Ýstanbul Þehir Üniversitesi ile ilgili geliþmeleri bir süredir takip etmeye çalýþýyorum. Hikayenin bir tarafýnda binlerce öðrenci var, diðer tarafýnda ise yeni bir siyasi hareket baþlatmak iddiasýyla sahaya inen bir politikacý. Hâl böyle olunca yaþananlarýn bir politik gerekçesi olup olmadýðý elbette tartýþma konusu. Ben de tam bu nedenle çalýþtým bu dosyaya. Ýktidar, elindeki imkanlarý baský aracý olarak mý kullanýyor?.. Yoksa bu yaþanan maðduriyetten birileri siyaset mi devþiriyor? Gelin hikayeyi baþtan alalým.
• Topraklarý ipotek ettirmek ne kadar etik?
Þehir Üniversitesi, Dragos’taki Tekel Fabrikasý’nýn arazisine, 2015 tarihli ÖYK kararýyla yerleþti. Bu özelleþtirmenin altýndaki imza, vaktin Baþbakaný Ahmet Davutoðlu’na ait. Üniversite olarak eðitime hizmet etsin diye bu araziler, bedelsiz ve süresiz olarak üniversiteye tahsis edilmiþ. Fakat üniversite, söz konusu pýrlanta kýymetindeki arazileri ipotek olarak gösterip bankadan kredi çekmiþ. Neticede her þeyden önce ortada ciddi bir etik sorun var aslýnda. Hukuki olarak banka bu arazileri kabul etmiþ ama etik olarak, devletin arazisini ipotek gösterip kredi çekmek, normal midir, bilemedim.
• Kredi anlaþmasý nasýl bozuldu?
Süreç olaðan seyrinde ilerlerken, Mimarlar Odasý, arazilerin üniversiteye bedelsiz devrine itiraz ederek iptal davasý açtý. Danýþtay 13. Dairesi de, arazideki en büyük parsellerden birinin devrini iptal etti. Bu kararla birlikte, (banka açýsýndan) teminatýn iktisadi bütünlüðü bozulmuþ ve kredi alacaðý önemli derecede teminatsýz kalmýþ oldu. Ýþin en az kredi teminatý kadar önemli bir diðer tarafý ise borçlanýlan paranýn bulunamamýþ olmasý. Üniversite 2016’da kredi için Bankaya baþvurduðu zaman öngördüðü öðrenci sayýsý ve ciroyu bulamadý. Vakfa yapýlan baðýþlarýn da kesilmesiyle Üniversite beklenen geliri üretemedi.
• Banka ile Üniversite hiç uzlaþma aramadý mý?
2016’dan 2019 Eylül ayýna gelene kadar geçen süre içinde, Üniversite yetkilileri ile Banka arasýnda onlarca görüþme yapýldý. Gerek vadesi geçmiþ gerekse vadesi gelecek anapara ve faiz geri ödemelerinin hangi kaynaklarla ve ne þekilde yapýlabileceði ile ilgili olarak Üniversite’den bir teklif istendi. Fakat Halkbank’ýn açýklamasýndan anlýyoruz ki, gerçekçi bir teklif yenilemesi yapýlamadý. Kredi ödemelerinde yasal süre olan 90 günün üzerinde gecikme olmasý, kredi alacaðýnýn teminatsýz kalmasý ve Üniversite yönetiminin borçlarýn geri ödenmesi ile ilgili gerçekçi projeksiyonunun bulunmamasý nedeniyle Banka tarafýndan 30.09.2019 tarihinde takip süreci baþlatýldý. Yani her þey kitapta yazýlana uygun biçimde gerçekleþti. Halkbank bunu; “Takip iþlemleri; mevzuata, bankacýlýk teamüllerine ve taraflar arasýnda imzalanan sözleþmelere de uygun” diye açýkladý.
• Halkbank, tedbir koymadan önce Üniversite’ye hiç haber vermedi mi?
Üniversite’ye ilk ihtar Nisan ayý baþýnda gidiyor. Üniversite’nin durumunu düzeltmesi isteniyor. Ayrýca, öðrencilerin maðdur olmamasý ve gereken tedbirlerin alýnmasý için de YÖK’e yazý yazýlýyor. Aradan geçen zaman içinde somut bir ilerleme saðlanamayýnca da 30 Eylül 2019’da takip süreci baþlatýlýyor.
• YÖK neden bu duruma müdahale etmiyor?
Ýþin esasý YÖK, bir vakýf Üniversitesi, iþleyemez hale gelince devreye giriyor. Topraklarýný teminat gösterip kredi kullanmasý ve ödeme güçlüðü çekip böyle bir durumla karþý karþýya gelmesi YÖK’ün çok da ilgilendiði bir iþ deðil. YÖK için konu tamamen bir müessesenin banka ile kurduðu ticari iliþki kadar. Özeti, “Ortada bir borç var borcunuzu ödeyin” diyor YÖK. Durum bundan ibarettir.