Þehitler...

Çanakkale... Milli Mücadele... Kýbrýs... Terörle mücadele... ve 15 Temmuz...

Biz, evinden þehit çýkmayan ailenin bulunmadýðý bir milletiz.

100 yýldýr ana gündemimiz þehitler bizim.

Ana yüreklerine, niþanlý - evli kadýnlarýmýzýn yüreklerine, evlat yüreklerine kor gibi düþen bir acýnýn hikayelerini yaþarýz millet olarak.

Ýyi ki þehitlik diye bir dünyamýz var, sýðýndýðýmýz, teselli olduðumuz. Yoksa dayanýlýr bir acý deðildir bu, yaný baþýmýzdan göçenlerin, yüreklerimizden kopanlarýn acýsý. 

Akil Ýnsanlar heyeti çalýþmalarýmýz sýrasýnda, ilke olarak, gittiðimiz her þehirde ziyaretlere þehit aileleri ile baþlamayý kararlaþtýrmýþtýk. Ne iyi ettik bunu yapmakla. Evet gittik, anneleri, babalarý, dul kalmýþ genç hanýmefendileri, yetim kalmýþ çocuklarý gördük. Her birinde on yýl geçmiþ olsa da yüreklerde saklý kalmýþ acýlar vardý hala. Sözü Kur'an okuyarak baðladýk. Kur'an yüreklere sekinet veriyordu ama biz ayrýldýktan sonra evlat acýsýnýn yeniden gelip gözlerde yaþa dönüþeceði, yürekleri kavuracaðý kesindi.

Uhud Savaþý'nda pek çok þehit verildi. Peygamberimizin amcasý Hazreti Hamza da þehitler arasýndaydý. Þehitler defnedildi Uhud daðýnýn eteðine. Medine'ye dönüldüðünde evlerde hüzün vardý, hüzne aðýtlar eþlik ediyordu. Peygamberimizin orada söylediði söz benim yüreðimi daðlar durur: “Hamza'nýn aðlayaný yok.” Hamza bir yalnýz adamdý. Canýný ortaya koymuþtu Allah'ýn davasý uðruna. Hamza'nýn aðlayaný olsundu. Bu þehide Peygamber yüreði sahip çýkýyordu, tüm Medine sahiplensin diye Hamza'ya...

15 Temmuz tarihi.

En çok þehitleriyle yaþayacak. Þehitler ölmez çünkü. Ýnsan için can adanýþý en büyük gerçek.

15 Temmuz 2016... Bu topraklarý bir kere daha þehadetle buluþturdu. Çanakkale ile baþlayan, vatan için, bayrak için, Kur'an için can verme zincirinin son halkasý oldu 15 Temmuz. 

Bir çaðrý ile genç yaþlý, kadýn erkek yollara düþmek ve tanklarýn, gökten yaðan bombalarýn karþýsýnda “Vatan içinse ben varým” diyebilmek.

Bu topraklarýn çocuklarý bir kere daha, “Ben varým” dedi Çanakkale'den 100 yýl sonra.

Çanakkale'de düþman vardý. Milli Mücadele'de düþman vardý.

Terör, düþman tarafýndan çalýnmýþ yüreklerin ihanetiydi.

Ve darbe kalkýþmasý. Kendilerine emanet edilmiþ silahlarýn ülkenin çocuklarýna yöneltiliþi... Orada da bir ihanet devreye girdi. Orada da çalýnmýþ yürekler devreye girdi. Orada da “Türkiye'yi vurma” hesaplarýnýn “Ýçerden” buluþtuðu fesat devreye girdi.

Nayman Ana'ya ok atan, Juan Juanlar tarafýndan mankurtlaþtýrýlmýþ oðulu düþünün.

Mankurt'un “ana duygusu”nu kaybetmesi nasýl bir insanlýk sýfýrlanmasý ise, vataný, vatanýn çocuklarýný korumak için kendisine emanet edilen silahý ak sakallý dedelerin, býyýðý terlememiþ gençlerin, beyaz tülbentli annelerin üzerine boþaltan adam... Nasýl bir cinnetin adamýdýr!

Sol böðründeki þey taþ mýdýr behey zalim.

Senin anan yok mudur, evladýn yok mudur, nasýl çýktýn kadýnlar üzerine kurþun yaðdýrdýktan sonra eþinin, çocuklarýnýn karþýsýna?

Sen ey oradaki!

Gavur kalesindeki adam!

Nasýl eblehleþtirdin bu insanlarý! Ne diyeceksin Huzur-u ilahide? “Bir kötülüðe vesilen olan adam”ýn katmerli kara defterini nasýl savunacaksýn? Çocuklar çýkacak karþýna, babasý gidip gelmeyen çocuklar, kadýnlar çýkacak, eþleri gidip gelmeyen eþler, anneler-babalar çýkacak, yakana yapýþacaklar, parçalanmýþ cesetlerine bakamayan anneler...

Suyu çömelerek üç yudumda içip, elinde bayrak, “Allahüekber” diyerek yürüyen delikanlýyý, genç kýzý vurdun. Memlekete kurþun sýktýn. Nasýl bir beyin çürümesidir bu.

Sýrtýný kim sývazladý behey!

Düþman ve hain! Düþmanlýk ve Ýhanet. Hangisi daha rezildir! Seç bakalým.

Türkiye tarihi bir süreç yaþadý. Kimileri þehadetle buluþtu, kimileri ihanetle.

40 yýllýk emeði, bir fesada kurban vermek, kendisiyle birlikte binlerce insaný da ateþin içine sürüklemek nasýl bir nasipsizliktir.

Elinize kan bulaþtý, dedim. Bakýn elinize. Bu ülkenin çocuklarýnýn kaný bulaþtý elinize. Siz hangi ülkedensiniz?

Þehitleri öldüremezsiniz. Katiller zaten yürekleri ölü mahluklardýr.