Ýstanbul Þehir Üniversitesi etrafýnda süren tartýþmalar Türkiye’de siyasetin hangi kanallarda, hangi korelasyonlarda yürüyeceðinin de habercisi gibi.
Yeni dönem, muhalefet ve muhalefete bel baðlayanlar açýsýndan dikkatli bir göz ve ince iþçilik gerektiriyor. Ama bu çaba ne parti programlarý ve siyasetleriyle ne de halkýn gündemi ve talepleriyle ilgili.
Tamamen AK Parti bünyesine ve zeminine kilitlenmiþ vaziyetteler. 17 yýl boyu siyasi alanda, kendi yaðý ve maharetiyle oylarýný artýramayan CHP, 2013 sonrasý geliþen ve kaynaðý meçhul bir ilhamla artýk aþama kaydediyor. AK Parti tabanýna kasten “saðdan yaklaþýyor”.
Diðer muhalif partiler ve AK Parti’de yaptýklarý kariyerlerini þimdi AK Parti karþýtlýðýyla sürdürmek isteyenler için de benzer bir durum var.
Siyaseten varlýk göstermek istedikleri alan AK Parti’nin ve tabanýn yumuþak karný.
Ekonomik, siyasi, toplumsal, kültürel her alanda AK Parti’nin siyaseten deðilse de toplumu bilgilendirme konusunda belki ihmal ettiði, belki geciktiði ya da Þehir Üniversitesinde olduðu gibi doðrudan müdahil olmaktan imtina ettiði noktalarý kaþýyarak, çarpýtarak yahut kendi bakýþ açýsýyla yayarak ilerlemek.
Kendi alanýný geniþletirken AK Parti’ye zemin kaybettirmek ve nihayetinde yan yana geldiði karþý blokla beraber AK Parti aleyhine denklemi deðiþtirmek.
Baþarýlý olup olmamalarý kendilerinden çok AK Parti’ye baðlý tabii. Ýhmale gelmeyen de bu zaten. Siyaset epeyce bir zamandýr olgunun ne olduðundan çok kamuoyu algýsýnýn kim tarafýndan ne yönde oluþturulduðu üzerinden yürüyor malum. Ve AK Parti tabaný da en çok burada yoruluyor.
***
Ýstanbul Þehir Üniversitesi, bahsettiðim duruma uygun bir örnek.
Önceki akþam AK Parti sözcüsü Ömer Çelik MKYK sonrasý, sorulan bir soruya cevap verene kadar AK Parti bu topa hiç girmedi çünkü. Hal bu ki muhalefet partileri epeydir paslaþýyor sahada. Ve kamuoyu çoktan muhalefet cephesinin etki altýna sokulmuþ durumda.
Meselenin hukuki ve idari deðil siyasi olduðu, AK Parti’nin muhaliflerini bu yolla cezalandýrdýðý yönünde biçilen hüküm mahalleyi çoktan turladý yani.
CHP Ýstanbul milletvekilleri ve il yönetiminin üniversiteye ziyaretiyle “þehir, mahallenin karþýsýna” konuþlandýrýlmýþ da oldu.
***
Ekim ortasýndan beri süren tartýþmayý belli bir mesafeden takip ediyorum. Notlarým þöyle.
Mesele ekonomik-idari iken ve süreç kurumlar arasýnda yürüyorken siyasallaþtýrýldý ve kamuoyuna “siyaseten cezalandýrýlýyoruz” þeklinde sunuldu.
Siyasi olmayan bir konuyu siyasi zemine taþýmanýn günahý, faturayý gürültüyle iktidara yýkanlarda aramak gerekmez mi?
Hatýrlayýn. Konu ekimde sorun halini alýyor ve o dakikadan baþlayarak Gül/Babacan ve Davutoðlu çizgisinde çýkan gazetede defalarca haberleþtiriliyor. Ayný perspektiften manþetler, haberler, yazýlar konuyu siyaseten nesneleþtiriyor. Çünkü hep siyasi rakibe vuruyor.
Mesele gerçekten üniversite ise markayý korumak için bundan sakýnmak gerekmez miydi? Yeni partilerin sesi olarak görülen gazetede bu þekilde manþet olmanýn üniversitenin adýna zarar vereceði ön görülmeli ve imtina edilmeliydi.
Þu soru ayrýca mühim. Üniversite yönetimi adalet mi istiyor, ayrýcalýðýn devamýný mý?
Öðrencilerin eðitiminin devamý devlet garantisi altýnda olduðu halde krizi kötü yöneten idare tartýþmayý kendi üzerinden öðrencilere çevirerek iyi mi yapmýþtýr?
Yönetim iþler sarpa sarmadan ne yapmýþtýr, borcu neden ödememiþtir? Yoksa borçtan muaf tutulmak mý istenmiþtir? Ya da aksi olursa siyaseten kullanýrýz diyen birileri olmuþ mudur?
Davutoðlu’nun adýyla özdeþleþen üniversiteye arazinin Davutoðlu imzasýyla devredilmiþ olmasý tartýþýlmadan “Davutoðlu siyaseten cezalandýrýlýyor” demek ne kadar ahlakidir? Siyasi deðil midir?
Ezcümle; Þehir Üniversitesi bu toplumun, bu mahallenin ortak sermayesidir. Tartýþmalarýn dýþýnda tutulmalý ve sorun hýzla çözülmelidir.