Selanik’te... Sonradan müze haline çevrilmiþ, minaresi kýrýk caminin pervazýna kazýnmýþ Osmanlýca bir beyit:
“Selam olsun müezzine imama/ Mukayyet olsunlar beþ vakit namaza”...
Kim yazmýþ, hangi þartlarda kazýnmýþ o mermer pervaza bilmiyoruz.
***
Selanik, 1912’de Osmanlý’dan kopuþuna kadarki 491 yýllýk süreçte, Osmanlý Rumeli’sine ait beþ eyaletin en büyüðü idi, nüfusunun %70’i Müslümandý. 1492’de Ýspanya’dan, 1497’de Portekiz’den reconquista soykýrýmýyla çýkartýlan Yahudilerin önemli bir kýsmý, Selanik’e yerleþtirilmiþti. Yunan ve Bulgar nüfusla da birlikte düþünüldüðünde 491 yýl, toplumsal barýþ içinde, komþuluk hukukuna riayet edilerek yaþanmýþtý... Selanik hem çok kültürlü yapýsý hem de ekonomik, politik hareketliliði ile Ýstanbul’un adeta bir aksülameliydi...
Selanik deyince; ticari gücüyle, mektepleriyle, memleket derdine düþmüþ huzursuz talebeleriyle, bugünle yarýþacak çapta envai çeþit kitap ve gazete matbuatýyla, edebiyatçý ve muharrirleriyle, muhaliflere mihrak olan yapýsý ve muharrik enteljansýyla, aktif ve sivil toplumcu kadýnlarýyla, Jön Türkleri ve Ýttihat Terakkisiyle, Sultan Abdülhamit Han’a mahpushane de olmuþ kaderiyle... Benim aklýma Osmanlý merkezkaçýna sýðýnak olmuþ, her daim oldukça politik bir mahfil gelir... Bu haliyle de Ýstanbul’a benzer yedi tepeli Selanik...
Ve elbette ricatýyla, muhaceretiyle, tenkil ve mübadelesiyle Rumeli kanamasýnýn, elvedasýnýn denize aktýðý hüzün limanýdýr Selanik... Benim gibi üst soyu Selanikli olanlar için bile, artýk sadece bir ziyaretçi, yolcu veya turist olarak gidebileceðimiz Selanik için, ne yazýk ki ortak bir ismimiz var; “yabancý”...
Ne diyelim, “La galibe illallah”...
***
Selanik meselesi de nereden çýktý diye gelebilir aklýnýza... Bugünlerde odaklandýðýmýz Musul ve Kerkük meselesi nereden çýktýysa, Selanik de o evin evladýdýr da o yüzden... Batý’nýn nezdinde “Þark Meselesi” olarak adlandýrýlan ve içeriði Osmanlý’nýn imhasý ve paylaþýmý olan Kutsal Ýttifak... Bugün Lozan ile yarým býraktýðý imha iþini hýzla tamamlamak gayretinde... Dün Osmanlý’yý neden istememiþse, bugün de Türkiye’yi o sebeplerle istemiyor... Zira Türkiye, Cumhuriyet müktesebatýyla birlikte geçirdiði tüm zorunlu devrimler ve demokratik dönüþümler ve redd-i mirasa raðmen, istesek de istemesek de, halen Osmanlý’nýn devamý, temsilcisi olarak görülüyor. Sigaya çekiliyor.
***
Yukarýda, Selanik’teki esir bir caminin mermer pervazýna kazýnmýþ beyit, sadece hüzünlü bir elvedanýn imzasý deðil. “Mukayyet olmak” emir kipiyle gelecek nesillere verilmiþ bir utku nasihati hatta vasiyet olarak da okumalýyýz o mýsralarý... Osmanlý’yý Rumeli ve Orta Doðu’da istemeyen, Türkiye’ye ise Anadolu’yu bile çok gören Kutsal Ýttifakçý Batý’nýn nazarýnda, niçin ötelendiðimizi, niçin red ve imha projelerine konu edildiðimizi anlamak için de okumalýyýz bu beyitleri... Düþünün, o ricat, muhacirlik, zorunlu göç, tenkil, mübadele arasýnda, giderayak son bir söz kazýyacaksýnýz sizden sonra gelenlere... Ve bunu; o kýsacýk anda, imam, müezzin, beþ vakit namaz üzerinden adeta bahþedilmiþ bir þiir ile nakþediyorsunuz taþa...
Kutsal Ýttifakçýlarýn nazarýnda Osmanlý düþmanlýðýnýn özünü, Ýslam karþýtlýðý kuruyordu. Ve bunu gayet iyi farketmiþ olan nakkaþ da, bu yüzden “mukayyet olma”yý; imam, müzezzin ve beþ vakit namaz üzerinden emanet ediyordu gelecek nesillere... Ýmamet, Ýslam toplumunun öncüsü olarak, Ýslam’ýn siyaseten toplumsallaþmýþ, devletleþmiþ olmasýnýn alameti farikasýdýr. Müezzin ise ferdi ve vicdani Ýslami ritmin; zahire, topluma, kamuya yansýyan izdüþümüdür, deklarasyonudur tabiri caizse... Ve beþ vakit namaz, Kýyamete kadar, Müslüman’ýn temayüz eden/edecek simasýdýr. Ümmet, baþta Ýmam ve Müezziniyle ama topyekun tek tek her ferdiyle -zira imam veya müezzzin olmak için Diyanette memur olmasý gerekmez müslümanýn- “mukayyet olmak” vazifesiyle görevlidir... Namaza ve namazý kýlacak Ümmete mukayyet olmak... Pervaza kazýnmýþ bu son þiir, bizi Ümmet olma bilincine çaðýrýyor...
Ancak mukayyet olursak, Ümmet olabiliriz. Mukayyet olamadýðýmýz için düþmüþtür Selanik. Mukayyet olamadýðýmýz için kan çanaðýna dönmüþtür Þam, Halep, Kerkük, Musul...
Selanik’teki pervaza kazýnmýþ o beyitler, Türkiye’mize mukayyet olma borcumuzdur bizim...