Kasým ayýnýn sonuydu. Türk-Amerikan iliþkileri tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaþýyordu. Sorunlar listesi bir hayli kabarýktý.
ABD’nin terör örgütü YPG’ye gönderdiði silahlarýn beþ bin TIR’a ulaþtýðý ortaya çýkmýþtý.
Zarrab davasý siyasi bir manevrayla Türkiye üzerinde psikolojik bir baský aracý olarak kullanýlmaya baþlanmýþtý.
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füzesi alma kararýna Washington karþý çýkýyordu.
Ufukta Fetullahçý Terör Örgütü elebaþýný ABD’nin iade edeceðine iliþkin hiçbir iþaret görünmüyordu.
O günlerde üst düzey bir kaynaðýmla bir araya gelmiþ ve Washington’da bu konulara iliþkin yapýlan görüþmelerin perde arkasýný dinlemiþtim. Anlattýklarý tatsýzdý.
ABD vurdumduymazdý. Ankara’nýn YPG’ye verilen destekle ilgili tüm eleþtirilerine kulak týkýyor, taleplerini görmezden geliyordu. Türkiye’ye “Suriye’den uzak durun” diyordu.
ABD tehditkardý. Rusya’dan alýnacak hava savunma sistemi konusunda Türkiye’yi uyarýyordu. “Sizden de alalým” önerisini elinin tersiyle itip “Ruslardan alanlara ambargo uyguluyoruz” mesajý veriyordu.
ABD’nin tutumu hasmaneydi. Ýþlediði onca cürüme raðmen Fetullahçý Terör Örgütü konusunda topu taca atýyordu. Ankara’nýn aklýyla alay ediyordu.
O görüþmelerin sonuçsuz kaldýðýný, kaynaðýmýn “En kötü dönemdeyiz” þeklindeki sözlerini dün gibi hatýrlýyorum. ABD Türkiye ile hiçbir konuyu müzakere etmek istemiyor, kapýlarýný pazarlýða kapalý tutuyordu. ABD’nin 2014’te izlemeye baþladýðý bu politika, 15 Temmuz darbe giriþiminin sonuçsuz kalmasýyla adeta kemikleþmiþti.
***
Sonra?
Ankara kendi göbeðini kendi kesmeye karar verdi. Terör örgütü PKK/YPG (ve bunlarla iþbirliði içindeki DEAÞ) unsurlarýna karþý Zeytin Dalý operasyonuna baþladý. Operasyonun ilk günlerinde Türkiye’nin tökezlemesini bekleyenler, kör balçýk içinde amansýz bir mücadele ortaya koyan Mehmetçiðin çelikten iradesi karþýsýnda hayal kýrýklýðýna uðradý.
Ankara Afrin’den sonraki hedefinin Menbiç olduðunu açýkça ortaya koydu. ABD Dýþiþleri Bakaný Tillerson’un ziyareti bu sebepledir. Bu görüþmede sorunlu alanlarýn ele alýnmasý için bir mekanizma kurulduðunu, bu kapsamda Washington’da Türk ve ABD’li heyetlerin bir araya geleceðini, ABD’den de önümüzdeki günlerde üst düzey isimlerin yeniden Türkiye’ye uðrayacaðýný hatýrlatalým. Sözkonusu mekanizma teklifi ABD’den gelmiþtir. ABD uzun bir süre önce kalktýðý Türkiye ile müzakere masasýna yeniden dönmüþtür.
***
Bu mekanizmada ele alýnacak öncelikli sýcak konu Menbiç olacak. ABD’nin Menbiç’te ne yapacaðý önemli. ABD Dýþiþleri Bakaný Tillerson Ankara’da yaptýðý açýklamada terör örgütü PKK’yý iþaret ederek “Menbiç’i müttefiklerimizin yönetmesinden emin olmalýyýz” demiþti. Bu Ankara kendisine Menbiç’le ilgili önemli bir teklif getirmeden önceydi.
Görüþmeden önce Ankara’nýn ABD’ye “Menbiç’ten teröristleri çýkarýn, kontrolü birlikte saðlayalým” teklifi götüreceðini duymuþtum. Tillerson ile görüþmenin ardýndan Reuters Ankara’nýn bu teklifi sunduðunu flaþ olarak geçti. Tillerson Washinngton’a döndüðünde bu teklifi masaya yatýrmýþ olmalý ki hemen akabinde ABD’den ilginç bir açýklama geldi.
Bu açýklamayý yapan Ankara’da birkaç gazeteciyle bir araya gelen Amerikalý bir diplomat oldu. O diplomatýn gazetecilere Menbiç konusunda þu mesajý verdiði kulislere sýzdý:
“Biz YPG’nin Münbiç’teki varlýðý konusunda daha önce Türkiye’ye verdiðimiz sözlere baðlýyýz. Münbiç’te bir takým güvenlik ayarlamalarý gerekiyor. Çok sayýda insanýn olduðu bir þehir. Biri bir þekilde güvenliði saðlamalý. Bizim niyetimiz bunun (Menbiç’te güvenliði saðlayanýn) YPG olmamasý.”
Yani? Masaya oturmadan önce ABD Türkiye’nin “Menbiç’te güvenliði birlikte saðlayalým” teklifine göz kýrpýyor.
***
Peki, bu neyin sonucudur?
Türkiye’nin silahlý kuvvetlerini terörle mücadele kapsamýnda Afrin’e sokmasý dönüm noktasýdýr. Ankara sert güç uygulayarak diplomaside ve sahada caydýrýcýlýðýný yeniden kazanmýþtýr
TSK’nýn ve desteklediði ÖSO güçlerinin etkili operasyonlarý karþýsýnda tutunamayan PKK’nýn sözümona silahlý gücü ABD gözünde kaðýttan kaplana dönmüþtür.
Ankara bu operasyonla bölgede milis kullanarak çýkarlarýný tehdit eden diðer bölgesel aktörlerin elini zayýflatmýþ, bu ABD’nin de dikkatini çekmiþtir.
Hepsinin ötesinde bu “O bölge sýnýrlarýmýzýn güvenliði için hayatidir. Ama sizin için hayati deðil. Biz oraya gireriz. Gerekirse karþý karþýya geliriz. Nihayetinde biz orada kalýrýz. Siz çýkarsýnýz” kararlýlýðýnýn bir sonucudur.
ABD ile müzakereler baþlamýþtýr. Bu görüþmeler baþarýya ulaþmazsa sel gider, kum kalýr.