Sen daha mı masumsun?

Oynanan oyunu görüyorsunuz değil mi? Başını ABD’nin çektiği 60 ülkeden oluşan koalisyon güçleri güya IŞID’a saldırıyorlar. Ve nasıl oluyorsa dünyanın bu en güçlü ve en zengin ülkelerinin saldırdığı IŞID mağlubiyet bir yana yeni şehirler ele geçiriyor. 

Koalisyon güçleri IŞID’ı bombalıyor ama IŞID Suriye’nin tarihi şehri Tedmür’ü (Palmira) ele geçiriyor.

Koalisyon güçleri IŞID’a saldırıyor ama IŞID Irak’ın büyük şehirlerinden biri olan Ramadi’yi ele geçiriyor.

Koalisyon güçleri vurdukça IŞID daha da güçleniyor ve yeni alanlar ele geçiriyor.

***

Irak hükümeti güya Musul’u IŞID’dan geri alacaktı.

Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olurcasına Ramadi’yi de kaybetti.

IŞID’ın gaddarlığından kaçan 40 bin civarında Irak vatandaşı Bağdad’a doğru yürüyor ama işe bakın ki Irak hükümeti kendi vatandaşını Bağdad’a almıyor.

Irak tam bir kaos hali yaşıyor.

ABD ve İran’ın istikrarsızlaştırdığı Irak paramparça.

Hükümet kendi kontrolündeki şehirlere bile sahip çıkamıyor.

Başbakan Haydar el-Ibadi’nin kahraman diye onurlandırmak istediği ordu mensupları arkasına bakmadan silahını mühimmatını ve hatta üniformasını bırakıp kaçıyor!

***

Çareyi milis güçlerinde arayan Irak binlerce Şii’den oluşan halk orduları topluyor.

İran devrim muhafızlarının eğitip silahlandırdığı bu güçler daha önce Tikrit’i ele geçirince şehri yağmalamışlar ve halka IŞID’dan daha fazla zarar vermişlerdi.

Dolayısıyla şehirlere hakim olamayan bir merkezi hükümet, hükümetin yanında yer alan milis kuvvetler ve mağdur olan halk.

Bu kaosun ve mağduriyetin müsebbibi başta Irak’ı işgal eden ABD ve maalesef İran.

***

ABD’nin pragmatik felsefesi ve İslam dünyasına bakışı malum. Fakat ABD’ye büyük şeytan diyen İran’ın İslam coğrafyasındaki olumsuz tavrının ne İslam anlayışıyla ne de bizzat İran’ın yürürlükteki müstez’afların yanında yer almayı öngören anayasasıyla izahı mümkün değil.

İran Devrim Muhafızları Komutan Vekili General Hüseyin Selami’nin şu itirafı arşivlerdedir: “Irak, Suriye ve Yemen’de İslam devrimine bağlı halk orduları vardır... Irak’taki İslam devimine bağlı halk ordusu Lübnan Hizbullahının on katı kadardır. Suriye’de İran İslam devriminin fikir ve değerlerine bağlı halk güçleri vardır. Yemendeki Husilere bağlı Ensarullah Cemaati de İran İslam devriminin değerlerine bağlılıktan hareketle Lübnan’daki Hizbullahın misyonunu yürütüyorlar.” 

***

İran Irak’ta akan kandan da Suriye’de akan kandan da Yemen’de akan kandan da sorumludur.

İran dini lideri Hamaney’in Yemen’e müdahale eden güçlerin halka zulmettiklerini ve cinayet işlediklerini söyleyerek “karşılığını mutlaka görecekler” diye tehdit etmesi kusura bakmasınlar ama dünyayı aptal yerine koymaktan başka bir anlam taşımıyor.

Yemen’e müdahale eden güçlerin 1300 civarında sivili katlettiği söyleniyor. Bu katliamı da kınayalım. Tamam da sen sadece Suriye’de 300 bin kişinin ölümünden sorumlusun ona ne diyeceğiz? Senin elin temiz mi ki başkalarına nizamat vermeye çalışıyorsun?

Sen daha mı masumsun?

Kendi gözündeki merteği görmeyip başkasının gözündeki saman çöpüne laf etmek böyle bir şey olsa gerek.