Semih Kaplanoðlu'nun filmleri yurtdýþýnda daha çok izleniyor

Geçen sezonun en önemli iki filmi, bana sorarsanýz, Semih Kaplanoðlu’nun ‘Buðday’ý ve Nuri Bilge Ceylan’ýn ‘Ahlat Aðacý’ydý. Geçenlerde Ýstanbul Opera Festivali’nde ‘La Traviata’yý izlemeye giderken, Zorlu PSM fuayesinde, Ahlat Aðacý'nýn buradaki bir salonda hala gösterimde olduðunu görüp sevindim. Malum, sanat filmleri bir iki haftada gösterimden kalkýyor. Ahlat Aðacý ise gösterime gireli bir aydan fazla oldu ve hala gösterim imkaný bulabiliyor..

Semih Kaplanoðlu’nun Buðday filmini ise Türkiye’de 18 haftada 33 binden fazla seyirci izledi. Film, 12 Eylül’den itibaren Fransa’da da gösterime girecek. Kaplanoðlu’nun filmleri ‘kaliteyi’ gözeten seyirci sayesinde yurt dýþýnda daha fazla ilgi görüyor. Uluslararasý festivallerde pek çok ödülün sahibi yönetmenin daha önceki filmleri de yurt içinde 30-40 bin izleyici bandýnda seyrederken, ayný filmler, söz gelimi, Almanya’da, Fransa’da 100-150 bin kiþi tarafýndan izlenebiliyor. Buðday da öyle olacak; Fransa yolculuðunda baþarýlar…

 


 

Bir ilk türkü: Geveze Katil

Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu. Sevgi emekti…

Cengiz Aytmatov’un ayný adlý romanýndan Atýf Yýlmaz tarafýndan sinemaya uyarlanan ve Türk sinemasýnýn klasikleri arasýnda giren, Selvi Boylum Al Yazmalým’ýn meþhur finalinde Türkan Þoray’ýn (filmdeki adýyla Asya’nýn) aðzýndan dökülen bu cümleler hangimizin kalbine dokunmadý ki…  

Emek önemlidir. Nitekim güzeller güzeli Asya filmin sonunda, aþkýný kalbine gömüp, tercihini emekten yana yapar.

Edebiyatýmýzýn en kadirþinas yazarlarýndan Selim Ýleri de bir sohbetimizde ‘Bizi yalnýzca çalýþmak onarýr. Acýlarýmýzý çalýþarak, emek vererek, ter dökerek saðaltabiriz’ demiþti. 

Bana eski bir filmin repliklerini ve Selim Ýleri’nin emek hakkýndaki sözlerini hatýrlatan, elimdeki kitap oldu. Bir ilk kitap bu. Adý ‘Geveze Katil’, yazarý ise genç bir kalem: M. Sabit Yakar.

80 sayfalýk ince bir kitap Geveze Katil, üstelik hayli akýcý... Çocukluktan beri biriktirilen naif bir mizah duygusuyla yoðrulmuþ öykülere, medyanýn kalýplaþmýþ haber dilinden esintiler taþýyan anlatým biçimleri de eklenince keyifle okunan öyküler çýkmýþ ortaya.

E tabii eksikleri de yok deðil...Geveze Katil’de (Altiva Kitap) 22 öykü var;  Çoðu ikiþer üçer sayfalýk... Özellikle kitabýn ilk yarýsýndaki uzunca hikayeler, daha özenle ve içtenlikle yazýlmýþ olmasýna raðmen, kitabýn sonlarýndaki kýsa hikayeler aceleyle kaleme alýnmýþ gibi duran, yeterince derinleþmeyen metinlerden oluþuyor. Genellikle bir ‘durum’ üzerine kurgulanan sondaki hikayeler ana fikir etrafýnda bir ‘kývýlcým’ gibi baþlýyor ve bitiyor.

Þöyle diyelim; Þayet Sabit Yakar, edebiyatý bir yol olarak benimseyecekse, ilk bölümde yer alan hikayelerdeki gibi daha sabýrlý adýmlar atmasý gerekecek. Öte yandan, en karamsar ve zor durumlardan kolaylýkla ve diðergamlýkla sýyrýlmasýný bilen kývrak bir mizah duygusuyla yoðrulmuþ hikayeleri seveceðini umuyorum okurun.

M. Sabit Yakar’a düþense, daha çok ‘emek’ vererek öyküleri ve öykü kiþilerini derinleþtirmek... Kelimeler, en çok da ýsrarlý aþýklarýna sýrlarýný açar. ‘Bardaðýn yarýsý dolu’ diyebileceðimiz Geveze Katil’i genç bir yazarýn ‘ilk türküsü’ olarak deðerlendiriyoruz.