” sözlerini hatýrladýk.
Ýstanbul ah Ýstanbul, dememek mümkün mü?
Ýstanbul'un silüetini tartýþtýk uzun süre... Falanca yerdeki gökdelenler, Sultanahmet'in canýna okuyor mu?
Silüet mi kalmýþ Allah aþkýna?
Dev bloklar dikilmiþ, yol deðiþmemiþ.
Ýstanbul'un, Boðazlarýn altý – üstü dev kanallarla yol yapýlmaya çalýþýlýyor, ama ana arterlerin etrafýna dikilmiþ dev bloklarýn trafiðin canýna okumasý karþýsýnda sessiz kalýnmýþ.
Adam Kur'an eðitim merkezi açýyor, dev bir bina ile tepelerden birisinde yeni bir tepe oluþturuyor, onu yaparken de “medeniyet iddiasý”ný aklýna getirmiyor. Oysa o medeniyet iddiasý da Kur'an ruhundan kaynaklanmalý... Ama Kur'an okurken, hayatýmýzý, þehrimizi, insan iliþkilerimizi dikkate alýyor muyuz, asýl soru bu.
Dedim ki, þehir gündemi bir þekilde büyüyor.
Mehmet Özhaseki, Kayseri'de uzun süre þehircilik tecrübesi yaþadýktan sonra bakan oldu, þu an bir misyon icra etmeye çalýþýyor, bu anlaþýlýyor.
Geçen gün bir tv programýnda onu dinledikten sonra aradým, toplumun her kesimini bir misyona katýlmaya davet eden kuþatýcý dilini tebrik ettim. Deprem tehdidi karþýsýnda “kentsel dönüþüm” sürecinde yeniden inþasý gündeme gelen þehirlere bir kültür – medeniyet kaygýsýnýn eþlik etmesi yolundaki hassasiyetini tebrik ettim.
Doðu – Güneydoðu'da hendek - barikat eylemi ve güvenlik operasyonlarý ile yerle bir olan þehirlerin yeniden inþasýnda, özellikle Diyarbakýr'ýn kadim medeniyet bölgelerinin yeniden ayaða kaldýrýlmasý noktasýnda duyduðu heyecaný tebrik ettim.
Bir þura düzenledi. Oraya bilim insanlarýný, odalarý, belediye temsilcilerini, yani þehirlerimizin geleceði adýna iktidardan – muhalefetten düþüncesi olan herkesi, benden ya da deðil ayrýmý yapmaksýzýn herkesi davet etti. Doðru yaptý. Þehirlerde birlikte yaþýyoruz.
Ak Partili - CHP'li, Müslüman - gayrý müslim, dindar – dindar olmayan ayný göðün altýnda, ayný havayý soluyoruz. Çiçeðe ya da beton duvarlara birlikte bakýyoruz. Þehir þehir olursa da birlikte paylaþýyoruz, þehir talan edilirse de neticelerini birlikte yaþýyoruz.
Çevre ve Þehircilik Bakaný...
Bu bakanlýðýn içinin doldurulmasý lazým. Türkiye için. Ýnsanlarýmýzýn insanca yaþayabileceði þehirlerin inþasý için.
Özhaseki'nin zor bir alanda çalýþacaðý muhakkak.
Göklere doðru týrmanýþýn her katýnda milyarlýk rantlarýn bulunduðu bir alanda aðacý- çiçeði, yeri - göðü korumak öylesine büyük bir dirayeti gerektiriyor ki...
Rant hesabý yapanlarýn çocuklarýnýn da paylaþacaðý yerdir þehir. Bakan, herkese bu gerçeði hatýrlatmalý ve “Gelin cennet gibi Türkiye'yi birlikte inþa edelim” demeli, bunu yüreklerin en derinlerine taþýmayý baþarmalý. Allah yardýmcýsý olsun.