Sektörde ‘esinlenme’ denen şey...

Bu hafta vizyona giren Piyasadan Büyük Alacağımız Var filminin yönetmeni, senarısti, oyuncusu ve herşeyi olan Genç Kafa grubu başlarından geçen gerçek bir olayı filme çekmiş.

Genç insanların enerjisi bir başka oluyor. Toplumun veya düzenin sıkıştığı yerlerde bazen onların ‘hiçbir şeye ait olmama’ durumu farklı refleksler geliştirmelerinin önünü açıyor. İşte sinema endüstrisinde böyle gencecik bir grup, dizi çekmek için senaryo yazarlar ama şirket onların projesine el koyar. Bakarlar kime gitseler işin içinden çıkamazlar. Onlar da bildikleri yolla yani sinema ve mizahla bu durumu sinemaya aktarırlar. İşte böyle gerçek bir olayı konu edinen filmi kotaran Genç Kafa ekibi bu hafta konuğumuzdu.

- Genç Kafa grubu nasıl oluştu?

İzzet Başlak: Biz hepimiz Müjdat Gezen Tiyatrosu oyuncularıyız. Beş sene oyunculuk yaptık orda. Aradaki samimiyet ilerledikçe beraber iş yapmamızla beraber aradaki sinerji de ilerlemiş oldu. Biz biraz daha insanların beynini boşaltabileceği, absürt komedi tarzında oyunlar yapmak istiyorduk ve oradan ayrılıp Genç Kafa’yı oluşturduk. Ekin Akçay (Yönetmen) da mezun olduktan sonra; oyuncular var, kamera arkası grubu var, yazabiliyoruz da... ‘Neden artık kendi işimizi kendimiz yapmayalım ki’ dedik. 2012 yılında oturduk, ilk bir dizi polisiye yazarak başladık. Ondan sonra tiyatro geldi, sinema geldi ve bu şekilde bugüne kadar devam etti.

- Filminizin konusu nedir? Bize biraz anlatabilir misiniz?

Okan Sağlam: Film, tiyatrodan yola çıkan ve iyi oyun yapmalarına rağmen seyirci çekemeyen gençlerin başka bir atılım yapıp kendilerini tanıtma çabalarıyla başlıyor. Sonra sektörün azizliğine uğrayan bu gençler bir proje yazıyor ama bu proje bir kanal tarafından ‘araklanıyor’ ve yayına sokuluyor. Dava açıyorlar. Başlarına başka dertler de açılıyor... Hadi film yapalım, diyorlar ama orada da başka dertler açılıyor başlarına. İnsanlara biraz sektör üzerinden yaşadığımız dünya üzerindeki adaletsizliği anlatmaya çalıştık. Özellikle esinlenme yoluyla nasıl fikir çalınabildiğini anlatmaya çalıştık.

- Sektöre protesto barındıran bu filme yapımcı bulmak zor oldu mu?

İzzet Başlak: Yapımcımız Sami Dündar. 2013’de bir oyunumuza davet etmiştik kendisini, oyunu beğendi hatta oyundan sonra soyunma odasına gelip projelerimizi değerlendirebileceğini söyledi. Hazırladığımız dosyayı Sami ağabeyin önüne koyduk, inceledi ve “Bu iş tamamdır benim için” dedi. Aslen o da ticari olarak düşünmedi bu işi. Destekçi olarak girdi.

‘O iş öyle olmaz’ dediler

- Kara listeye girebilirdiniz...

Ali Yiğit San: Hiç korkmadık. Korkmamızı gerektirecek bir durum yok. Zaten mağdur olan biziz burda.

Rabia Tutal: Biz zaten bütün işlerimizde Yeşilçam’ı baz alarak hareket ettik ve insanların bize inanması zor olmuyor.

Okan Sağlam: İnsanlar 17’li yaşlarında başlar hayata, dünyayı kurtarmak amacıyla. Sonra birisi geçer karşısına der ki “O iş öyle olmuyor kardeşim” Biz o ruhu kaybetmeden devam ettiğimiz sürece Genç Kafa kalacak, dünyayı kurtaracağız.

İzzet Başlak: Okan da söyledi ya “O iş öyle olmaz” diyorlardı diye. 2012’den beri en çok duyduğumuz şey buydu. Ama biz ‘O işi öyle’ yaptık.

Gerçekten alacaklılar

Genç Kafa grubu, kendisine Yeşilçam’ı örnek alan genç sanatçılardan oluşuyor. Filmleri “Piyasadan Büyük Alacağımız Var” ise, kendi başlarından geçen bir ‘dolandırılma’ öyküsü üzerinden Türk sinema ve televizyon sektörüne ilişkin eleştiriler içeriyor.

Politikayla işimiz yok

- Türk sinemasında siyasete uzak bir yapı vardır. Siz de dediniz ki biz geçmişimizde biraz daha politik yapıtlarda yer aldık, peki, sinemada bundan uzak durmanızın sebebi nedir? Bundan sonra bunu biraz pişirecek misiniz?

Ekin Akçay: Pişirmek pek de düşündüğümüz bir şey değil aslında, pek de tarzımızı yansıtan bir şey değil. Siyasi konularda düşündüğümüz, şu şekilde gideriz dediğimiz bir şey yok. Biz sonuçta kendi dilimizi oluşturduk. Sıcak samimi bir dil olduğunu da biliyoruz. Politik yapıtlar ayrı bir kulvar. Yapana her zaman saygı duyarız, keyifle de izleriz ama biz değiliz onu yapan.

Rabia Tutal: Hepimizin ekip olarak bir siyasi duruşu, görüşü var fakat siyaset bizim için hiçbir zaman bir araç yahut amaç olmayacak çünkü insanların kafalarını boşaltmaya ihtiyacı var. Her tarafımız zaten siyaset. Sağa dönüyorsun siyaset, sola dönüyorsun siyaset... Hem kendimiz hem de izleyenlerimiz için bir nefes alma alanı da oluşturuyoruz aslında.

İzzet Başlak: Farklı yayın organlarının yaptığı haberleri okuyunca veya izleyince farklı farklı kesimlere hak verebiliyorsunuz, o tarafın açısından bakıyorsunuz, o da haklı. Bu tarafın açısından bakıyorsunuz, bu da...