Cemal Bey, Memduh Bey, Kenan Bey, Çevik Bey...
Bu “Bey”ler kim?
Ýlki, Baþbakan asanlarýn darbesi olan “27 Mayýs”ýn baþýna getirildi. Ýzmir’de yaþýyordu. Emekliydi.
Darbeyi yapan genç subaylar, iþe “aðýrlýk” katmak için rica minnet (esasýnda zorla), bunu Ýzmir’den alýp getirdiler. “Darbenin baþý sensin” dediler.
Orgeneral Cemal Gürsel, “Tamam” dedi.
Darbenin baþýna geçti.
Liyakatinin (esasýnda sadakatinin) ödülünü de, Cumhurbaþkaný seçilerek “fazlasýyla” aldý.
Cemal Bey’i “Cumhurbaþkaný” seçtirenler, rakip aday Ali Fuat Baþgil’in masasýna bir tabanca koymuþlardý. Baþgil, tabancayý görünce adaylýktan çekildi.
Cemal Bey, dikensiz gül bahçesinin Cumhurbaþkaný adayý olarak milletvekillerinin huzuruna getirildi ve büyük bir “baþarýyla” seçildi.
Memduh Bey’in kim olduðuna geçmeden önce, Cumhuriyet gazetesinde yazan “Arapkirli” soy isimli þahsa bir hatýrlatmada bulunmak istiyorum.
Saða sola “yandaþ” diye çemkiren ama hangi düþüncenin, hangi arkaik ideolojinin yandaþý olduðuna bakma gereði duymayan bu terbiye özürlü þahýs, “Darbecilerin baþýmýza geç teklifini kabul etmem için kafama silah dayadýlar” diyen Hulusi Akar’ý boþa düþürmek için þöyle bir yorumda bulunmuþ: “Darbe, kendi liderliði ile planlanýr. Çete, baþkasýný silah zoruyla kendine lider mi yapar yahu? Öyle salak darbeci var mý?”
Þimdi bu Arapkirli’ye, “Sen 27 Mayýs darbecilerine çete mi diyorsun? Silah zoruyla Cemal Gürsel’i baþa getirdikleri için salaklýkla mý itham ediyorsun?” diye sorsak, ne cevap verecek?
Gerçi Arapkirli, Baþbakan asanlara “çete” diyemez... Çünkü onlar “devrimci...” Ama biz yine de sormuþ olalým.
Buradan çýkarýlacak hisse þu:
Demek ki olabiliyormuþ?
Demek ki “hiyerarþik ihtiyaç” (!), darbeye baþkasýný ortak etmeyi
gerektirebiliyormuþ?
Demek ki “salaklýk” FETÖ’cülerle sýnýrlý deðilmiþ ve bazý gazetecileri de bu paranteze almak icap ediyormuþ.
Ýkinci “Bey”e gelince...
Bu “Bey”in ismi Memduh Taðmaç...
Genelkurmay Baþkaný’ydý.
Faruk Gürler Bey’i ve Muhsin Batur Bey’i devþirerek, Cemal Madanoðlu Bey’in 9 Mart giriþimi “akim” býraktý. 12 Mart’ta kendi darbesini yaptý.
Üçüncü “Bey”in “Mustafa Kenan Paþa” namýyla maruf Kenan Evren olduðunu artýk hepimiz biliyoruz.
Bu “Bey” çok sabýrlýydý.
Bir numaralý sýkýyönetim sorumlusu olarak “anarþik olaylara” müdahale etmedi, izledi, þartlarýn olgunlaþmasýný bekledi. 12 Eylül 1980’de geldi, darbesini yaptý.
Bir konuþmasýnda, “Sabrettik, muradýmýza erdik” diyordu.
Muradýna erdi gerçekten de...
Devlet Baþkanlýðý yaptýðý dönem içinde 650 bin kiþi iþkenceden geçirildi. 177 kiþi hücresinde “ölü bulundu.” 50 idam cezasý infaz edildi.
Dördüncü “Bey” de, elbette dönemin Genelkurmay Ýkinci Baþkaný Çevik Bir...
28 Þubat darbesinin planlayýcýsý, yürütücüsü ve tamama erdiricisiydi.
Bu “Bey”leri hatýrlatmanýn sebebi þu:
Bugün aðýzlarýný yaya yaya “Hulusi Bey” diyenler (Bkz. CHP’nin kuduruk grup baþkanvekili Özgür Özel, Sözcü gazetesinin iþkence sever yazarý Yýlmaz Özdil ve bilumum matbuat ehli... “Bey”i de “hakaret sýfatý” olarak kullanýyorlar), geçmiþte darbe yapan, elan darbe niyeti taþýyan hiçbir generale “Bey” demediler...
Diyemediler...
Doðan Güreþ’e etek giydirmiþlerdi. (Güreþ, “Demokrasilerde ordu, hükümetin emrindedir” demiþti.)
Necdet Özel’e, “Al o halýyý da, bilmem nerene ser...” diye galiz küfürler etmiþlerdi. (Özel de, “Demokrasilerde ordu, hükümetin emrindedir” demiþti.)
Bugün Hulusi Akar’a etmedikleri hakareti býrakmýyorlar...
Sebep?
Darbe yapmamýþ olmalarý ya da darbeye direnmeleri.
Halk TV stüdyosuna kurulup kahramanca ahkâm kesen Yýlmaz Özdil “Hulusi Bey” dedikçe, salondaki dinleyiciler coþuyor, dakikalarca bu kahraman gazeteciyi alkýþlýyor.
Bu kahramanýn “kahramanlýðý” tank görünceye kadardýr.
Özdil 15 Temmuz gecesi neredeydi, hangi güvenli delikte gizleniyordu bilmiyorum ama Hulusi Akar darbenin baþýna geçmeyi kabul etseydi, bugün çýkýp arsýz bir piþkinlikle “Hulusi Bey” demeyecekti.
Ne diyecekti?
Hulusi Paþa!
Ýlginçtir, salondakiler bunu da
alkýþlayacaktý!