Ýnsanýn en büyük icatlarýndan biri sembol kullanmayý akýl etmiþ olmasýdýr. Sembol diye bir þeyi akýl etmiþ olmasý sayesinde insanýn hayatý, büyük ölçüde kolaylaþmýþ, yükü hafiflemiþtir. Sembolün varlýðý insana sýnýrsýz ufuklar ve imkanlar bahþetmiþtir. Düþünebiliyor musunuz, para diye bir sembol olmasaydý, yastýk altý, yastýk üstü, yer altý, yer üstü, bütün servetimizi, varýmýzý yoðumuzu sýrtýmýzda taþýyacaktýk, mesela bir sepet yumurta alabilmek için. Oysa para adýný verdiðimiz bir kaðýt parçasý, bütün varlýðýmýzý temsil eden bir sembol olarak piyasada iþlem görüyor ve bizi de düþünmesi bile yorucu ve tahammülfersa olan bir yükten kurtarýyor.
Dil de hayatýmýzý kolaylaþtýran hayati öneme sahip semboller sisteminden biridir. Düþünün, "dað" diye bir sembol kelime icat edilmiþ olmasaydý, birine Aðrý daðýný anlatmak için ya koca daðý sýrtýmýzda taþýyacaktýk ki mümkün olmazdý, ya da adamý daðýn yanýna götürüp gösterecektik ki o da neredeyse imkansýzdýr. Ama dil ve kelime diye semboller bulmuþuz ve bu sayede mesela birkaç metre karelik bir köy evinde masal adýný verdiðimiz bir semboller örgüsüyle bütün bir dünyayý, evreni, galaksileri, hayalleri, duygularý zihinlerde canlandýrabiliyoruz, o daracýk köy evine sýðdýrabiliyoruz. Büyük konfor.
Ýnsanýn sembol niteliðine sahip en önemli icatlarýndan biri de hiç kuþkusuz devlettir. Aslýnda devlet, her kurumu, her davranýþý, her uygulamasý, her iþareti, her niþaný ile tam anlamýyla bir semboller bütünüdür. Zaten sembollerden ibaret olan dile ilaveten devletin dili de bir mertebe daha semboliktir. Bu yüzden devletin ufku da daha geniþ olur. Mesela "öfke" kelimesinin sýradan insanýn dilinde temsil ettiði anlam ile devletin dilinde temsil ettiði, çaðrýþtýrdýðý anlam tamamen farklýdýr. Devletin öfkesine maruz kalanlara sorun isterseniz. Devlet denen semboller bütününün, bütün sembollerinin bir alt yapýsý, bir mazisi, bir tarihi, dolayýsýyla kendine özgü bir anlam dünyasý ve buna dayalý bir pratiði var. Bunu bilmeyenlerin, ya da diyelim ki devletin öfkesi ile sýradan insanýn öfkesini eþit görme gafletine düþenlerin uðradýklarý hýþmý görmek istemez kimse. Konjonktürün mantar gibi ortaya çýkardýðý devletlerden deðil, tarihi, geleneksel, protokol birikimleriyle semboller dünyasýnda kendilerine özgü tavýrlarý, duruþlarý, yerleri olan keyfiyet ve kemiyet olarak büyük devletlerden bahsediyorum. O yüzden Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn, Hamas lideri Heniyye'yi Osmanlýnýn Dolmabahçe sarayýnda kabul etmesi ve bu kabulü "Filistin davasýnýn liderini kabul ediyoruz" gibi baþtan sona sembollerden ibaret bir ifadeyle X hesabýnda duyurmasý sözünü ettiðim üst mertebe sembol düzeyinde bir anlamý ifade ediyor. Dünya basýnýnda "Semboller Siyaseti" olarak ifade edilmesi de bunun gösteriyor.
Türkiye gibi üst düzey semboller mekanizmasýný binlerce yýllýk tecrübeyle uygulayan bir ülkenin Cumhurbaþkaný olan Erdoðan'ýn dün gerçekleþtirdiði Irak ziyareti kapsamýnda Irak-Kürdistan bölgesini ziyaret etmesi de hiç kuþkusuz sembolik anlamý ve derinliði olan bir duruþtur. Ziyaretin günümüzle, günümüzde etkili olan olaylarla ilgisi vardýr ve bunun için de yapýlacak yýðýnca analiz vardýr. Fakat uzun boylu analizlere girmeden ve bu önemli hadiseyi güncel siyasetin köpük misali uçup giden literatürüne boðmadan, tarihsel semboller baðlamýnda ele almak gerektiðini düþünüyorum. Dolayýsýyla bana göre bu ziyaret, her iki tarafýn da bilincinde olmasý koþuluyla Yavuz-Ýdris-i Bitlisi buluþmasý iþlevini görüyor ve yakýnlarda bunun sonuçlarýný gözlememiz de mümkündür. Bunun için tabi, Türkiye'nin Türkiye sýnýrlarý kadar ufka mahkum edildiði dönemlere özgü sembolizmi býrakarak, en az üç kýta boyutundaki geleneksel ufkuna dönmesi þarttýr. Mesela bunun ilk adým olarak Ýstanbul-Eyüp'teki, dar ufkun ürünü olarak Piyer Loti adý verilen tepenin yeniden imparatorluk zamanlarýndaki gibi Ýdris-i Bitlisi tepesi olmasý gerekir. Nitekim Osmanlýnýn üç kýta ufuklarýna ulaþmasýnýn baþlangýcý Yavuz-Ýdris-i Bitlisi buluþmasýdýr.