Ordu birlikleri, darbe karþýtlarýný daðýtmak için, “Adeviye Meydaný”na sert bir müdahalede bulundu.
Bunun orta karar bir sertlikten fazlasýný içerdiðini hatýrlatalým hemen...
Dünya, özellikle “Batý uygarlýðý”nýn ülkeleri, gündüz gözüyle gerçekleþtirilen ve üstelik bütün dünya televizyonlarýnýn canlý verdiði bu “sert müdahale” karþýsýnda kýlýný dahi kýpýrdatmadý.
Gösteri hakký denildiðinde ortalýðý yýkan Batý medyasý oralý bile olmadý.
Sert müdahale hangi “tedbirleri” içeriyordu?
Önce göstericiler daðýtýldý... “Daðýtma” eyleminin epey kanlý geçtiðini ekleyelim.
Meydandaki platform yýkýldý.
Çadýrlar ateþe verildi.
Rabia Camii kundaklandý.
Ýnanýlýr gibi deðil ama aynen öyle... Mýsýr’da ordu birlikleri bir camiyi ateþe verdi.
Gezi alanýna “canlý yayýn” stüdyosu kuran ve Fetullahçý polisler eliyle gerçekleþtirilmiþ “çadýr yakma” hadisesini abartarak sunan Batý medyasý, ileride olacaklarý müjdeleyen bu müdahaleyi haber konusu bile yapmadý.
Neydi “ileride” olacaklar?
Bunu da yine canlý yayýnda izledik.
Ordu birlikleri, darbeye karþý “pasif direniþ” sergileyen kalabalýklarýn üzerine tanklarla ve otomatik silahlarla ateþ açtý, üç binden fazla insaný katletti...
Sonuç?
Batý uygarlýðýnýn ülkeleri (biri Almanya’dýr), bu katliamý gerçekleþtiren darbeci Sisi’yi büyük bir nümayiþle karþýladý ve ayaklarýnýn altýna “kýrmýzý halý” serdi.
Çünkü Sisi, cebinde milyar dolarlýk teklifle Avrupa’ya uçmuþtu...
Parasýný verdi, “diktatör” ve “katil” yaftalarýndan kurtuldu.
Katil Sisi, þimdi, Batýlý yöneticiler tarafýndan “bölge barýþýný tesis edecek en deðerli figür” muamelesi görüyor.
Gezi dönemindeki TOMA müdahalesini “Dünya tarihinde görülmemiþ Vandallýk” olarak yorumlayan ve Erdoðan’dan söz ederken “diktatör” sýfatýný esirgemeyen adamlar bunlar... “Ýlke sahibi” adamlar... Ayný zamanda bizi “demokrasi”den ve “insan haklarý”ndan sigaya çeken adamlar...
Bu tarife, istikbalin Suudi Arabistan Kralý Selman için de uygulanacaktýr.
Bir “saray darbesi” gerçekleþtirerek bütün muhaliflerini yok eden, BAE-Mýsýr-Ýsrail-ABD ortaklýðýndaki özel rolüyle bölge barýþý için ciddi bir tehdit oluþturan ve bir þekilde bütün “kriminal” iþlerin içinde yer almýþ Prens Selman...
Kaþýkçý hadisesinde de parmaðý olduðu iddia ediliyor...
Batý dünyasýnýn (özellikle Amerika’nýn), Kaþýkçý meselesini dert ediyormuþ gibi görünmesi, sanýldýðý ve iddia edildiði gibi Selman için bir “prestij kaybý” deðildir.
Donald Trump’ýn atýp tutmalarý da öyle...
Bugüne kadar Suudi Arabistan ve Mýsýr’daki insan haklarý ihlallerini problem yapmamýþ Batý, istikbalde Selman’la “elde edeceklerine” bakýyor.
Daha doðrusu, parasýna bakýyor.
Bazý iyi niyetli ve saf arkadaþlarýn “muhtar bile olamaz” dedikleri Selman da Sisi’nin yaptýðýný yapacak, parasýný verip, hak ettiði yaftalardan kurtulacaktýr.
Bilmiyorum, Batý’yý sadece “deðerler” ve “üstün demokrasi”yle tanýmlayan, hýzýný alamayýp “Demokrasimizin geliþmesi için AB çýpasý þart” cümlesini kuran arkadaþlar, Mýsýr ve Suudi Arabistan örneklerine bakýp birazcýk utanýrlar mý, birazcýk kendilerine çeki düzen verirler mi?
Ümitle bekliyoruz!