Prof. Dr. Erdem YEÞÝLADA
Prof. Dr. Erdem YEÞÝLADA
Tüm Yazýlarý

Þeker ne zaman zararlýdýr?

Meyvedeki þeker soframýzda kullandýðýmýz saflaþtýrýlmýþ þekerden farklý özelliklere sahip. Miktarýný abartmadýðýnýz sürece riskli deðil.

Bilimsel çalýþmalar günlük hayatýn vazgeçilmez bazý öðelerinin aslýnda saðlýðýmýz için risk oluþturduðunu ortaya koydukça hayal kýrýklýðý yaþýyoruz. 30’lu, 40’lý yýllarda ünlü sanatçýlarýn ‘Bir prestij sembolü’ ve hatta hekimlerin ‘Saðlýðýnýz için sigara için’ sloganlarýyla yaptýðý reklamlarla sigara içilmesi desteklenirken ‘kanser’ yaptýðýný öðrendik. Þimdi sigara tiryakiliðine karþý bir savaþ veriliyor. Ardýndan tuz, beyaz un, vd.

Geçen þubat ayýnda ise meyve ve sebzelerde bulunan ve herbir derde deva olarak gördüðümüz antioksidanlar hedefteydi. Nobelli bilim adamý  James Watson’ýn ‘Antioksidanlar vücudumuzdaki hücrelerin yaþlanmasýný önlerken, kanser tedavisi uygulanan hastalarda kanser ilaçlarýyla öldürülmeye çalýþýlan kanser hücrelerinin ölümünü de engelleyebileceði’ þeklindeki iddialarýyla þaþýrdýk. Hatta konu ‘Antioksidanlar kanser yapýyor’ gibi saçma bir manþetle gazetelere taþýndý.

Son dönemlerde ise bir baþka zevkimiz, tiryakiliðimiz olan þeker hedefte. Aslýnda epey bir süredir obezite, þeker hastalýðý, metabolik sendrom gibi hastalýklarýn baþlýca etkeni olarak hedefteydi ama ‘kanser hücrelerini beslediði, geliþimini saðladýðý’ yönündeki bilimsel bulgular sanýrým son noktayý koydu. Rahmetli Cahit Sýtký Tarancý’nýn söylediði gibi ‘Neden düþman görünürsünüz, yýllar yýlý dost bildiðim aynalar.’ Düþman mý oldu artýk tüm bu sevdiklerimiz?

MEYVE VE SEBZEYE ÝHTÝYACIMIZ VAR

Saðlýk konusunda yapýlan bazý yorumlarda artýk antioksidanlarýn yaný sýra þeker taþýdýðý için bazý meyve ve sebzelerin bile yenilmesinden kaçýnýlmasý öneriliyor. Aklýnýz mý karýþtý?

Aslýnda tüm sorun besinlerdeki bileþenlerin saflaþtýrýlmasýyla baþlýyor (tabii sigara hariç). Unu saflaþtýrýnca yararlý olan kepeði atýyoruz, geriye glisemik indeksi yüksek niþasta kalýyor; tuzu saflaþtýrýnca geriye zararlý olan sodyum klorür kalýyor. Meyvelerdeki þeker ise sofralarýmýzda kullandýðýmýz saflaþtýrýlmýþ þekerden (sakaroz) farklý özelliklere sahip. Glisemik indeks söz konusu olduðunda, þüphesiz, kan þekerinde yol açabileceði yükselmeye baðlý olarak bazý olumsuz sonuçlar görülmesi mümkün. Ancak miktarý abartmadýðýnýzda, normal ölçüde tüketildiðinde, herhangi bir risk söz konusu deðil. Çünkü saðlýðýmýzý sürdürmek için meyve ve sebzelerdeki bileþenlere ihtiyacýmýz var.

ELMA, SOÐAN, ÇAY DA HEDEFTEYDÝ

Diyeceksiniz ki “Meyve ve sebzeler antioksidanlar bakýmýndan zengin, riskli olmaz mý?” Kanýmca antioksidanlarla ilgili bu hipotez, tamamen kuramsal bir iddia. Çünkü bitkisel antioksidanlar vücuda girdikten sonra mideden baþlayarak, baðýrsaklar ve karaciðerde yapýsal deðiþikliðe uðruyor. Dolayýsýyla deneysel (in vitro) çalýþmalarýn sonuçlarýna bakýlarak yapýlan bu þekildeki yorumlar yanýltýcý olur. Benzer bir hata 80’lerin baþýnda gerçekleþtirilmiþ, deneysel bulgularýn sonuçlarýna yönelik yorumlarla kuvvetli bir antioksidan olan kersetin türevlerinin kansere yol açtýðý iddialarýyla ortalýk çalkalanmýþtý. Bugün kansere karþý koruyucu olarak önerilen elma, soðan, içtiðimiz çay, vb. doðal ürünlerin o zamanlar kansere yol açtýðý ileri sürülmüþtü.

Sonuç olarak, günümüzde bilim ve teknolojideki hýzlý geliþmelere raðmen insanoðlu henüz doðadaki o muhteþem dengeyi çözebilmiþ deðil; doðanýn sýrlarý karþýsýnda hala çaresiz. Bazý deneysel sonuçlara bakarak ‘bilimsel yorum’ yaptýðýný zannedenler ise doðadaki “SÝNERJÝSTÝK  ETKÝLEÞÝMÝN” katkýsýný hesaplayamýyor.