Sekülerleþme araþtýrmalarý ve muhafazakârlarý yargýlama

Sanýrsýnýz sekülerleþmeyi muhafazakârlar icat etmiþ! Var güçleriyle de bunun için çalýþýyorlar. Nasýl bir akýlsa bu! Öte yandan da muhafazakârlarýn siyasal Ýslam'a yol açtýðý ve þeriatý getirecekleri söyleniyor. Bir taraftan muhafazakârlara, "Sekülerleþme sizin zamanýnýzda artýyor, dolayýsý ile din iddialarýnda bulunmanýz boþ" diyorlar. Öte yandan da dönüp baþka kitlelere de, "Bunlar siyasal Ýslamcý, þeriat getirecekler" diyerek korkutuyorlar. Yani hem muhafazakârlarý hem de laikçi kesimi yönlendiren söylemler bunlar. Çeliþkilerle dolu.

Türkiye'de dünyadaki egemen geliþmelerine baðlý olarak bir sekülerleþme yaþanýyor. Burada hem bilinç hem de pratik Ýslam'dan zaman zaman kopmaya baþlýyor. Dini pratikler sarsýlýyor. Bunu materyalizme, deizme, ateizme yönelen kimi gençlerde daha fazla gözlemliyoruz. Gençler arasýnda ve özellikle ergenlerin kimlik arayýþý ile bugünün seküler popüler kültürünün ürettiði etkileþim içinde ortaya çýkýyor. Harari'nin kitaplarý etrafýnda üretilen seferberlikler, spritüaliz akýmlarýnýn teþvik edici bir nitelikle var oluþu, egemen dünya kültürünün Netflix gibi teknoloji ve platformlarla ürettiði "yumuþak ideoloji" oldukça etkileyici. Öte yandan da gençler her zaman daha az dindardýr. Bu nedenle bugün de din ile ilgilenen en düþük grup olmasýný tamamen sekülerleþme olarak yorumlamak doðru deðildir. Dine ilgisizlik, dindar olmamak tamamen sekülerleþme diye tanýmlanmaz. Nitekim daha yeni yapýlan, Sayýlarla Türkiye'de Ýnanç ve Dindarlýk Araþtýrmasýnda "dindarým" diyenin oraný %62'i çýkýyor. "Hiç dindar deðilim" %14, geriye kalan %24, "Ne dindarým ne de dindar deðilim" diyor. Bu veriler bize toplumun kendisini hiç de dindarlýktan ayrý, kopuk, dýþardan algýlamadýðýný gösteriyor. Yine ayný araþtýrmada gençlerden yaþlýlara doðru gidildikçe dindarlýðýn yükseldiðini görüyoruz.

Dinin geleneksel ve alýþýlagelen kalýplardan farklýlaþmasý ve yeni yorumlara yönelmesi ayrý, sekülerleþme ayrý. Bugün bu iki gerçeklik ile yüz yüzeyiz. Ýki olgu birbirinden çok farklý. Birincisi, köklü deðiþmelerde, çað dönüþümlerinde yaþanan bir durum. Din kendisini yeniden yorumlayarak yaþanan deðiþimlere karþý cevap veriyor. Bu þekilde kendini yeniden üreterek ayakta kalmaya çalýþýr. Ýslam toplumunun tarihi yapýsýnda buna tecdit denir. Osmanlý modernleþmesinde de bunu görüyoruz. Nitekim tecdit, ihya ve ýslah kavramlarý yeniden harekete geçiyor.

Öte yandan toplumsal kesimleri temele alarak sekülerleþmeyi gözlemlediðimizde muhafazakârlar, milliyetçiler ve Ýslamcýlar en az sekülerleþen gruplar gözüküyor. Laikçi, liberal, sol gruplar ise en fazla sekülerleþenler. Baþka bir açýdan milliyetçi, muhafazakâr ve Ýslamcýlar sekülerleþmeye direniyorlar. Örneðin Doç. Dr. Recep Yýldýz ile beraber 2021 yýlýnda, Türkiye genelinde yaptýðýmýz Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Araþtýrmasýnda, bunu net bir biçimde gözlemledik. Kadýnýn annelik rolünün önemsenmesinde, ev içi iliþkilerde, cinsel kimlikte din ve geleneðe vurgu bu kesimlerde %80 düzeylerinde öne çýkmaktadýr.

Dünyevileþme ve haramlara yöneliþ belli dönemlerde artabilir. Ancak bunu Avrupai anlamda sekülerleþme olarak yorumlamak epeyce sorunlu. Burada pozitivist sosyoloji ile olgulara yoðunlaþýyoruz. Namaz kýlma, oruç tutma, alkol alma-almama... Bu epeyce eksik bir bakýþ. Fenomenolojik sosyoloji daha makuldür. Yani davranýþlarýn ve pratiklerin arkasýndaki anlamlara bakarak deðerlendirmelere gitmek... Nitekim alkol alýp da kritik inanç durumlarýnda en keskin dini tutumlarý ortaya koyanlara rastlýyoruz. Mesela cami, ezan, namus gibi dini anlamlarda, din çok geniþ bir konsensüse dönüþüyor. Sekülerleþme burada iþlemiyor.

Sekülerleþme deðerlendirmeleri yoðun olarak muhafazakârlarý karalama kampanyalarýna dönüþüyor. Üstelik araþtýrmalar, muhafazakârlarýn bundan en az etkilenen kesimler olduðunu gösteriyor. Fakat biz onlarýn dini yönlerine bakarak beklenti içine girdiðimiz için farklý kesimlerin sekülerleþme militanlýklarýný bile görmezden geliyoruz.