Sen ameliyatla mý Atatürkçü oldun?

Hürriyet’in ismi lazým gelmez yazarý, AK Parti’nin “Biraz da inceden Atatürkçü takýlalým, bakalým ne olacak?” diye karar aldýðýný yazýyor.

Böyle bir karar var mý, bilmiyorum.

Bu yönde bir “niyet”in bulunduðunu, “biraz da böyle devam edelim bakalým” þeklinde bir sözün sarf edildiðini de bilmiyorum.

Bir “gevþek ideoloji” olarak “Atatürkçülük” (çünkü net bir tanýmý yapýlmamýþtýr ya da biz bilmiyoruz), ulaþýlmasý müþküllerle dolu bir “mertebe”ye ya da dünya görüþü deðiþikliðine iþaret etmez. Daha doðrusu Atatürkçülük, ruhsatla, icazetle, hakem kararýyla olunabilen bir þey deðildir.

Dileyen AK Parti’li, “Ben Atatürk’ün görüþlerini kendime yakýn buluyorum” diyebilir ve ondan ruhsat sorulmaz.

Nitekim böyle diyen AK Partililer vardýr.

Bunun tersini söyleyenler de vardýr.

Bir gevþek ideoloji olarak Atatürkçülük ya da Kemalizm (kaldý ki, bunlar farklý kategorilere iþaret ederler), bugüne kadar AK Parti’nin düþünce sistematiði içinde aþýrý bir heyecanla karþýlanmadý. Bununla birlikte, bu ideoloji, AK Parti’nin düþünce sistematiði içinde, travmatik (ve hastalýklý) bir retle de karþýlanmadý.

Mustafa Kemal’den söz eden AK Parti’liler (baþta Erdoðan olmak üzere), “Gazi” ismini öne çýkardýlar ve hep özenli bir dil kullandýlar.

Bir diðer ifadeyle, millî kurtuluþ savaþýna öncülük eden ve Cumhuriyet’i kuran Gazi Mustafa Kemal’e hakkýný teslim ettiler, ona kategorik bir “ret”le yaklaþmadýlar.

Hürriyet’in ismi lazým gelmez yazarý (hakikaten ismi lazým deðil; çünkü Türk matbuatýna gelmiþ en “pespaye” kalemlerden biridir ve örneði görülmemiþtir), Mustafa Kemal’e yönelik vaki bakýþý, bir “karar” deðiþikliðiyle açýklýyor ve bunun inandýrýcý bulunmayacaðýný anlatýyor.

Þöyle diyor: “Mustafa Kemal Paþa’nýn fotoðraflarý sosyal medyada fýrtýna gibi dolaþmaya baþladý ya... / Konya Stadý’nda bile Ýzmir Marþý yankýlanýr oldu ya.../ Durumu fark eden AK Parti, artýk inceden Atatürkçü takýlacakmýþ. / Daha fazla Atatürk diyeceklermiþ, Atatürkçü kesimleri de kucaklayacaklarmýþ falan filan... / Kafamda hemen deli sorular belirmeye baþladý: Acaba inandýrýcý olurlar mý? Acaba Atatürkçüler, ‘Aslýnda bunlar da Atatürkçüymüþ, hadi oylarýmýzý yaðdýralým’derler mi? Buna ikna olan çýkar mý?”

Bu pespaye kalem, önce, “durumu fark eden” AK Partililerin kimler olduðunu açýklasýn.

Hangi uyanýk AK Partili, sosyal medyada fýrtýna gibi dolaþan Mustafa Kemal fotoðraflarýna bakarak, “Hadi bunu fýrsata çevirelim, biraz da inceden Atatürkçü takýlalým” diye bir karar aldý ve bu karar parti çevrelerinde nasýl karþýlandý?

Resmî bir karar mý bu?

Deðilse, bu uyanýklýðý gösteren zevatýn AK Parti’yle iliþkisi nedir?

Diyelim ki AK Partililer “inceden Atatürkçü takýlma kararý” aldýlar...

Bunun inandýrýcý olup olmadýðýna karar verecek merci nedir?

Kimin ruhsatýný ya da icazetini almak zorundalar?

Kafasýndaki deli sorular (çiçeði burnunda bir Atatürkçü olarak bu sorularý sýralama hakký bulabiliyor kendinde), bunun Atatürkçü çevreler tarafýndan kabul görmeyeceðini söylüyormuþ.

O zaman soralým muhtereme:

Bir Yozgatlý olarak senin Atatürkçülüðün kabul görüyor da, baþkalarýnýn Atatürkçülükleri niçin birtakým “deli sorularla” sýnanýyor?

Hem, baþkalarýnýn Atatürkçülüklerini ruhsata tabi tutmak da nereden çýktý?

Ne olacaktý yani?

Kabul görmeleri için, senin gibi tefessüh etmeleri mi gerekiyordu?

Tefessüh etmeleri ve ayný anda hem mahalle, hem ahlak, hem týynet deðiþtirmeleri mi gerekiyordu?

Senin farkýn ne?

Gericilik genlerini ameliyatla aldýrdýðýn için mi kabul gördüðünü düþünüyorsun?

Sen ne þapþal bir adamsýn!