Demirtaþ’ýn Berlin’de yaptýðý konuþma, belki de toplumsal alzheimer sendromu yaþadýðýmýza inandýðýný da gösterebilir. HDP Eþbaþkaný’nýn sözlerine bir bakalým: Barýþ Süreci’ne Türkiye’nin doðusunda ve batýsýnda büyük destek vardý. Bizim hatamýz barýþ görüþmelerini þeffaf þekilde topluma mal edememek oldu (...)PKK neden strateji deðiþtirdi; bunu onlara sormak lazým. Biz demokratik bir partiyiz ve þiddetin her türlüsünü reddediyoruz. Hendek savaþlarý kamu güvenliðini tehdit etti ve þiddeti týrmandýrdý. Fakat bunlar diyalogla çözülmeli (...) Þiddet baþlý baþýna siyasetin hareket alanýný daraltýr. Bizler þiddet olaylarýnýn durmasýný talep ediyoruz.
Þiddet ister doðuda ister batýda nerede olursa olsun kabul edilemez. Mücadelemizi demokratik yollarla yapacaðýz.
Bunlarý söylemesi için memleketin bir bölgesinin Suriye’ye dönmesi, yüzlerce þehit verilmesi, binlerce eline silah tutuþturulmuþ Kürt gencinin ölmesi mi gerekiyordu?
Belli ki, Selahattin Demirtaþ, “yeni bir durumla” karþýlaþtý, þimdi elini temizleyip “siyasi aktör “ kalmanýn yollarýný arýyor, iþi zor!..
‘Üst akýl’ denedi, baþaramadý
Tarihimizin en riskli 3 yýlýný yaþadýk, Türkiye’yi, küresel stratejileri doðrultusunda hedefe oturtan tüm güçlerin ortak saldýrýsýyla karþýlaþtýk, dik durduk, þimdi, karþýmýzdaki cephenin ayaklarýnýn suya erdiði döneme ilerliyoruz. Bu süreçte, ülkenin karþýsýna dikilmiþ “küresel güçlerin” cazibesine kapýlýp, iþi “vatana ihanete” kadar týrmandýranlar, (adliye koridorlarýndaki o selfie belgedir) arkalarýndaki gölgelerin kaybolduðunu fark ediyorlar. Millet, tabii ki, hukuk ve demokratik kurallar zemininde bütün yaþanýlanlarýn hesabýný soracaktýr.
Ýþte, çok güvendikleri Amerikan yönetimi, PKK’nýn PYD’leþmesini, Türkiye topraklarýndan sonsuza kadar çekilip, siyasi ne derdi varsa, yakýn gelecekte oluþacak meþru Suriye anayasasý çerçevesinde çözmesini istiyor. Sen, bir emperyaliste güvenip, dünya mazlumlarýnýn “halifenin topraðý” gördüðü Anadolu’ya saldýrýrsan karþýlaþacaðýn son bu...
Yaptýklarýný unutacak mýyýz?
Neymiþ, hendek savaþlarý hataymýþ, arkadaþ, daha düne kadar Silopi’ye yürüyordun, “katliam” sloganlý algý operasyonlarý yürütüyordun, sýrtýný YPG’ye, YPJ’ye dayamýþtýn, bir sözünle Kobani’yi bahane ederek 60 masumun ölümüne yol açmýþtýn...
Bitmedi... Moskova’da soluðu aldýn, Amerika yetmedi, ülkene karþý açtýðýn savaþta bir de Putin’in desteðini istedin, bunlar unutulacak mý?.. Canlý bombanýn taziye çadýrýndan bir daha söz edelim mi, geçiniz...
23 Temmuz akþamýndan bugüne yaþanýlanlarýn siyasette tek tarifi var: Kendini gönüllü olarak emperyalist/hegemonyacý güçlerin piyonu haline getirmiþ faþist bir örgüte karþý demokrasinin kararlý zaferidir.
Bu ülkenin insanlarý, özellikle, PKK’ya canlý kalkan olmayan Kürt kardeþimiz, demokratikleþme sürecini “size raðmen” sürdürecek, sizin elinizde, teröriste hendek açan belediyelerinizin iþ makineleri bile kalmayacak...
Sakýn, uzlaþmadan söz etmeyin...
Çok acý çektik, genç evlatlarýmýzý þehit verdik. Onlar, 26 Aðustos 1922’de Kocatepe’den kopup Ýzmir’e varan dedeleri gibi bu vatan için ölümün üzerine yürüdüler. Kimse, üç-beþ “ýlýmlý demece” bakýp “uzlaþma” ve “yeniden masa kurma”dan söz etmesin!..
Bu iþ, tarihin bu kýrýlma noktasýnda bir daha ortaya çýkmamak üzere bitecek!..
O silahlar bir daha ortaya çýkmamak üzere gömülecek, Türkiye yeni anayasasý ile demokratik toplumlar arasýndaki yerini güçlendirecek, etnik ve dini kökeni ne olursa olsun bu ülkenin eþit vatandaþlarý onurlu bir yaþamýn insanlarý olacak. Millet, son dönemdeki vakur ve kararlý duruþuyla, fedakarlýðýyla, sabrýyla böyle bir geleceði çoktan hak etmiþtir.
Selo, sen ve senin gibiler, terörle mücadeleyi zayýflatmak için iktidar partisiyle MHP’nin içini karýþtýrmaya çalýþanlar, beddualarý sürekli kendilerine dönenler, onlarla birlikte siyaset yapýp Gazi Mustafa Kemal’in partisini kirleten terbiyesizler bu denklemde artýk yoksunuz...
Bilin...